25 Nisan 2007 Çarşamba
İŞLEMCİ

MERKEZİ İŞLEM BİRİMİ (CPU)
Bir PC anakartındaki en önemli bileşen işlemcidir. O olmadan PC sistemi çalışmaz. Bu bileşen genellikle Merkezi İşlem Birimi - MİB (Central Processing Unit-CPU) olarak adlandırılır ve ismi bileşenin sistem içindeki rolünün açık bir ifadesidir.
CPU verinin işlenmesinin her aşamasını yönetir. Sistem donanımının bileşenlerinin idarecisi ve gözetleyicisi olarak çalışır. Ayrıca doğrudan veya dolaylı olarak anakart üzerindeki tüm bileşenlerle bağlantısı vardır. Bu nedenle çoğu bileşen grubu doğrudan CPU tarafından adreslenir ve aktifleştirilir. İşlemci görevlerini yerine getirebilmesi için adres yolları, veri yolları ve kontrol yolları ile donatılmıştır. Bu yol sistemleri ileride anlatacağımız PC'lerin tiplerine göre değişik biçimlerde düzenlenmiştir.
PC'lerin geliştirilmesi sırasında CPU mimarisi, veya iç yapısı, oldukça gelişti. PC işlemcilerinden beklenen performansın sürekli artmasına bağlı olarak gittikçe daha çok tranzistor ve bağlantı gittikçe küçülen alanlara sığdırılmaya başlandı.
Bu işlemci yaklaşık sekiz santimetrekarelik 3 mm kalınlığındaki bir seramik plaka üzerinde 1.2 milyondan fazla transistor içermektedir. (Yeni piyasaya sürülen Intel'in Pentium işlemcisi 3.1 milyon tranzistor içermektedir) Bu hacimde CPU, matematik yardımcı işlemcisi ve 8K ön bellek (cache RAM) bulunmaktadır.
Birçok parçânın çok küçük bir alana yerleştirilmesi özel bir üretim tekniği gerektirmektedir. Bu teknik sadece birkaç mikrometre boyutunda öğelerin oluşturulabilmesine olanak sağlamaktadır. Bütün bir PC sisteminin hangi performans sınıfına ait olacağını belirleyen yonga işlemcidir.
İşlemcinin performansının belirlenmesinde önemli bir faktör saat frekansı veya hızıdır. CPU bir dış frekans üreteci olan bir kuvars kristali tarafından sürülür. İşlemcinin temposunu oluşturan saat frekansı saniyede darbe sayısı ile ölçülür ve "megaherz" (MHz) birimiyle gösterilir.
Bir megaherz (1 MHz) saniyede bir milyon darbeye karşılık gelir. Buna göre 33 MHz saat frekansında çalışan bir 80386 CPU bir işi saniyede 33 milyon defa yapabilir.
Intel IBM uyumlu bilgisayarlarda en büyük mikroişlemci üreticisidir. Intel tarafından 1978 yılından bu yana üretilmiş olan 8086, 80286, 80386, 80486, Pentium, Pentium II, Celeron ve Pentium III işlemcileri mikroişlemciler tarihindeki performans sınıfını temsil etmektedir.
AMD Islemcisi
Anakarttaki diğer bileşenler de işlemcideki gelişmelere paralel olarak gelişti. Bu bileşenler işlemci teknolojisindeki değişikliklere uyarlandılar. Bu bölümdeki bilgileri anlayabilmek için yıllar boyu işlemcinin nasıl geliştiğini bilmeniz gerekir. Biz de kısaca kişisel bilgisayarların tarihini ve mikroişlemcilerin gelişimini anlatacağız.
Intel 16 bitlik 8086 mikroişlemcisini 1978'de piyasaya sürdü. Bu elverişli bir geliştirme desteğine, yüksek seviyeli programlama dillerine ve daha etkin işletim sistemlerine sahip ilk işlemciydi. Bu PC'lerin gelişmesi için temeli oluşturdu. O tarihten itibaren bütün IBM uyumlu sistemler 8086 CPU'yu temel aldı. Intel 8086 ailesinin tümü bu işlemciyi taklit edebilmelidirler. 8086 için yazılan tüm programlar daha sonra geliştirilen yongalarla da çalışmak zorundadır. 8086 20 bacaklı dikdörtgen bir yongadır.
Bu bacaklar yongayı anakart üzerinde bir sokete yerleştirmekte kullanılıyordu. Yonga genellikle genişleme yuvalarının hemen yanına ve klavye girdi bağlacının (connector) önüne konuyordu. 8086 gerçek 16-bit mimarisiyle hem içinde hem de dışında 16-bitlik veri
1981 IBM PC
formatında çalışacak şekilde tasarlanmıştı. Ancak gerekli olan bellek elemanlarının yüksek fiyatı 8086'nın çok popüler olmasını engelledi. IBM Intel'e 8086'nın ardılı olan 8088 CPU'yu ısmarladı. 1981'de ilk kişisel bilgisayarlar piyasaya sürüldü. 8088 tabanlı bu bilgisayarların hayret verici 16K bellekleri, bir teyp bandı sürücüsü ve grafik özellikleri olmayan yeşil bir ekranı vardı.8088 yonga dışında veri yolu için sadece 8-bit format kullanıyordu. Bu sınırlama işlemcinin performansını yaklaşık %25 düşürmesine rağmen adreslenebilen bellek organizasyonunu oldukça kolaylaştırdı.
8086/8088 CPU’da 220 bellek alanını adresleyebilen 20-bit'lik bir adres yolu vardı. Bu l megabayt (1 MB) veya 1,048,576 bayta karşılık gelen rakam 8086/8088 işlemcisinin fiziksel bellek sınırını oluşturuyordu. İşlemci orjinal olarak 4.77 MHz saat hızında çalışıyordu.
XT tipi bilgisayarlar IBM PC'lerin, sabit disk kullanabilme yeteneği eklenerek geliş tirilmiş biçimleriydi. Daha sonra çeşitli "Turbo XT" uyumlu bilgisayarlarda 8 MHz, 10 MHz ve hatta 12 MHz'lik saat hızları kullanıldı.
Bugünkü bilgisayarların gücüne bakarak 8086/8088 kullanan bir bilgisayarın nasıl olup da işe yarayabildiğini kavrayabilmek güçtür. Ancak, o zamanlar var olan yazılım da bu kadar fazla kapasite gerektirmiyordu. Hatta yeni sayılabilecek bir yazılım olan Microsoft Word 5.5 dahi 8088 CPU ile gayet rahat çalışabilmektedir.
80286
Çok geçmeden Intel PC performansını yeni bir seviyeye yükselten daha gelişmiş 80286 işlemcisini çıkarttı. 80286 hem içinde hem de dışında 16-bit-veri yolu kullanıyordu. Bu da kendinden önceki işlemcilerden çok daha fazla ilgi görmesine sebep oldu; artık PC' ler için çok daha güçlü yazılımlar üretilmeye başlanmıştı. Bu işlemcinin adres yolu da doğrudan 16 MB belleği adresleyebilecek şekilde genişletilmişti.
IBM ilk AT (Advanced Technology) modellerini (AT-02 ve AT-03) 6 ve 8 MHz'lik saat frekansları ile piyasaya sürdü. Sonra çıkan uyumlu bilgisayarlar saat hızını 12, 16 ve 20 MHz'e kadar çıkarttılar. 80286'nın önceki işlemcilerden önemli bir farkı da yeni CPU'nun indirgenmiş komut kümesiydi. Böylece saniyede işletilebilen komut (instruction) sayısı sadece saat frekansının arttırılması ile değil aynı zamanda daha verimli bir komut yapısıyla arttırılabiliyordu.Sonuç olarak MIPS (Million Instructions Per Second) değeri üçe katlanmış oluyordu.
8086/8088 işlemcileri ile 80286 işlemcisi arasındaki en önemli fark yeni bir işletim kipinin (mode) eklenmesiydi. Gerçel veya normal, kipte 286 önceki işlemciler gibi çalışır; aynı 1 MB'lık bellek sınırı geçerlidir. Ancak artan saat frekansıyla beraber çok daha verimli komut kümesi gerçel kipte bile eski CPU'lardan üstün olmasını sağlar."Korumalı kip" olarak adlandırılan yeni işletim kipi 80286'nın 16 MB belleğin tamamını adresleyip yönetebilmesini sağlar. Böylece birkaç farklı uygulama aynı anda çalışabilir. Bu tekniğe "çok görevlilik" (multitasking) adı verilir. 80286 Intel'in PC'ler için yoğun biçimde pazarlanan ilk çok görevli özelliğine sahip işlemcisiydi. Ancak sadece Lotus 12-3 veya Microsoft Windows gibi birkaç yazılım bu özelliği kullanıyordu. MS-DOS/PC-DOS işletim sistemi kendisi korumalı kipte çalışmamaktadır ve uygulamalara ancak 640 KB bellek ayırabilmektedir. Ancak UNIX veya OS/2 gibi işletim sistemleri korumalı kipte çalışabilmektedirler.
AT tipi PC' lerde 80286 genellikle 8086/8088 işlemcisi ile aynı biçime sahiptir ve aynı yerde bulunur. Ancak 286 yongası hiçbir zaman tek bir formatta üretilmemiştir. Metal bacakları olan bir kare plaka olabileceği gibi plastik bir sokete yerleştirilmiş kare bir yonga da olabilir. Farklı anakartlardaki yeri de değişir. Genellikle bu yongayı tanıyabilmenin tek yolu üzerindeki yazıyı okumaktır.
80386
Bir sonraki kuşak PC işlemcileri PC dünyasına büyük değişiklikler getirdiler. 80386DX işlemcisi ile Intel önceki işlemcilerden üstün bir işlemci çıkarttı. 80386 PC'lerde kullanılacak ilk 32-bit işlemciydi. 286'daki veri yolunun hem içinde hem dışında iki katına çıkartılması kişisel bilgisayarlar için daha çok olanak sunuyordu.
Daha önce oldukça yavaş işleyen grafik işlemleri artık daha hızlı işleyebiliyordu. Her hareketinizde ekranın tamamını yeniden oluşturan grafik kullanıcı arabirimleri (GUI-Graphical User Interface) işlemcinin gücünün çoğunu harcıyordu. Ancak 80386DX işlemcisinin çıkmasıyla bu arabirimleri kullanmak daha pratik olmaya başladı. Saat hızlarının 16 MHz'den 33 ve 40 MHz'lere çıkması ve işlemcinin performansının arttırılması için dış ön bellekler eklenmesi ile modern PC'lerin hepsi artık grafik bilgisayarlar olarak da sınıflandırılabilirler. Gerçekte bu ayrım Motorola işlemcilerini kullanan Commodore Amiga ve Atari ST bilgisayarlarında zaten vardı. 386'ların adres yolu 32-bit olarak genişletilmiş olduğu için bu yonga doğrudan 4,294,967,296 (232) bellek birimini veya 4 gigabayt RAM'ı adresleyebilmektedir. Bu aynı zamanda Sanal Kip (Virtual Mode) denen başka bir işletim kipinde 64 terabayt (240) adresleyebilmeyi olanaklı hale getirir. Bu işletim kipinde MS-DOS/PC-DOS ile çok görevlilik mümkündür; çünkü her uygulama 1 MB'lık sanal bir CPU'ya sahip olmaktadır. Uygulamalar ayrıca işletim sisteminin kendilerine ait sabit bir kopyasına da sahiptirler. Bu sanal ayrık bilgisayarlar tek bir sistemde paralel çalışan bağımsız birkaç 8088 işlemci gibi işler. Ancak bu yapay PC dünyasını yaratmak için işletim sistemine başka bir ek daha yapmak gerekliydi. Bu ek hemen Microsoft tarafından grafik kullanıcı arabirimi MS-Windows' un 3.0 sürümü olarak piyasaya sürüldü.
286 CPU gibi 386 CPU'da önceki işlemcilerle obje-kodu (object-code) uyumludur. Bu 8086 veya 80286 için yazılmış tüm programların 80386'da da çalışacağı, sadece daha hızlı işleyecekleri anlamına gelmektedir. 386 ayrıca daha eski yongaların komut kümelerini de anlayabilmekte ve bunları çok daha hızlı işletebilmektedir. Eş saat hızlarında, örneğin 16 MHz'de, bir 386, 80286 CPU'nun iki katı bir MIPS değerine ulaşır. 386 kuşağının ayrı bir özelliği de düşük ölçekli bir tip olan 386SX işlemcisinin olmasıdır. 16-25 MHz'lik saat frekanslarına sahip bu versiyon içte aynı 386 gibi 32-bit yapıya sahiptir. Ancak SX' in dışarıda kullandığı veri yolu 286 CPU ile aynı boyuttadır. Bu nedenle çok görevlilik özelliği tam olarak kullanılamamaktadır.
386SX işlemcisi aslında 286 anakartı üzerine yerleştirilmiş bir 386 işlemciden oluşur. SX'in birçok görevi ağabeyi gerçek 386'dan yavaş yapmasının sebebi budur. Sürekli olarak kendi içindeki 32-bit yapıdan dışarıdaki 16-bit işleme geçmek durumundadır. 386DX'i anakart üzerinde kolaylıkla teşhis edebilirsiniz. Kare bir yapısı vardır, üzerindeki yazı gayet belirgindir ve mavimsi-kırmızımsı bir rengi vardır. 386DX işlemcisi anakartta genellikle genişleme yuvalarının hemen karşısında bulunur.
386SX işlemcileri oldukça küçük olduklarından yerleştirilmeleri de oldukça zordur. Diğer Intel ürünleri gibi bir sokete yerleşeceklerine doğrudan plaket üzerine lehimlenirler. Bu nedenle çıkarılamazlar ve değiştirilemezler. Yani eğer bir 386SX CPU bozulursa tüm kartı değiştirmek gerekir.
i486 işlemcisi :
Intel'in (Pentium'dan önceki) en gelişmiş işlemcisi i486 sadece bir işlemci olmamanın ötesinde entegre bir yongadır. Bu yonga dört farklı işlev grubunu (asıl CPU'yu, bir matematik yardımcı işlemcisini, bir ön bellek denetleyicisini ve DX/DX2 modellerinde bir adet genel önbellek, DX4 modellerinde ise iki adet ayrık 8K önbelliği) bir bileşende birleştirmektedir. i486 hem içeride hem de dışarıda tam 32 bit yapı kullanır ve 25-l00 MHz'lik saat hızlarına ulaşır. i486 ile ondan önceki işlemciler arasındaki asıl fark i486'nın yüksek seviyeli entegrasyonudur. Yardımcı işlemcili bir 386 bile i486 ile boy ölçüşemez. Bunun sebebi 486'nın yardımcı işlemcisiyle entegre biçimde imal edilmiş olmasına karşılık 386'nın yardımcı, işlemcisiyle veri yolları üzerinden
INTEL 386SX ISLEMCISI
haberleşmek zorunda olmasıdır. Bu dolambaçlı yol işlemciyle yardımcı işlemci arasındaki haberleşmeyi yavaşlatır. i486'nın entegre yapısı bu dolambaçlı yolu tamamen ortadan kaldırır.
i486'nın entegre yapısı yonga içine yerleşen bir ön bellek denetleyicisini ve bir adet 8K önbelleği (DX4 modellerinde iki adet ayrık 8K önbellek) 4K'lık ön belleği de içerir. Bir işlem bileşeninin içinde neden bir saklama elemanının bulunduğunu sorabilirsiniz. Anakartın üzerinde bulunan dış ön bellek gibi bu yonga-üstü ön bellek de işlemci ve ana bellek arasında tampon görevi görmektedir. Bu entegre ön belleğin işleyişi temelde dışarıdaki ikinci seviye ön belleğin işleyişiyle aynıdır. i486'da bulunan iç ön bellek bir "tamponlanmış yazıma geçiş" ön belleği olarak düzenlenmiştir. Bu yöntem ön bellekte bulunamayan veriyi ana bellekten okuyarak bilgiyi CPU' ya ve ön belleğe geçirir. O anda ön bellekte de saklı bulunan yazma işlemleri de hem ana belleğe hem de ön belleğe yapılır.
Bu sayede ön bellekteki bilgiler hep yürürlükte olan bilgiler olur. Bir iç yönetim algoritması bu okuma ve yazma işlemlerini dış veri yolu hazır olup PC' nin ana belleği adreslenebilene kadar tamponlar. Bu işlemciyi serbest bırakarak bekleme dönemlerini ortadan kaldırır. Belirli bir süre içinde en az kullanılan ön bellek bölgeleri özel bir kontrol algoritmasıyla belirlenerek ön belleğin bir sonraki tazelenmesinde üzerlerine yazılır. İç ön bellek denetleyicisi, sayesinde, yüksek saat frekansında çalışan CPU PC'nin oldukça yavaş RAM'ını beklemek zorunda kalmaz. Ön bellek denetleyicisine atfedilen özellik ön belleğin akıllı bir tampon gibi çalıştırılmasıdır. Bu teknik neredeyse bütün bekleme dönemlerini ortadan kaldırdığı için i486 hemen her işlemi bir saat çevrimi içinde yapabilir. Sadece bu özellik bile i486'yı 386'dan üstün kılmaya yeter.
i486 kendinden önceki işlemcilerin tüm komut kümelerini de içeren bir komut kümesine sahiptir. Bu karmaşık bir işlemci mimarisi gerektirmiş tir. Kendinden öncekiler gibi i486'da bir CISC'tir (Complex Instruction Set Computer - Kompleks Komut Kümeli Bilgisayar) ve geriye doğru uyumludur. Geriye doğru uyumluluk i486'nın orjinal 8086 dahil kendinden önce çıkan işlemciler için yazılmış tüm ııygulamaları çalıştırabileceği anlamına gelir. CISC işlemciler geniş komut kümeleri nedeniyle çok esnektirler. Ancak bu yetenekleri hızlarını düşürür. RISC (Reduced Instruction Set Computer - İndirgenmiş Komut kümeli Bilgisayar) işlemcileri ise genellikle özel bir uygulamaya yönelik (CAD gibi) indirgenmiş komut setleri kullanarak daha verimli çalışabilirler. Ancak bu, işlemcinin başka uygulamaları çalıştıramayabileceği anlamına gelir. Yani hız yükselirken esneklik azalmıştır.
i486 esnekliğin maksimum seviyesi ile bir kişisel bilgisayar için oldukça yüksek olan bir işlem hızı arasında bir uzlaşmadır. CISC işlemcisinin karmaşıklığı ile RISC işlemcisinin hızı i486'da başarıyla bir araya getirilmiştir. Bundan sonra Intel 64-bit'lik yeni işlemcisi Pentium’u 1993 yılında piyasaya sürdü. Bir bilgisayar alırken çoğu bilgisayar kullanıcısı bu donanımla kullanacağı yazılımı düşünmez. Genellikle o sırada satılan en gelişmiş sistemlerle ilgilenirler. Halbuki ihtiyacınız olan donanımı belirleyebilmenin en iyi ve en ekonomik yolu donanımı nasıl ve hangi uygulamalarla kullanacağınızı düşünmektir. Sisteminizi ne şekilde kullanacağınıza karar verdikten sonra uygun yazılım paketini seçebilirsiniz. Diyelim ki bilgisayarınızı daha çok kelime işlem için kullanacaksınız. Eğer Microsoft Word 6.0'ı kullanmak istiyorsanız bir 386 size yetecektir. Ancak eğer Microsoft Word for Windows 2.0'u kullanacaksanız PC'nizin tamamen farklı bir konfigürasyonu olmalıdır. Microsoft Word 6.0'daki işin aynısını (döküman oluşturmak) yapacak olmanıza rağmen çok daha güçlü bir Word for Windows 2.0, Microsoft Windows ile çalışmaktadır ve MS Windows 3.1 bir 386'da yavaş çalışır. Bu nedenle sizin Microsoft Word for Windows 2.0'ın yanında en azından bir 486SX'e ve Microsoft Windows 3.1'e ihtiyacınız vardır.
Eğer sadece yazı ve hesap işleriyle uğraşıyorsanız 386 CPU içeren bir PC sistemi sizin hemen hemen tüm işinizi görür. Bu işler muhasebe, envanter tutma, yazışma, ticari işlemler gibi işler olabilir. Açıktır ki bazı uygulamalar da sistemden daha fazlasını bekler. Bu özellikle grafik kullanıcı arabirimleri kullanan Windows gibi uygulamalar için geçerlidir. Bu durumda bir 486 daha uygun olabilir. Bir Pentium ise CAD uygulamaları gibi çok daha özel bazı uygulamaları çalıştıracaksanız gerekebilir.
Yeni Bir İşlemci İle Performansı Arttırmak
Bir işlemci yongasının performansı arttırılamaz. Yalnız PC sistemini en iyi sonuçları verecek şekilde düzenlemek mümkündür. Bu, işlemcinizin performansını arttırmadığı halde sisteminizi tam kapasite çalıştırmanızı sağlar.
Ancak, anakartı değiştirebilirsiniz. Bir işlemci yongasının performansı arttırılamaz. Hatırlarsanız işlemciler anakarttaki bileşenlere veri yolu sistemleriyle bağlıdırlar. Bu bağlantılar her işlemci için farklı düzenlenmiştir. Günümüzde işlemci teknolojisi bu zorluğun üstesinden gelebilmenin yollarını bulmuştur. Ne varki 286 işlemcili sistemler için, yapılacak bir şey kalmamıştır. Bu sistemin performansını arttırmak için anakartı değiştirmek gerekir. Aynı işlemci kuşağı içinde (örneğin 386 kuşağı) CPU'nun performansı daha hızlı bir saat frekansı kullanılarak teorik olarak arttırılabilir. Bu işlemcinin bir saniyede işletebileceği işlem sayısını arttır, dolayısıyla işlemcinin verimi artar. Bu şekilde 20 MHz'lik bir 386'nın sadece sistem saatini değiştirerek 25 MHz'lik bir 386 yapmanız mümkündür. Artan saat frekansında işlemcinizin çalışmama ihtimali yüksektir. Çünkü bu hızda çalışması için tasarlanmamıştır. Saatin dışında yüksek hızda çalışabilen bir CPU'da taksanız anakarttaki diğer bileşenler de bu hızda çalışmak üzere tasarlanmamış olduklarından başka problemlerle karşılaşırsınız. Bu nedenle bu operasyonun başarılı olması garanti değildir. Çünkü birçok zamana bağlı işlem CPU'nun çalışma frekansına bağlıdır. Bu sistemin çalışabilir olması için saat frekansını %25'den fazla arttırılmamalıdır.
Bu şekilde bir geliştirme çok seyrek çalıştığı için ayrıntılı olarak ele almayacağız. Ayrıca sisteminizin performansını %25 arttırmak işlemcinizin bozulması riskine atılmaya değmez. Bunun yerine anakartınızı değiştirmelisiniz.
Yardımcı İşlemci
Bir yardımcı işlemci CPU'nun bazı görevlerini üstlenerek PC sisteminin performansını arttırır. Bunların çoğu hesap işlerini yürüten matematik işlemcilerdir. Ancak bir yardımcı işlemci PC sisteminin gereken bileşenlerinden biri değildir. Yardımcı işlemciyi eğer anakartınızda ona ayrılmış soketi bulunuyorsa takabilirsiniz. Hesap yapmak CPU'nun temel görevi olmasına rağmen neden bu işi yapmak için yardıma ihtiyacı olduğunu sorabilirsiniz. Çünkü CPU ancak tam sayılarla işlem yapabilir. CPU kesirlerle çalışırken sorunlar başlar çünkü bunlar tam sayı değildir. CPU'nun kesirleri hesaplaması uzun zaman alır. Bir çok karışık hesaplama yapılması gerektiğinde (örneğin trigonometrik, üstel işlemlerde, kök almalarda) CPU birçok işi eşzamanlı yapması gerektiğinden oldukça yavaşlar. Bu tip hesapların yapılmasında bir yardımcı işlemci çok faydalı olabilir.
Bilimsel ve teknik uygulamalar genellikle yardımcı işlemci gerektirir. Ancak yardımcı işlemciyi kullanabilmek için işlettiğimiz programlar da ona göre yazılmış olmalıdır. Yine kullanacağınız yazılım bir yardımcı işlemciye ihtiyacınız olup olmadığını belirlemektedir. AutoCAD gibi bazı modern CAD/CAM program paketleri bir yardımcı işlemci gerektirirler. Yardımcı işlemci vektör grafiklerinin kullanıldığı grafik ve animasyon uygulamalarında da işe yarar. Ancak piksel grafik uygulamalarında yardımcı işlemci uygulamaların performansını arttırmaz.
Bir yardımcı işlemciyi vektör grafikle ve piksel grafikle kullanmanın farkını göstermek için bir örnek verelim. Diyelim ki arkadaşınızdan kareli bir kağıda bir daire çizmesini istediniz. Bunu yapmanın bir yolu dairenin üzerindeki tüm noktaları belirlemektir. Sonra arkadaşınız bu noktaların tümünü çizer ve daireniz tamamlanmış olur.
Bu bir piksel grafiğidir. Her nokta açıkça ve tek tek tanımlıdır. Daire çizmenin diğer bir yolu da dairenin merkezini ve yarıçapını belirtmektir. Arkadaşınız daireyi oluşturan noktaları bu bilgiyi kullanarak hesaplayabilir. Bu da bir vektör grafiği örneğidir. Çünkü her nokta dairenin merkezi ve yarıçapına bağlı bir fonksiyonla (bir vektörle) ifade edilmektedir.
Şimdi bu daireyi bilgisayar ekranına taşıyalım ve grafiğimizi 8 cm sola ve 3 cm sağa kaydıralım. Piksel bazlı grafiği kaydırmak için video belleğindeki (video RAM) bilgiyi kaydırmak yeterlidir. Bu bir görevdir ve CPU bunu rahatlıkla yapar, yardımcı işlemciye gerek yoktur.
Ancak vektör bazlı bir grafiği taşımak için dairenin yeniden hesaplanması gereklidir. Çünkü dairenin merkezi kaydırılmıştır. Bu durumda bir yardımcı işlemci çok faydalı olur çünkü bu görev CPU'nun birçok kesirli işlem yapmasını gerektirmektedir.
Gereken kayan nokta işlemlerinin sayısı ne kadar artarsa matematik işlemci bilgisayarınızın performansını o kadar arttırır. Kişisel bilgisayarlarda kullanılan her CPU kuşağı ile Intel her işlemci için bir yardımcı işlemci de çıkartmıştır. Intel'in 8088'den 80386'ya kadar ki işlemcilerinin matematiksel eşlikçileri 8087, 80287 ve 80387'dir.
Ayrıca AMD, CYRIX, ITT ve ULSI gibi bazı üreticiler de yardımcı işlemci üretmektedirler.Bu üreticilerin yardımcı işlemcileri hemen hemen tüm CPU'larla tam uyumludur ve hatta bazıları Intel ürünlerinden daha hızlı ve daha yüksek doğruluktadır. Aynı zamanda bu yardımcı işlemcilerin çoğu Intel'inkilerden ucuzdur. Değişik üreticilerin her işlemci kuşağı için verdikleri model adları çok farklı olsa da, bir yardımcı işlemcinin hangi tip CPU'lar için tasarlandığını belirlemek kolaydır. Yardımcı işlemciler normal işlemcilere göre saat frekansına daha hassas ayarlanmışlardır. Bu nedenle seçeceğiniz yardımcı işlemcinin sisteminizin saat frekansında çalışacağından emin olmalısınız. Bunun için bazı faktörleri göz önüne almalısınız. Diğer işlemci ailelerinin tersine 286 PC'lerinin yardımcı işlemcileri saat frekansının sadece 2/3'ünde işler. Bu şu demektir. 16 MHz'lik bir 286 PC için 12 MHz'de çalışan bir yardımcı işlemci kullanmalısınız.
286 IÇIN YARDIMCI ISLEMCI
Ancak yardımcı işlemcinin çalışma frekansı asıl sistem saatinin frekansının 2/3'ü olduğundan bir 286 CPU'ya yardımcı işlemci eklemeniz performansı pek az arttırır. Bir 386'lı sistemde bu artış çok daha fazla olur, çünkü bu sistemin gerçek sistem frekansında çalışan bir yardımcı işlemcisi vardır. Daha önce söylediğimiz gibi i486'da yardımcı işlemci zaten asıl işlemcinin içine yerleştirilmiştir. Sonuç olarak iki işlemcinin dış veri yollarını kullanarak haberleşmeleri gerekmez. 486SX, i486'nın kırpılmış bir versiyonudur ve yardımcı işlemcisi yoktur, ancak dış yardımcı işlemci 486SX ile donatılabilir. Bu düzenlemede işlemciler diğer işlemcilerde olduğu gibi dış veri yollarını kullanmak zorunda olduklarından bu yapı entegre sistem kadar hızlı çalışmaz. Intel yardımcı işlemcilerinin yanı sıra değişik uygulamalar için başka yardımcı işlemci modelleri de üretilmiştir. Örneğin özel olarak AutoCAD yazılımı ile kullanılmak üzere bir yardımcı işlemci geliştirilmiştir. Weiteck'de birçok 386 ve 486 kartlarına takılabilen daha geniş ve çok daha hızlı bir yardımcı işlemci geliştirmiştir. Genellikle 386 anakartları hem 30387 hem de Weiteck 1167 yardımcı işlemcilerini alabilecek bir kombine soketle donatılmaktadır.
Birçok 486 kartları kendi entegre yardımcı işlemcilerinin yanısıra bir Weiteck 4167 kabul edebilecek şekilde imal edilmektedir. Weiteck yardımcı işlemcisi Intel'in standart işlemcisinden daha yüksek doğrulukta çalıştığı için bilimsel uygulamalarda sık kullanılır.
Yardımcı İşlemci Taklitçileri
Yardımcı işlemcilerin çok pahalı olduğu günlerde bile birçok programın çalışması için yardımcı işlemci gerekiyordu. Yüksek fiyatlar yazılım tabanlı yardımcı işlemci taklitçilerine (emulator) geniş talep yarattı. Bu taklit programları CPU' ya gerçekten bir yardımcı işlemci varmış gibi bir yardımcı işlemcinin benzetimini yapıyorlardı.Bu programların çoğu gayet verimli ve çok da iyi çalışmaktadır. Ancak bir yardımcı işlemcinin yerini tutmazlar. Ayrıca bugün yardımcı işlemciler ucuzladığından yazılım tabanlı çözümler alternatif olamazlar.
Bir Hızlı Soket Kullanmak
Daha önce bahsettiğimiz gibi yardımcı işlemcinizi geliştirme mümkün değildir. Yalnız 286 sisteminde yardımcı işlemcinin performansını arttırmanızın bir yolu vardır. Hatırlayacağınız gibi 287 yardımcı işlemcileri CPU'nun saat hızının 2/3'ünde çalışıyorlardı. Bu anakarttaki yardımcı işlemci soketine bir "hızlı soket" yerleştirerek değiştirilebilir. Yardımcı işlemci de bu sokete girecektir. Bu turbo soketin sistem saatinden bağımsız çalışan kendi kuvars saati vardır.
Turbo soketleri tüm 286 frekanslarında vardır. Tabii ki bu soketle kullanacağınız yardımcı işlemci buna uygun frekanslarda çalışabilmelidir. Bu gereklilik aynen geçerlidir. Bu aygıtı kullanarak yardımcı işlemcinizi CPU' nuza göre çok hızlı çalıştıramazsınız; çünkü çok hızlı bir yardımcı işlemci bile CPU' nun sonuçları almasını beklemek zorundadır. Bu geliştirme sadece 286'larda yapılabilir. Çünkü 386 ve daha yukarı işlemcilerin yardımcı işlemcileri CPU ile aynı saat frekansında çalışırlar.
Yol Sistemi
Yolları (bus) PC'nizin posta servisi gibi düşünebilirsiniz. Ana karttaki bütün haberleşmeler bu birim üzerinden gerçekleşir. Bu haberleşme veri paketleri yollamak, "telefon numaraları" ayırmak ve alıcı bulunamadığı zaman veriyi geri getirmek gibi işlerdir. Yollar CPU'yu PC'nin ana belleğine ve genişleme yuvalarına bağlar. Yollar üzerinden ekrana karakterler gönderilebilir ve bir tarayıcıdan okunan bilgi CPU'ya uğramadan doğrudan RAM'a yazılabilir. Örneğin işlemci işini yapıyorken yol bir ses kartına RAM’ dan müzik yollayabilir. İşlemci sadece bir şeyler yolunda gitmiyorsa (örneğin bir bellek adresi artık doğru okunamıyorsa veya yazıcının kağıdı bittiyse) kesilir.
Yani yol ayrık sistem bileşenlerin işleyişini koordine eder. PC'nizin merkezi haberleşme sistemidir. Açıktır ki bu kadar önemli ve karmaşık bir sistem bilgisayarınızdaki işlemlerin yürütülüş biçimini etkiler. Bu nedenle yol sisteminin performansı PC'nin genel performansını belirleyen bir faktördür. Bu bölümde yol sistemini ayrıntılı olarak inceleyeceğiz. Temel olarak yol, bağlantıları içerir. Bu bağlantıları bir kablo labirenti olarak hayal edebilirsiniz. CPU'nun bağlantılarının çoğunluğu yola bağlanan kablolardır. Birkaç özel fonksiyon dışında bunlar işlemcinin dış dünya ile tek bağlantısıdır. Bu bağlantılar yardımıyla CPU örneğin PC'nin ana belleğine erişebilir ve bir programdan makina komutları okuyabilir. Ayrıca ana bellekte bulunan veriyi okuyabilir, kaydırabilir, değiştirebilir. Veri iletiminde kullanılan bağlantılara veri yolu denir. Verinin tipi ne olursa olsun işlemci bunu doğrudan veri yoluna gönderemez. Önce işlemcinin verinin gideceği yeri belirtmesi gerekir. Bu, adres yolu denen başka bir bağlantı kümesi tarafından gerçekleştirilir. Bu gruplara bir üçüncüsü eklenir. sistem yolu: Buna denetim yolu da denir. Bu yol, yollara CPU ve ana bellek setleri dışında birçok bileşenin daha bağlı olması nedeniyle gereklidir. Bir denetim elemanı olmasaydı yollarda okuma, yazma ve adresleme işlemlerinin karmakarışık bir kombinasyonu olurdu. Bu nedenle sistem yolu gereklidir. Sistem yolu her bir bileşene erişim olanağı sağlar ve işlemin okuma işlemi mi yazma işlemi mi olduğuna karar verir. Adres yolu gibi sistem yolu da bir bağlantı sisteminden oluşur (kablo labirenti). Peki sadece kablolardan oluşan bir bileşen yolları denetlemek gibi karmaşık bir görevi nasıl yapıyor.? Bu görev bütün yol sisteminin beyni olan yol denetleyicisi tarafından yerine getirilir. Yol sisteminin kullanılmasıyla yol denetleyicisi yoldaki işlemlerin çarpışmasını veya üst üste binmesini önler ve işlemlerin doğru yerlere ulaşmasını sağlar.Açıktır ki yol sisteminin performansı sistem yolunun akıllı olmasına bağlıdır. Ancak yolun hızı ve "genişliği"nin (yani paralel kanalların sayısı) sistem performansı üzerindeki etkisi doğrudandır. İşlemcileri anlatırken 286 ve 386SX sistemlerinin 16-bit yol kullandıklarını ve 386DX ile i486 sistemlerinin 32-bit yol kullandıklarını söylemiştik. Bir CPU'nun veri genişliği değiştirilememesine rağmen yol sisteminin çalışma frekansını arttırmak mümkündür. AMI BIOS gibi çeşitli BIOS düzenekleri birkaç yol hızı seçeneği sunmaktadır. Orjinal IBM AT yolu 8 MHz'de işliyordu. Bu yol hala standart olmasına rağmen kartların çoğu bu hızın üstüne çıkmaktadır.
Sisteminizin BIOS' unda böyle bir seçenek varsa yol hızınızı 10 hatta 12 MHz'e çıkartmak isteyebilirsiniz. Bu çoğunlukla video kartına veya sabit diskinize veri aktarım hızını arttırır. Ancak eski model sabit disk denetleyicileri bu yüksek aktarma hızında problem çıkartabilirler. WD 1003 gibi eski MFM denetleyiciler bu geliştirme sonucu zaman zaman yazma hataları yapar. Bu durumda yeniden eski AT hızına dönmeniz gerekir. Genişleme yuvaları temel olarak yol sistemine ulaşan soketlerdir. Bunlarla yol, video bağdaştırıcıları ve sabit disk denetleyicileri gibi genişleme kartlarına bağlanır. Genişleme yuvaları yol sisteminin tüm bağlantılarını kullanmayabilir. 32-bit CPU'lu bir anakartta genellikle 8 ve 16-bitlik yuvalar da vardır. Bu yuvalar anakartın sol arka taraflarında bulunur.
Genişleme yuvaları uzun siyalı plastikten soketlerdir. Bu soketlerden bazılarında zaten genişleme kartları vardır. Kısa ve tek parça olan soketler 8-bitlik uzun ve iki parçadan oluşanlar da 16-bitlik yuvalardır. Bazen hepsinden uzun ve değişik biçimli yuvalarla karşılaşabilirsiniz. Bunlar 386 ve 486 anakartlarında bulunan 32-bitlik yollara bağlı bellek genişleme kartları içindir.
PENTİUM MMX
PENTİUM MMX 57 özel MMX komutuyla geliştirilmiş bir işlemcidir. Özellikle grafik yoğunluklu uygulamalarda çok büyük bir performans artışı sağlıyor. Ancak yeni komut setini destekleyen yeni yazılımlarla. Intel, MMX ’ in piyasaya çıkarmayı, varolan PENTİUM tasarımını esaslı bir şekilde geliştirmek içinde düşünmüş. Processor – Pipeline’daki optimize edilmiş komut işlenmesinden ve geliştirilmiş cache tekniğinden tüm programlar faydalanabiliyor.
Bilgisayarın hızını sadece işlemciler değil geriye kalan diğer sistem donanımı da (anakart, RAM ’ ler , sabitdisk vs.) büyük ve belirleyici bir öneme sahip.
Pentium MMX, 1997 yılının ilk ayından beri 166 – 233 Megahertz saat frekanslarında sunuluyor. Yapılan testlerde MMX – 166 nın, 200 – MHZ Pentium işlemciden bile daha hızlı olduğunu ortaya koymuştur. MMX 266 ise Pentium Ailesinin reisi konumunda. MMX işlemci desteğiyle test edilmiş 3 sistem, MMX işlemcisiz bir bilgisayardan yaklaşık olarak %60 daha hızlıdır. Burada da diğer üç sistem, MMX olmasına rağmen diğer sistem donanımı elemanlarının performansı ne kadar iyi ise Benchmark değerlerinin o kadar yüksek çıktığı kuralı geçerli . Sadece 3D grafik testi belirgin farklar göstermemiştir. Burada Pentium 200 normal işlemcili kontrol bilgisayarı da iyi sonuçlar verdi.İşlemci üreticisi İntel için MMX büyük bir adım. Sadece Pentium işlemcisinin 1992 yılında tanıtılmasından bu yana geçirmiş olduğu en etkileyici gelişme değil. Komut setinin yeni MMX komutuyla geliştirilmesi, 386 işlemcilerin çıkışından bu yana İntel mimarisinin en büyük değişimini ifade ediyor.
Pentium MMX’ in aynı saat frekansındaki normal bir Pentium işlemciden neden genel olarak daha hızlı olduğunu anlamak için, işlemci mimarisinin derinliklerine inmek gerekir. İntel, yarı iletken teknolojisinde üretim yöntemlerinin iyileştirilmesini, Chipe daha fazla First – Level – Cache entegre edebilmek için kullanılmış Yeni Pentium, 16 Kilobyte değil 32 KB birincil Cache’ e sahip. İşlemcinin konvaksiyonel bölümünde ise Pipeline geliştirilmiş. Chip’ e yaklaşık olarak bir milyon yeni transistör daha eklenmiş. Buna rağmen harcanan gücün 15,7 Watt’ ta tutulabilmesi, İşlemci için sinyal geriliminin 3.3’ ten 2.8’ e düşürülmesi ile sağlanmış. Bu yüksek devre sayısı nedeniyle oluşan ek ısıyı önlemek gereklidir. Anakart üzerindeki diğer elemanlar, özellikle chipsetler, uyumluluk nedenleri yüzünden her zamanki gibi 3.3 volt ile işletilebilirler. MMX işlemciler halen dışardan 3.3 volt ile çalışabiliyor.
Böylelikle MMX olmayan Anakartların ayrıca hiçbirşey yapmaya gerek duymadan MMX işlemci takılamayacağı açıkça gözüküyor. MMX işlemciler için yeni ( MMX ) anakartlar gerekiyor. Her anakart MMX işlemcileri desteklemiyor. MMX işlemci tipi genelde “P55C” ile tanımlanmıştır.
57 yeni komut, genellikle ses ve video uygulamalarının çok daha hızlı çalışmalarını sağlıyor. Bu komutları efektif olarak kullanmak için bunlara bazı registerler atanmış. Direkt adresleme için kullanıma hazır toplam 8 adet 64 bit genişliğinde integer – register bulunuyor. Bu registerler için yeni veri tipleri tanımlanmış. Registerler burada 8 bit (Packed Word), 32 bit (Packed Double Word) yada 64 bit (Quadword) genişliğinde elemanlara bölünebiliyor. Bir program “Packed Byte ” veri tipini kullanıyorsa Registerin yüklenmesinden sonra bir MMX komutu bir seferde 8 byte işleyebilir.
Komut genişletmenin ağırlık noktası toplama, çıkarma ve çarpma gibi aritmetik fonksiyonlara dayanıyor. Ayrıca bu MMX aritmetiği şimdiye kadar ki işlemcilerden farklı. Eski aritmetikte doğru düzgün hesap yapabilmek için programcı, CPU’dan, bir çarpmanın sonucunun bir register’ a sığmayacak kadar büyük olup olmadığı konusunda bilgilere ihtiyaç duyar. CPU bu taşmayı (OVERFLOW) , özel bir registere bir bit yerleştirerek haber verir. Bu işlevsellik MMX komutlarında bulunmaz.
MMX in Farklı Aritmetiği :
MMX’ de başka bir işlevsellik mevcuttur. Bir taşma söz konusu olunca, sayma işlemi tekrar sıfırdan başlar. Yada Registerin sahip olabileceği en yüksek değerde durur. Bu grafik ve ses programlama alanlarında çok sık karşılaşılan bir durumdur. Sonuç genelde mutlak doğru sonuç değildir. Mesela erişilen bir doyum değeridir. MMX komutları adımların daha hızlı gerçekleşmesi için uyarlamalar sunuyorlar.
CPU Nasıl Değiştirilir.
Yeni bir işlemci takarken anakartınızda ZIF (Zero insertion force) soketi bulunup bulunmadığına bu ZIF soketini küçük bir yuvaya doğru çekebilen bir kolondan tanıyabilirsiniz. Kolu yukarıya doğru çekebiliyorsanız CPU ’ yu kolayca soketinden çıkarabilirsiniz. Eski soketlerde ise küçük bir CPU tornavidası kullanmalısınız.
Statik elektrik yüklenmesini ortadan kaldırmak için mutlaka kalorifer dilimlerine veya su borularına dokunarak kendinizi topraklamalısınız. Sonra eski CPU nun yerine kendinizi yenisini takın. Eski CPU’ nun pozisyonuna ve yönelimine dikkat edin ki yeni CPU yu yanlış takmayın. Eski CPU nun yerine başka bir üreticinin CPU ’ sunu veya değişik saat frekansındaki bir CPU yu taktıysanız anakarta bu değişikliği Jumper ile belirtmelisiniz. Mesela ASUS marka anakartlar CPU’ yu otomatik olarak tanıyabilirler.
Doğru Saat Frekansları :
Modern işlemciler iki değişik hıza sahiptir.
1- Harici saat frekansıdır.(Hızı) Bununla ana bellek gibi diğer elemanlarla olan iletişim sağlanır.
2- Dahili frekanstır. Bu frekans harici frekanstan her zaman daha büyüktür.
Harici frekans anakart üzerinden ayarlanır çünkü anakart frekans sinyalini yaratmalı ve işlemcinin kullanımı için hazırlamalıdır. Genelde bunun için özel bir Jumper takılması gereklidir. Bu Jumperin tam olarak nerede olduğu anakartın kitapçığında tarif edilir. Bazı anakartlarda saat frekansı ayrıca BIOS setup üzerinden ayarlanabiliyor. Dahili frekansla Mesela Registerler işlem birimi, Pipelina’ lar ve komut derleyicisi CPU nun içerisinde işletilirler. Dahili hızı 486 Overdrive işlemcilerden itibaren harici saat frekansı ile sabit bir çarpanın çarpılmasından elde ediliyor.
Dikkat : Bazı CPU larda bazen P-Rating adlı bir değerde bulunuyor. Bu değerde bu CPU ile eşdeğer bir Intel – Pentium işlemcinin hangi saat hızına sahip olduğunu ifade ediyor. Bu değer sonuçta CPU satın alacak birisi için Karşılaştırma açısından önem taşıyor. Anakart üzerindeki ayarları hiçbir şekilde etkilemiyor. CPU saat hızı Asus Anakartı örneğinde JP 8,9 ve 10 Jumperleri takarak belirlenebiliyor.
Cpu’ nun Doğru Saat Hızında Çalışması :
Bazı CPU lar doğru bir harici saat frekansı yanında hangi çarpan ile bu frekansı dahili olarak çarpacağının da bilgilerine ihtiyaç duyarlar. Burada söz konusu olan çarpanlar 1.5 , 2 , 2.5 , 3 değerlerdedir. – Clone - CPU larda (yani İntelin CPU larından esinlenilerek üretilmiş taklit CPU larda ) ise bazı egzotik değerler ortaya çıkabiliyor.
Intel’ in Pentium 133 ’ ü harici olarak 66 Megahertz ile çalışır. Saat çarpanı ise 2 dir. Intel CPU larda çoğunlukla bu çarpan önceden belirlenip ayarlanmıştır. Intel Uyumlu CPU larda ise bunu sizin ayarlamanız gerekiyor. Bazan ASUS anakart örneğinde olduğu gibi çarpanlar “ CPU ve veriyolu Saat hızı oranı ” olarak tanımlanıyor. Asus’ un P55T2P4 konfigrasyon için JP 11 ve JP 12 ’ yi kullanıyor. Besleme gerilimini ayarlamak için bir arasoket kullanıyorsanız bu durumda genelde bu soket üzerinde saat çarpanı için bir soket bulunuyor.
Doğru Besleme Geriliminin ayarlanması :
Saat hızı kadar doğru besleme gerilimi nin seçimi de önemlidir. Besleme gerilimi Çok düşük seçilirse CPU çalışmaz veya yanlış çalışır. (Hatalı çalışmalar bilgisayarla çalıştıktan bir süre sonra ortaya çıkabilir.) Besleme gerilimi çok fazla seçilirse aşırı ısınmadan dolayı CPU bozulabilir. Yaygın gerilimler 5 volt (486 ve eski Pentiumlarda ), 3.45 Volt ve 3.3 volttur. Bu yüzden CPU yu değiştirdiğinizde anakartın gerekli gerilimi sağlayıp sağlamayacağını kontrol edin. Anakartınız yeni gerilimi desteklemiyorsa gerilimi ayarlayan bir ara soket kullanmanız gerekir.
PENTIUM II VE FARKLI TÜRLERİ
Pentium II, giderek düşan fiyatı ile bu günlerin en çok seçilen işlemcisi. Gerek yüksek hızı, gerek içerdiği 512kb cache ile bence de Pentium II işlemciler gayet mantıklı bir işlemci seçimi.
Piyasaya çıktığından bu yana, Pentium II'de kendi içinde bir kaç değişim yaşadı. İlk Pentium II işlemciler (233-266 ve 300Mhz hızındakiler) Klamath isimli 0.35 mikron teknolojisi ile üretilmiş bir çekirdeğe sahiptiler ve 2.8 Volt gerilim ile çalışıyorlardı. Daha sonra üretilen 333Mhz versiyon ise Deschutes ismini taşıyordu, üretim teknolojisi 0.25 mikron'a geçmişti ve buna bağlı olarak gerilim de 2.0 Volt seviyesine inmişti. Sonra gelen, 100Mhz bus hızına sahip 350,400 ve 450Mhz işlemciler de yeni Deschutes çekirdeğini taşıdılar. Yeni çekirdek, daha düşük voltaj ile çalışıp, daha az ısınmak gibi önemli avantajlara sahip.
Burada, az bilinen, ilginç bir nokta var. Intel, bütün üretimi Deschutes mimarisine geçince, kimseye haber vermeden bir değişiklik yaptı ve o dönemin önemli bir işlemcisi olan Pentium II 300MHz'in Deschutes çekirdekli, 2.0Volt çalışan bir versiyonunu üretmeye başladı. Yeni Pentium II 300'ün, eski 300'lere göre çok daha fazla overclock olabildiği biliniyor. Hatta bazı Pentium II 300 serilerinin, aslında Intel tarafından 300Mhz olarak markalanmış 450Mhz işlemciler olduğu ortaya çıktı.
PENTIUM II İŞLEMCİ-CACHE BAĞLANTISI
Oldukça yaygın olarak kullanılan Pentium II işlemcilerin, saat hızlarının yükseltilmesi gerçekten ilgi çekici bir kaç nokta içeriyor. Bu işlemcilerin overclock yapılmasını etikileyen en büyük etken, işlemci kartuşunun içine yerleştirilmiş 512kb cache belleğin hızı. Pentium II işlemcilerde, cache bellek, işlemcinin yarı hızında çalışır. 300Mhz bir Pentium II'nin cache belleği 150Mhz, 450Mhz bir işlemcininki ise 225Mhz hızında çalışmaktadır. Bu noktada, işlemci kartuşunun içinde kullanılan cache belleğin hızı, bizim hız rekoru kırma hayallerimizi yıkan en büyük etken oluyor. Intel, Pentiım II işlemcilerin içine, çok ender bir iki istisna haricinde, sadece gerekli hızda çalışacak cache entegreleri koyar. Bunun iki ana nedeni var, birincisi hızlı cache entegrelerinin daha pahalı olmaları, ikincisi ise overclock (ve remark) olayını zorlaştırmak. Cache hızı, işlemci hızını sınırlayan engeli oluşturuyor. Intel'in hangi Pentium II işlemcinin içine, normalde ne hızda cache koyduğunu şu tabloda görebilirsiniz:
Pentium II 233-266-300 = 7ns
Pentium II 333-350 = 5.5ns
Pentium II 400 = 5ns
Pentium II 450 = 4.4ns
Bu noktada, "kaç ns cache kaç Mhz hızında çalışır?" sorusu geliyor akla. Bunu hesaplamak basit, 1000/cache hızı formülü ile, hangi cache entegresinin hangi Mhz ile çalışacağını hesaplayabilirsiniz. Bu şekilde, örneğin 5.5ns entegrelerin maksimum olarak 1000/5.5=181Mhz hızında çalışabildiğini anlamak kolay. Cache, işlemcinin yarı hızında çalıştığına göre, 5.5ns cache entegreleri taşıyan bir Pentium II işlemcinin en fazla 181x2=362Mhz hızında çalışacağı sonucuna ulaşırız.
Aslında, bu basit formülü biraz daha gerçekçi hale getirmek için, cache entegrelerinin de üzerlerinde belirtilen hızdan biraz daha hızlı çalışabildiklerini düşünmeliyiz. Cache belleklerin üzerlerinde belirtilenden %15 kadar daha hızlı çalışabildiklerini öne sürenlerde var.
İşlemci Cache Cache Hızı Max. İşlemci Hızı
Pentium II 233-266-300 7ns 142-163Mhz 284-326Mhz
Pentium II 333-350 5.5ns 181-209Mhz 360-420Mhz
Pentium II 400 5ns 200-230Mhz 400-460Mhz
Pentium II 450 4.4ns 227-261Mhz 454-522Mhz
Burada belirtilmesi gereken son bir nokta var. Intel, belki de elindeki cache stoğu durumuna göre, bazen işlemcilerde kullanması gerekenden çok daha hızlı cache kullanabiliyor. Bu yüzden, overclock canavarı şanslı işlemci serilerine rastlanıyor, çünkü işlemci cache hızı ile sınırlanmıyor. O yüzden, yukarıdaki tabloya yerleştiremeyeceğimiz, çok şanslı bazı işlemcilerin de piyasada dolaşabildiğini unutmayın. Bildiğiniz gibi, Pentium-II'nin kaç ns cache taşıdığını öğrenmek için kartuşu zorlayarak açmak gerekiyor, daha sonra işlemciyi satmanızı zorlaştıracağı için bunu öneremiyorum. Bir de, Pentium II'nin cache hızını ölçerek bulduğu iddia edilen bir kaç program var.
KİLİTLİ ÇARPANLAR
Pentium II ya da Celeron işlemciyi, cache hızının el verdiği sınırlar içinde olsa bile, gönlünüzün istediği her hızda çalıştırmanıza bir engel daha var. İlk üretilen bir kaç parti hariç. Günümüzde satın alacağınız bütün Pentium II ve Celeron işlemcilerin saat çarpanları kilitlidir. Yani, Intel, o işlemciyi x5 çarpan ile çalışmak üzere ürettiyse, siz başka bir çarpan ile çalıştıramazsınız.
Çarpan kilitli ilk Pentium II işlemcilerde, işlemciyi gerekirse daha düşük çarpanla çalıştırabiliyordunuz. Örneğin, 5x çarpanla çalışması gereken bir Pentium II 333 işlemciyi, siz isterseniz x4 çarpanla çalıştırabilirdiniz, ama kesinlikle x5.5 ile çalıştıramazdınız. En yeni Pentium II işlemciler, siz anakart üzerinde jumperları nasıl ayarlarsanız ayarlayın, hep kendi üretildikleri çarpan ile çalışıyorlar. Bir önceki Pentium II 333Mhz örneğine dönersek, x5 çarpanına kilitli yeni bir 333 işlemci, siz anakartı x3 de ayarlasanız x6 da ayarlasanız hep x5 olarak açılıyor. İşlemci, bir şekilde anakartın üzeriden yapılan ayarı geçersiz kılıyor yani. Bu durumda, zaten düşük olan çarpan arttırarak overclock yapma olasılığımız, tamamiyle imkansız hale geliyor.
BUS HIZI ARTTIRIMI
Çarpanlar ile oynama olasılığımız da kalmayınca, tek yapabildiğimiz işlemcinin Bus hızını arttırarak performans elde etmek. İşte burada, anakart faktörü işin içine giriyor. Overclock yapmak istiyorsanız, kullanacağınız anakart sadece 66 ve 100Mhz'i destekleyen, hatta bu hızları da otomatik atayan bir anakart olmamalı. En iyi seçim, 66,75,83,100,105,112,124 ve 133Mhz hızlarında çalışan bir anakarttır.
Normalde 66Mhz Bus kullanan işlemciler, şu günlerde ortadan kalkmak üzere. Oysa, en verimli overclock yapılan işlemciler de bu işlemcilerdi. 66Mhz olan bus hızını 75 ya da 83Mhz'e çıkararak, gayet risksiz performans artışları yakalayabiliyordunuz. 100Mhz bus hızı kullanan güncel işlemcilerde ise, hem overclock yapmak zor, hem de overclock yaparak elde ettiğiniz kazanç düşük. Bir Pentium II 266'yi, 333Mhz çalıştırdığınızda, 266 için ödediğiniz düşük fiyatı da dikkate alınca, insanı memnun eden bir artış elde ediyorsunuz. Ama zaten oldukça yüksek fiyatla aldığınız bir Pentium II 400 işlemciyi, zar zor 4x112=448 Mhz çalıştırınca, aynı keyfi alamıyor insan.
CELERON İŞLEMCİLERİN OVERCLOCK OLASILIKLARI
Celeron işlemcilerin overclock işleminde, bize çok rahatlık sağlayacak bir faktör var. Şimdiye kadar, Pentium II işlemcilerde "cache kaldırmaz, cache izin vermez" diye düşünülüyordu. Bizi hız yönünden engelleyen şey cache hızı idi. Celeron serisinde, işlemci çekirdeğinin yanında bir Level 2 cache yok! 266 ve 300Mhz Celeron işlemciler hiç L2 cache taşımıyor. 300A, 333, 366 ve 400Mhz Celeron işlemciler ise işlemci çekirdeğine dahil edilmiş 128Kb L2 cache içeriyorlar. Bu durumda, Celeron işlemcileri alabildiğine overclock yapabileceğimiz sonucu doğuyor ki, çoğunlukla da bu böyle.
Tümü 66 Mhz bus hızı için üretilmesine rağmen, çoğu Celeron işlemci, sizi fazla uğraştırmadan 100 Mhz bus hızı ile çalışmayı kabul edecektir, 100 Mhz'ın üzeri hızlar da oldukça mümkün. 100Mhz üzeri hızlarda sistem belleğinin kaliteli olması konusu. Celeron işlemcileri hızlandırırken, karşınıza çıkacak olan engel cache değil ama sıcaklık olacak. İşlemcinizi normalde çalışması gerekenden oldukça yüksek hızlara çıkarabileceksiniz, ama bunu yaparken işlemci sıcaklığını izlemeyi ihmal etmeyin. Piyasada satılan Celeron işlemciler genelde fansız olarak, sadece bir heat-sink ile soğutulmuş şekilde müşteriye sunuluyor. Bu şekilde soğutulan bir işlemci ile overclock denemeleri yapmayın. Mutlaka aktif soğutmalı, yani heatsink'i bir fan ile desteklenmiş Celeron işlemcilerden edinin. Orijinal kutulu Celeron işlemciler zaten bu şekilde geliyorlar, elinizdeki OEM bir Celeron ise bunun için fanlı bir soğutucuyu siz biraz arayarak bulabilirsiniz. Eğer soğutucunuzu bu şekilde dışarıdan temin ederseniz, işlemcinin üzerine çok iyi oturmasına dikkat edin. İşlemci ile soğutucunun temas eden yüzeyleri arasına çok iyi bir ısı iletici olan termal gres ya da termal silikon diye adlandırılan maddeden sürmeniz fazlasıyla yararlı olacaktır, bu sayede işlemcinin ısısı heat-sink'e daha verimli olarak geçer.
CELERON 266-300
Celeron 266 işlemcinizi 4x75, 4x83 ve 4x100Mhz hızlarında çalıştırmayı deneyebilirsiniz. 4x75 oldukça mümkün ve tehlikesizdir, 4x83 çalıştırmak biraz daha zor olacaktır. 4x100 ise mümkün ama oldukça emek isteyebilir, bu hıza çıkarsanız işlemci ısısına özellikle dikkat edin. Celeron 300 ise 4.5 çarpan ile çalışır. Bu işlemci için de 4.5x75 tehlikesizdir. 4.5x83, başarabilirseniz gayet güzel çalışır. 4.5x100Mhz olası bir hız ama bu hıza çıkmak çok kolay değil. Ne kadar overclock olsalar da ilk çıkan, hiç L2 cache taşımayan Celeron 266 ve 300 işlemcilerden fazla bir şey beklemeyin. Cache olmadan çalışmak bu işlemcilerin performansından çok şey götürüyor.
CELERON 300A
Üstünde en çok konuşulan overclock işlemcisi. "Her 300A, 450Mhz'e overclock olur mu ? Denenen Celeron 300A işlemcilerin yarısından daha azı 450Mhz'e sorunsuz çıkabiliyor. Genelde 300A'yı 450Mhz' de dengelemek için ya BIOS ile oynamak gerek, ya da işlemci voltajını hafiften arttırmak. Yani, "300A aldım, 450 ayarladım iş bitti" gibi bir süreç yok ortada. 300A'dan 450Mhz elde etmek çok olası, ama çocuk oyuncağı da değil. Şanslı bazı işlemcilerin, iyi bir soğutma yardımıyla 112Mhz bus hızına çıkabilmeleri de mümkün.Risk almak istemeyen 300A sahipleri işlemcilerini 4.5x75=337Mhz çalıştırabilirler. 4.5x83Mhz ise eşit derece tehlikesiz olacaktır. 300A işlemcisini 450Mhz’ de çalıştırabilirsiniz. Başarma olasılığınız da oldukça yüksek. Ama işlemci ısısına dikkat. Mendocino çekirdekli Celeron 300A, içerdiği dahili 128Kb L2 cache nedeniyle daha büyük bir çekirdeğe sahip ve daha fazla ısınıyor.
CELERON 333
On-Die tabir ettiğimiz, çekirdeğinin içinde 128Kb cache taşıyan bir diğer Celeron işlemci. Celeron 333, overclock yapanlar arasında çok tercih edilmiyor. Çünkü, 5 çarpanla çalışan bu işlemci ile 100Mhz bus hızını denediğinizde, 5x100=500Mhz hıza ulaşmanız çok zor. Eh, bir aşağı seçenek olan 5x83=416Mhz kullanacaklarına, meraklılar daha ucuza bir 300A alıp şanslarını 450Mhz'de denemeyi tercih ediyorlar, mantıklı sayılacak bir davranış bu. 5x83 ile elde edeceğiniz 416Mhz hızı göz ardı etmeyin bence. 400Mhz sınırının üstünde, gayet iyi bir hız. Çoğu uygulamada, Pentium II 400 sistemleri yakalayacak, hatta geçeceksiniz. Daha ne olsun? 5x83 olmazsa, son çare 5x75 emriniz altında. Çok şanslıysanız, 5x100Mhz de çalışabilirsiniz.
CELERON 366-400
İki yeni Celeron da 66Mhz bus hızı ile çalışıyor, Intel, Celeron serisini 100Mhz bus hızına geçirmeyi henüz düşünmüyor demek ki. 366Mhz Celeron, 5.5 çarpana sahip. 400Mhz versiyon ise 6 çarpan ile çalışıyor. İşlemcilerin çarpan kilidi var, ama Intel'in uygulamaya koyacağı bus hızı kilidi şu anda bu işlemcilere uygulanmış değil. Yani işlemcileri overclock yapabiliyoruz. 5.5 çarpana sahip 366Mhz Celeron için 75Mhz bus hızı uygulamamız, bizi hemen 412Mhz'e ulaştırıyor, gayet risksiz olması gereken bir uygulama. 5.5x83 bizi 460Mhz'e yaklaştırıyor.
6 çarpanlı 400Mhz Celeron'un overclock potansiyeli çok yüksek. Çarpan değeri çok yüksek, 75Mhz bus hızı uyguladığımız anda bile 6x75=450Mhz karşımıza çıkıyor.
PENTIUM II İŞLEMCİLERİN OVERCLOCK OLASILIKLARI
PENTIUM II 233
Pentium II ile ilk tanıştığımız işlemci idi. 233Mhz. 3.5 çarpan ile ve 66Mhz bus hızında çalışan, üzerinde de 7ns cache taşıyan bir işlemci.
Pentium II 233. Kullanılan 7ns cache entegreleri zaten bu işlemciyi 333-350Mhz gibi bir hız ile sınırlıyor. 3.5 çarpanı değiştiremediğimizi var sayarsak, ilk deneyebileceğimiz hız 3.5x75Mhz=262Mhz. Bu hıza hiç bir sorun yaşamadan çıkabileceğinizi sanıyorum. İkinci bir olasılık, 3.5x83Mhz=291Mhz. Çok zor da olsa, bir Pentium II 233 işlemcinin 100Mhz bus hızı ile 3.5x100=350Mhz çalışma olasığı var. Fakat 350Mhz, işlemcinin üzerindeki 7ns cache entegrelerinin kapasitesinin çok üstünde bir değer. 350Mhz hızına çıkan 233’ ler içlerinde daha hızlı cache modüllleri taşıyorlar. Daha mantıklı bir overclock, eğer işlemciniz x3 çarpana inebiliyorsa (büyük olaslıkla inebilecektir), 3x100=300Mhz olarak şansınızı denemek.
2.8 Volt gerilimle çalışan Klamath çekirdekli bu ilk Pentum II işlemcilerin oldukça ısındıklarını ve siz hızı arttırdıkça daha da fazla ısınacaklarını lütfen unutmayın.
PENTIUM II 266
4 çarpan ile çalışan bu işlemcinin biraz kısıtlı bir overclock potansiyeli var. Çünkü 7ns cache modülleri burada da engel olarak karşımıza çıkıyor. Denen Pentium II işlemcilerin çoğunlukla 4x75=300Mhz'de sorunsuz çalıştıkları görüldü. Cache sınırlamaları nedeni ile 4x100Mhz olası gözükmüyor. 4x75Mhz'de çalışabilir. 3x100Mhz ya da 3.5x83Mhz olası ama bunlar da zaten sizi 300Mhz'e taşıyor, 4x75 ile aynı. Ayrıca, 2.8 Volt ile çalışan Pentium II 266 işlemcinizin yüksek hızlarda aşırı ısınma olasılığına dikkat!
PENTIUM II 300
Overclock dünyasının çift kişilikli çocuğu Pentium II 300Mhz.. Overclock ile en yüksek hızlara çıkabilen işlemciler de 300Mhz serisinde, hiç bir şekilde overclock olmayan işlemciler de. Nedeni ile Intel'in iki farklı mimaride Pentium II 300Mhz üretip satmış olması.
İlk 300Mhz işlemciler, 233 ve 266 işlemciler gibi Klamath çekirdeğini taşıyorlardı ve üzerlerinde 7ns cache entegreleri vardı. Zaten 300Mhz üzeri hızlara ulaşması pek mümkün olmayan bu cache entegreleri, Klamath çekirdekli Pentium II 300'leri 300Mhz'e mahkum kılıyordu. Yapabileceğiniz en yüksek overclock, 4.5x75=337Mhz hızına ulaşmaktı ki bunu bile başaran işlemciye az rastlanıyordu. 300Mhz Pentium II alanlara uzun süre "overclock yapamayacak zavallı" gözü ile bakıldı.
350-400-450Mhz işlemciler çıkınca, Intel 0.35 mikron Klamath mimarisi ile ürettiği 233-266-300Mhz işlemcileri üretimden kaldırdı ve bütün üretimini 0.25 mikron Deschutes mimarisine geçirdi. O günlerde 300Mhz Pentium II'ye talep büyüktü fakat üretimden kalkınca, piyasada da bulunmaz oldu tabii. Ardından, 300Mhz Pentium II piyasaya yeniden geldi ve bir iki ay boyunca satıldı. Bir Pentium II 300 ve bir Pentium 450 işlemci, ikisi de 4.5 çarpan ile çalışırlar. Yeni seri 300 işlemciler ile 450 işlemcilerin kullanıdıkları çekirdek de bütünüyle aynıdır, 0.25 mikron Klamath çekirdeği. 450Mhz Pentium II, üzerinde en az 4.4ns cache modülleri taşır. Siz bu modülleri bir 300'e takarsanız, elinizdeki 300' ün artık 300 denecek bir yanı kalmaz. İşte SL2W8 ve diğer şanslı seri 300Mhz işlemciler de 4.4ns cache taşıyorlar üstlerinde. Bu sayede, bir 450 işlemciden, üzerlerindeki etiket dışında hiç bir farkları yok, zaten 450Mhz'de de hiç bir ince ayar olmadan sorunsuz çalışıyorlar. Bu serilerin, 450Mhz satışı düşük olduğu için, Intel tarafından 300Mhz etiketlenmiş üretim fazlası 450Mhz işlemciler olduklarına kuşku yok.
Intel için bir Pentium II 233 ile 450'nin maliyeti aynıdır. 450Mhz işlemci, sadece Intel onun daha pahalı olmasını istediği için pahalıdır, işlemci fiyatlarını maliyet değil, Intel'in pazarlama stratejisi belirler. Eskiden, üretilen çekirdeklerin hepsi, yüksek hızlara çıkamazdı, işlemciler de çıkabildikleri hızlara göre etiketlenirdi. Yüksek hıza çıkabilen çekirdekler az olduğu için, bu işlemcilerin biraz daha pahalı olmaları normaldi. Ama günümüzde optimize olmuş üretim medtotları ile, zaten üretilen her Pentium II çekirdeği en yüksek performası verebiliyor, yani üretilen her Pentium II'nin 450Mhz çalışması mümkün. Ama piyasa daha düşük hızda ve ucuz işlemcilere ihtiyaç duyduğu için, bütün üretim 450Mhz olarak piyasaya verilmiyor. Stok duruma ve talebe göre, işlemciler farklı hızlarda cache bellek entegreleri ile "dizginlenerek" piyasaya sunuluyor. Fakat talebe göre, Intel'in gerektiğinde bu dizginleme prosesini de atlayıp, bir üst seviye işlemcileri direkt olarak aşağı seviyede etiketleyip dağıtması da mümkün. SL2W8 de böyle bir durumun sonucu, büyük miktarda 450Mhz işlemci üretimine karşılık piyasadan 300Mhz'e aşırı talep gelince, üretim fazlası 450'ler 300'e dönüşüverdiler. Her ne kadar Intel'in içinde olmdığımız için, bu sadece bir tahmin olarak kalmak durumundaysa da
PENTIUM II İŞLEMCİLERİN OVERCLOCK OLASILIKLARI 100MHZ BUS HIZLI İŞLEMCİLER
100Mhz Bus hızına sahip Pentium II 350-400-450 işlemcilerin overclock iyi olamıyor. Çünkü, bu işlemciler zaten 100Mhz bus hızı ile çalışıyorlar. Bus hızını 100Mhz'in üstüne arttırarak overclock yapabilme olasılığımız zaten düşük. İşlemciler tam olarak çarpan kilitli olduklarından çarpanı ne düşürebiliyoruz ne de artırabiliyoruz, bu cepheden de overclock yapma olasılığımız yok. Yapabileceğimiz tek şey bus hızını az miktarda arttırarak kendimizi oyalamak.
Overclock yapabilseniz de, hızı çok az miktarda yükseltebiliyorsunuz ve sonuçta yaptığınız iş size karlı gelmiyor. Şöyle anlatayım, bir Pentium II 350Mhz işlemciyi, 112Mhz bus hızında çalıştırmayı başardık diyelim. 3.5x112=392Mhz hız elde ediyoruz. Sadece 42Mhz bir artış elde ettik, 400Mhz'e bile çıkamadık, üstelik bunu yaparken de pahalı bir 350Mhz işlemci kullandık. Oysa, elimdeki Pentium II 333Mhz'i overclock ile 416Mhz çalıştırırken toplam 83Mhz artış elde etmiş oluyor, 350 işlemciden daha ucuz olan işlemcimle 400Mhz sınırını bile geçiyorum. Sonuçta, Mhz başına ödediğim para çok daha düşük. Bus hızını 100Mhz'in üzerine çıkarmak kolay değil. Kaliteli anakart gerektiğini zaten her fırsatta söylüyorum, ama ibre 100Mhz'i geçince başka bir faktör daha çok önemli olarak karşımıza çıkıyor. Kaliteli PC100 SDRAM. Ve bu, ülkemizde temin edilemeyecek bir ürün. Pentium II 350-400 ve 450 işlemciler 2.0 Volt gerilimle çalışırlar, overclock ile uğraşırken bu gerilimi biraz arttırmanız mümkün, tabii eğer anakartınız izin veriyorsa.
PENTIUM II 350
Pentium II 350'nin üzerindeki 5.5ns cache modülleri zaten işlemciyi hız bakımından oldukça sınırlıyor. İşlemcimiz 3.5 çarpan ile kilitli olduğuna göre, 3.5x103Mhz deneyebiliriz. Bu sayede 350 işlemciyi 360Mhz'e çıkararak, "büyük" bir overclock yapmış oluruz! 3.5x112Mhz eğer olursa, oldukça iyi bir hız, fazla risk de taşımıyor.
PENTIUM II 400
Bu işlemci x4 çarpan ile çalışıyor ve normalde 5ns cache entegreleri taşıyor. 4x103Mhz gibi anlamsız overclockları geçersek, 4x112=448Mhz hedeflenebilecek bir nokta. %10 kadar bir overclock yapılır. 4x133=532Mhz'in mümkün olduğu söyleniyor. 5ns cache 500Mhz'in üstüne çıkmadan su koyverecektir. Tabii Intel elinizdeki işlemcide daha hızlı bir cache kullanmış olabilir.
PENTIUM II 450
Pentium II ailesinin şu andaki en hızlı üyesi. Bu işlemci üzerinde overclock denemeleri yapmaya gerek var mı, tartışılır. Ama yine de olasılıkları sayalım.
112Mhz bus hızı, bizi burada 500Mhz çıtasının üzerinden atlatabilir. 4.5x112=504Mhz, gayet iyi bir rakam. Aslında, başka bir olasılık da gözükmüyor. 4.5x133 yaklaşık 600Mhz ediyor.
PENTIUM III İŞLEMCİLER
Bundan birkaç yıl önce işlemci pazarı yeni işlemci aileleri ile tanışıldığın işlemcinin mimarisindeki yenilikler ve ulaşılan yeni performans bariyerlerinden dem vurulurdu. Bu durum pazarlama sebepleriyle ilk kez Intel tarafından MMX komut setinin tanıtılmasıyla farklı bir boyut kazandı. Artık işlemciler sunabildikleri performans dışında yazılımlara kattıkları özellikler ve kullanıcılara sağlayabildiği kolaylıklarla da değerlendirmeye alınıyorlar. Yeni trend’i fark eden ve pazarlama stratejisinde değişikler yapan Intel, bu kıstaslara uygun yeni işlemcilerini piyasaya sunmaya başladı.
Resmi olarak 1 Mart 1999 günü piyasaya sürülecek olan Intel’in yeni işlemcisi Pentium III, 28 Ocakta İstanbul’da aylık olarak yayınlanan bilişim yayınlarının mensuplarına tanıtıldı. Tanıtımı, Intel Mimarisi, Orta Doğu ve Afrika bölgesi pazarlama müdürü Gordon Graylish tarafindan yapılan yeni işlemci yukarıda da bahsettiğimiz trend’lere uygun yepyeni teknolojiler içeriyor.
Katmai kod adlı çekirdekle tasarlanan işlemci açık bir şekilde Pentium II’nin selefi ve işlemci piyasada alışılamamış olan pek çok yeniliklerle birlikte geliyor. Öncelikle Pentiurrı III, performansı temel mimari değişiklikleriyle elde eden bir işlemci değil. Yazılımlarımız Pentium III ile eski nesillerde olduğu gibi hemen hızlanmayacak. Zira Intel, Pentium III’te de Pentium PRO’dan beri iyileştirilerek kullanıla gelen çekirdek kısmını kullanmış. İşlemci 70 adet yeni komutla zenginleştirilmiş ve bu komutları kullanacak birimlerde değişiklikler yapılmış. Bu komutlar düşünüldüğü kadar basit olmayan ve MMX’teki gibi belli bir konuya mahsus komutlar olmaktan uzaklar. Bu komutlar genelde üç ana başlık altında toplanabilen fakat hemen hemen tüm bilgisayar pazarındaki yazılımları bir adım daha yükseltebilecek olan yepyeni bir komut seti. Bu komut setinin yeni bir teknoloji olarak adlandırılması ve bu şekilde algılanması daha doğru olacaktır; zira bu komutlar sadece donanım bazında değil, yazılım teknolojileri açısından da pek çok yeniliğin anahtarı olabilirler.
Intel saflarında bahsedilen 70 adet yeni komut, SIMD genişletmeleri (Single Instnzction, Multiple Data Parallelism-Çoklu Veri Paralelliği Sağlayan Tek Çevrimli Komutlar) olarak adlandırılıyor ve komutlar, işlemci içinde farklı çalışma birimlerinde ele almıyorlar. Bu noktadan da anlaşılabileceği gibi komutlar tek bir türdeki işlemler için optimize edilmemişler. Intel getirdiği bu yeni teknolojiyle birlikte pazarlama stratejisinde de yenilikler yapmış bulunuyor. Öncelikle giriş seviyesindeki ve son kullanıcılara hitap eden sistemlerde pazara soket 370 kullanan Celeron işlemcisini sunuyor. Celeronlar 366 ve 400 MHZ’'lik yeni saat hızlarında ve oldukça rekabetçi bir fiyatla piyasaya sürüldüler bile. Intel’in bu noktadaki stratejisi ise oldukça açık: AMD’nin soket 7 mimarisinin önünü kesmek ve giriş seviye sinde oldukça performanslı bir işlemciyi pin-array şeklinde ucuza mâl edip satabilmek. Bu açıdan Celeron’lar artık Intel için oldukça büyük önem taşıyor. Fakat bu stratejide yolunda gitmeyen bazı hesaplar olabileceği kanaatindeyiz. Birinci sebep PPGA Celeronlar artık overclock edilemiyor. Her ne kadar doğru bir işlem olmasa da Celeronlar genellikle kolayca overclock edildiği için rağbet edilen işlemcilerdi. İkinci sebep ise SIMD komutlarının kullanımı artığı günlerde Celeron kullananların ne yapacaklar. Üstelik Intel Pentium III’ü slot-2 üzerinde üretmeye devam edeceği ve birçok BX board’un bu yeni işlemciyi problemsiz destekleyeceğini açıkladığı halde soket 370’'in geleceğinin ne olacağı merak konusu.
Pentıum III’deki Yeni Teknolojiler
Intel ve diğer işlemci türleri genel adı SWAR (SIMD Within A Register-Tek Register içerisinde SIMD komutları) olan bu tip komutlara uzun zamandan beri sıcak bakıyorlar. AMD 3DNow! ve MMX; Alpha MAX (Multimedia eXtensions-Multimedya Genişletmeleri); Hewlett-Packard PARISC MAX (MultiMedia Acoeleration eXtensions) ve Sun SPARC V9 VIS (Visual Instruction Set-Görselleştirme Komutları) adı altında bu tür işlemcinin paralelliğini artıracak olan bir çok avantaja Intel’in sekiz adet işlemci barındıran serverları, firmanın bu pazarda sunacağı ürün ailesinin en gelişmişi olacak. sahip komut setlerini kullanıyor. Pentium III’deki daha evvel bahsettiğimiz 70 adet yeni komut ise bugüne kadar icat edilmiş komut setlerinden farklı özellikler taşıyor. Komutlar çekirdekte farklı yerlerde ele alınıyorlar. Bu komutlardan ilk 50 adedi doğrudan FPU (Floating Point Unit-Matemetik İşlem Birimi) içinde değerlendiriliyor. Bu ünitede bugüne kadar kullanıla gelen matematik işlem komutları bir ya da üç saat çevriminde işlemcide işletilebiliyordu. Oysa yeni SIMD FPU komutları geleneksel komutlarla onlarca saat çevriminde halledilebilecek olan 32 bitlik çarpımları tek bir saat çevriminde yapabilir. Ayrıca bu komutlardan dört tanesi aynı anda çalıştırılabiliyor. Bu sayede üç boyutla ilgili hesapların yapılma süresi ve MPEG 1/2 kodun çözümleri çok daha kısalacak.
Yeni Teknolojiler Nereye Gidiyor?
Bu arada 28 ocak 1999 günü yapılan Intel’in tanıtım toplantısında sergilenen bir demo’da gördüğümüz grafikler gerçekten heyecan vericiydi. Demo, henüz piyasaya sürülmemiş bir oyunun beta versiyonuydu. Oyunda, normalde iki boyutta işlenen ve alpha blending ile resmin üzerine giydirilen sis efekti üç boyutta gerçek bir sise dönüşmüştü. Oyun içinde hareket eden simlerin etkisiyle sis de hareketleniyordu. Bu etki leşimin yapılabilmesi için gerekli FPU hesabı işlemciye normal bir oyunda gerekenden yaklaşık üç kat daha fazla yük bindiriyordu.
Bu komutlarla beraber işlemciye eklenmiş diğer önemli bir yapısal değişiklik de sekiz adet yeni register. Bu yeni registerlar işlemcide yeni SIMD FPU komutları tarafından kullanılmak üzere yer alıyorlar. Registerlar 128 bitlik bir genişliğe sahip. Bu sayede birden çok (dörde kadar) FPU ucu bir register’a yüklenebiliyor ya da işlemcinin istediği yüksek miktardaki FPU verisi ya da SIMD komutları bu registerlarda saklanabiliyor. Intel RISC işlemcilere göre en büyük eksiklik olan register sayısının azlığını yavaş yavaş kapatmaya başladı. Yine de bu yeni mimarinin yaygın olarak kullanılmaya başlanması ve pazarda kabul görmesi zaman alacak gibi gözüküyor.
Yeni eklenen 70 komuttan 12’si “Yeni Medya” komutları olarak adlandırılarak, MMX ünitesince değerlendiriliyor. Daha hızlı işlenen iki boyutlu grafikler ile video oynatımı, MPEG çözümünde ekstra hız, codec’lerin kullanılmasında kolaylık ve daha hızlı istatistik bilgi kullanılması mümkün oluyor.
Kalan sekiz adet komut ise Pentiurrı III’ün dış dünya ile konuşmasını sağlayan bus kontrolörüne eklenmiş. Bu sayede yeni işlemci özellikle hafızadan ve çevre birimlerinden aktarılabilecek. Bu komutlar sayesinde daha büyük 3D veri tabanlarının kullanım hızını, düzgün video akışını ve performansı düşüren hafıza ıskaları konularında iyileşmeler oluyor.
Peki bu komutlar Pentiurrı III’e neler kazandıracak? Öncelikle yeni komutları kullanan yazılımlar bu işlemci üzerinde hız artışı dışında pek çok yeni fonksiyon kazanacak. Bu sayede İntel hem yazılım sektörüne hem de Internete farklı standartlar getirecek.
Son Teknolojilerin Getirdiği Kazanımlar
İşlemcideki diğer bir teknoloji ise silinemeyen ve işlemciye ait elektronik bir ID’ye (Identification Number-Kimlik Kodu) sahip olması. Bu teknoloji sayesinde makinenizde mümkün olabilecek olan maksimum güvenliği sağlayabileceksiniz.
Bu teknolojiler, İntel’in açıklamaları doğrultusunda kullanıcılara üç farklı yönde kazanç sağlayacak. Öncelikle yeni komutlar sayesinde yazılımlar zenginleşecek ve daha fazla özelliği bir arda kullanan yazılım nesilleriyle tanışacağız. Daha hızlı video, daha fazla multimedya, daha kesin çalışan yazılımlar ve yazılımlara daha fazla işlem gücü. Bu sebeple Intel özellikle ses tanıma, üç boyutlu çalışmaların yapıldığı yüksek seviyeli animasyon programlan, veri tabanları ve yüksek hafıza performansı isteyen uygulamalarda, büyük bir hız artışının sağlanacağını düşünüyor. Üstelik bu yeni komutlarla birlikte işlemci saatinin artışı ve gelecekte veri yolu saat hızının 100 MHz’den 133 MHz’ye çıkarılması sayesinde alınan hız ve uygulamalardaki kalite artacak. Düşünün ki daha detaylı grafikler ve daha fazla verinin aynı anda incelenmesi ya da daha alacı videoların programlarımızda yer alması, kullanım kalitesini oldukça artıracak, bununla beraber işlemci hızındaki artışla birlikte daha fazla etkileşim için yeterli işlemci gücünü elinizin atında bulabileceksiniz Oyunlardaki etkileşim artacak ve ses kalitesi 44 KHz’lik örneklemeden DVD kalitesinde ki 48 KHz’lik örnekleme hızına yükseltilebilecek.
Pentium III’ün getireceği diğer bir kazançsa Internet veri iletimindeki hız artışı. Intel bu konuda büyük bir atılım yaparak yepyeni bir teknolojiyi gündeme getiriyor. Aslında bu yeni bir teknoloji değil; fakat var olan bir teknolojinin yeniden hayat bu masına dayalı bir atılım. Organik materyallerin modellenmesinde kullanılan NURBS (Non Uniform Rational Besplines-Düzgün Olmayan Kavramsal Boyut Çizgileri) adı verilen bir teknolojiyi hatırlayacaksınız. Bu yazılım teknolojisi poligonlar halinde kurulan üç boyutlu grafiklerin farklı bir şekilde kullanılmasını sağlıyor. Biliyoruz ki şu anda kullanılan üç boyutu grafikler poligonlardan oluşmakta. Ve grafikleri . daha kaliteli hale getirmek istiyorsanız, daha fazla poligon kullanırsınız. Fakat NURBS sayesinde üç boyutu objeler poligonlarla değil, matematiksel ifadelerle temsil ediliyor. Örneğin oyununuzdaki bir karakterin bumu bir eğri olarak kabul ediliyor ve birkaç adet matematiksel fonksiyonla çiziliyor. Yani ekranınızda, cisimler poligonlarla değil, matematiksel fonksiyonlarla çizilecek. Böylece daha düzgün eğriler ve daha düzgün doğrular elde etmek mümkün oluyor. Bu teknolojinin kullanımı ise Internette farklı bir kapı açıyor. Genelde darboğaza neden olan grafikler, NURBS’ler sayesin de çok daha az bir yer kaplıyor ve kolaylıkla gösterilebiliyor. Yüzlerce kilobytelik grafikler NURBS’lerle birkaç kilobytelik grafikler haline dönebiliyor. Üstelik daha kaliteli ve daha detaylı grafikler içeren siteler kurulabiliyor. Bugüne kadar bu teknolojinin kullanılamamasının sebebi gerekli olan işlem hacminin çok fazla olmasıydı fakat medya SIMD ve FPU SIMD’nin verdiği destekle bu mümkün hale geliyor. Böylece daha kaliteli grafikleri daha hızlı bir şekilde Internetten çekmek mümkün oluyor. Bunun dışında FPU’nun performans artışıyla beraber sıkıştırma algoritmalarında da gelişmeler olması bekleniyor. Intel’in vurguladığı üçüncü teknoloji de Internetteki uygulamaların yapılma biçimini de değiştirebilecek olan işlemci üzerindeki elektronik ID. İşlemci üzerinde istediğiniz zaman görünen istediğinizde de kapatılabilen elektronik bir numara var. Bu numara kullancıa ismi, şifre ve işlemci ID’siyle birlikte kullanıldığında oldukça yüksek bir güvenliği Internet bağlantılarında mümkün kılıyor. Örneğin banka ödemelerinizin yalnızca tek bir bilgisayardan yapılmasını sağlayabiliyorsunuz. Ya da belli ID’ye sahip olan bilgisayarınızın, kimi Web sitelerine girmesini engelleyebilirsiniz. Fakat bu teknoloji bazı problemleri beraberinde getiriyor. Örneğin bilgi sayarınızı upgrade ettiğinizde ne olacak? Tüm bağlantıların değişmesi ve bilgilerin güncelleşmesi gerekecek. Ayrıca bilgisayar dünyasındaki yen trendler verilerinizi her yerde kullanabileceğiniz bir yöne doğru gidiyor. İleride bir kartlı hemen hemen her noktada bilgilerinize ulaşabileceğiniz ve kişisel verilerinizi yanınızda taşıyabileceğiniz bir duruma geleceğiz. Oysa Intel'in bu trende aykırı davrandığı kesin.
Tüm bunlardan anlayabileceğimiz gibi Intel hem işlemci pazarına hem de yazılım pazarına yeni bir yön vermeye çalışıyor. Bunu yeni Pentium III ile başarabileceğini umut etmekte. Intel bu geçişi daha sancısız yapmak üzere bir yıl önceden anakart üreticilerine verdiği bilgiler sayesinde BX çipsetli anakartlar Pentium III'ü problemsiz olarak çalıştıracak. Fakat Pentium III’ün çekirdek voltajı bir sene önce verilen teknik detaylardan daha farklı olabileceği konusunda bazı söylentiler bulunuyordu. Fakat gönderilen ilk örneklerin çekirdek voltajları 2 volt olduğundan, Pentium III’ün bir süre daha Pentium II’lerle aynı çekirdek voltajını kullanacağı ve bu sebeple çoğu BX anakartın Pentium III’ü kullanabileceği anlamına geliyor. Gerekli olan tek şey bir BIOS güncellemesi olacak. Fakat gelecekte Pentium III 1.8 voltluk bir çekirdek gerilimiyle çalışacak ve 133 MHz’lik bir veri yoluyla çalışacak ve hali hazırda kullandığınız bazı anakartlar halen işlemciyi destekliyor olacak. Eğer yeni bir anakart alacaksanız ayarlanabilir bir voltaj regülatörüne sahip olmasına ve 133 MHz’lik veri yolunu desteklemesine dikkat edin.
Diğer bir ilginç nokta da Pentum III’lerin ilk sürümlerinde 32 KB’lik daha sonra piyasaya çıkacak olan sürümlerinde ise 64 KB’lik birincil cache hafıza olacağı yönündeki söylentiler. Verilen ilk örneklerde birincil cache 32 KB’lık; fakat K7’nin baskısıyla beraber birincil cache miktarı artacağa benziyor.
Orta Ve Uç Seviyede Pentium III Ve Pentium III Xeon
Bilindiği üzere eski PII’nin ön hafızası işlemci hızının yan hızında çalışıyordu. Bu durum Pentium III’de de devam ediyor. Pentium III’deki ikincil hafıza da işlemcinin yarı hızında çalışıyor. Bu performansı belli bir miktarda düşürecek olan bir unsur. Fakat Intel, Xeon işlemcileriyle birlikte bu durumu değiştirmiş, hem cache miktarını hem de hızını arttırmıştı. Xeon işlemciler işlemciyle aynı saat hızında çalışan büyük ikincil cache’ler sayesinde tekli ve paralel işlem yapan çok işlemcili sistemlerde büyük performans artışları sağlıyordu. Aynı işlemcinin çekirdeği de değiştirilerek Pentium III Xeon oldu. Bizler, Intel’in daha önce yaptığı gibi daha farklı bir yol izleyip, Pentium PRO’lar gibi Xeon’u üst uç pazarda bırakmasını beklerken, Intel’in bu tür bir değişikliği yapmış olmasının sebebi artık çok işlemcili sistemlerin de düşük seviyeli pazarda kullanılmaya başlanması. Çoğu şirket ili işlemcili sistemleri farklı yerlerde birer iş istasyonu olarak kullanıyor. Bunların çoğu da grafik ağırlıklı iş istasyonları. Bunun dışında pek çok yazılımı doğrudan üzerinde çalıştıran server1ar da bulunuyor. Bu tip serverların yenilerinin de gelecek yazılım nesline uyması ve problemsiz olarak uygulamaları kullanmaları için Pentium II Xeon’lar da Pentium III Xeon’a terfi ediyor. Bu da III isminin daha çok bir kavram ve anlayış olduğunu tekrar vurguluyor.
Intel özellikle tek işlemcili sistemlerde JX kodlu bir çipseti piyasaya sunacak. Bu çipset sistem veri yolu hızını 133 MHz’ye yükseltecek ve 4X AGP grafik veri yolunu gündeme getirecek. Diğer bir çipset de Profusion serisi olacak. Bu çipset, server tipi anakartlarda kullanılmak üzere tasarlanmış ve sekiz adede kadar işlemciyi tek bir anakart üzerinde destekleyebiliyor.
Intel’in tanıtımında özellikle vurguladığı bir husus, server piyasasında Pentium III Xeon’un yeri oldu. Zira Pentium III’ler ve Xeon’lar çok işlemcili sistemlerde oldukça yüksek bir fiyat/performans oranı veriyor. Bu sayede hem masaüstlerinde hem de üst seviyeli server piyasasında Intel iddiali bir duruma gelecek. Intel bu konuda yepyeni serverlar piyasaya sunuyor. Bu serverlar iki işlemcili sistemlerden sekiz işlemcili sistemlere kadar çeşitli konfigürasyonlarda olabiliyor. Zira her uygulama için farklı bir çipset kullanılıyor. Örneğin çift işlemcili sistemlerde BX ve GX+ çip setleri kullanılabiliyor. Dört işlemcili sistemlerde büyük çoğunlukla 450 NX çipseti kullanılacak fakat farklı metodarla dört işlemcili sistemler yapılabilir. Sekiz işlemcili sistemlerin anakartında kullanılmak üzere seçebileceğiniz tek alternatifiniz var: Profusion. Bu çip set üstün bir performansa sahip olacak. Profusion ve NX çipsetler hot plugging özelliğini destekleyecekler. Bu durumda sistem çalışırken disk ve genişletme kartları gibi bazı çevre bile şenleri söküp takabileceksiniz..
Bir PC anakartındaki en önemli bileşen işlemcidir. O olmadan PC sistemi çalışmaz. Bu bileşen genellikle Merkezi İşlem Birimi - MİB (Central Processing Unit-CPU) olarak adlandırılır ve ismi bileşenin sistem içindeki rolünün açık bir ifadesidir.
CPU verinin işlenmesinin her aşamasını yönetir. Sistem donanımının bileşenlerinin idarecisi ve gözetleyicisi olarak çalışır. Ayrıca doğrudan veya dolaylı olarak anakart üzerindeki tüm bileşenlerle bağlantısı vardır. Bu nedenle çoğu bileşen grubu doğrudan CPU tarafından adreslenir ve aktifleştirilir. İşlemci görevlerini yerine getirebilmesi için adres yolları, veri yolları ve kontrol yolları ile donatılmıştır. Bu yol sistemleri ileride anlatacağımız PC'lerin tiplerine göre değişik biçimlerde düzenlenmiştir.
PC'lerin geliştirilmesi sırasında CPU mimarisi, veya iç yapısı, oldukça gelişti. PC işlemcilerinden beklenen performansın sürekli artmasına bağlı olarak gittikçe daha çok tranzistor ve bağlantı gittikçe küçülen alanlara sığdırılmaya başlandı.
Bu işlemci yaklaşık sekiz santimetrekarelik 3 mm kalınlığındaki bir seramik plaka üzerinde 1.2 milyondan fazla transistor içermektedir. (Yeni piyasaya sürülen Intel'in Pentium işlemcisi 3.1 milyon tranzistor içermektedir) Bu hacimde CPU, matematik yardımcı işlemcisi ve 8K ön bellek (cache RAM) bulunmaktadır.
Birçok parçânın çok küçük bir alana yerleştirilmesi özel bir üretim tekniği gerektirmektedir. Bu teknik sadece birkaç mikrometre boyutunda öğelerin oluşturulabilmesine olanak sağlamaktadır. Bütün bir PC sisteminin hangi performans sınıfına ait olacağını belirleyen yonga işlemcidir.
İşlemcinin performansının belirlenmesinde önemli bir faktör saat frekansı veya hızıdır. CPU bir dış frekans üreteci olan bir kuvars kristali tarafından sürülür. İşlemcinin temposunu oluşturan saat frekansı saniyede darbe sayısı ile ölçülür ve "megaherz" (MHz) birimiyle gösterilir.
Bir megaherz (1 MHz) saniyede bir milyon darbeye karşılık gelir. Buna göre 33 MHz saat frekansında çalışan bir 80386 CPU bir işi saniyede 33 milyon defa yapabilir.
Intel IBM uyumlu bilgisayarlarda en büyük mikroişlemci üreticisidir. Intel tarafından 1978 yılından bu yana üretilmiş olan 8086, 80286, 80386, 80486, Pentium, Pentium II, Celeron ve Pentium III işlemcileri mikroişlemciler tarihindeki performans sınıfını temsil etmektedir.
AMD Islemcisi
Anakarttaki diğer bileşenler de işlemcideki gelişmelere paralel olarak gelişti. Bu bileşenler işlemci teknolojisindeki değişikliklere uyarlandılar. Bu bölümdeki bilgileri anlayabilmek için yıllar boyu işlemcinin nasıl geliştiğini bilmeniz gerekir. Biz de kısaca kişisel bilgisayarların tarihini ve mikroişlemcilerin gelişimini anlatacağız.
Intel 16 bitlik 8086 mikroişlemcisini 1978'de piyasaya sürdü. Bu elverişli bir geliştirme desteğine, yüksek seviyeli programlama dillerine ve daha etkin işletim sistemlerine sahip ilk işlemciydi. Bu PC'lerin gelişmesi için temeli oluşturdu. O tarihten itibaren bütün IBM uyumlu sistemler 8086 CPU'yu temel aldı. Intel 8086 ailesinin tümü bu işlemciyi taklit edebilmelidirler. 8086 için yazılan tüm programlar daha sonra geliştirilen yongalarla da çalışmak zorundadır. 8086 20 bacaklı dikdörtgen bir yongadır.
Bu bacaklar yongayı anakart üzerinde bir sokete yerleştirmekte kullanılıyordu. Yonga genellikle genişleme yuvalarının hemen yanına ve klavye girdi bağlacının (connector) önüne konuyordu. 8086 gerçek 16-bit mimarisiyle hem içinde hem de dışında 16-bitlik veri
1981 IBM PC
formatında çalışacak şekilde tasarlanmıştı. Ancak gerekli olan bellek elemanlarının yüksek fiyatı 8086'nın çok popüler olmasını engelledi. IBM Intel'e 8086'nın ardılı olan 8088 CPU'yu ısmarladı. 1981'de ilk kişisel bilgisayarlar piyasaya sürüldü. 8088 tabanlı bu bilgisayarların hayret verici 16K bellekleri, bir teyp bandı sürücüsü ve grafik özellikleri olmayan yeşil bir ekranı vardı.8088 yonga dışında veri yolu için sadece 8-bit format kullanıyordu. Bu sınırlama işlemcinin performansını yaklaşık %25 düşürmesine rağmen adreslenebilen bellek organizasyonunu oldukça kolaylaştırdı.
8086/8088 CPU’da 220 bellek alanını adresleyebilen 20-bit'lik bir adres yolu vardı. Bu l megabayt (1 MB) veya 1,048,576 bayta karşılık gelen rakam 8086/8088 işlemcisinin fiziksel bellek sınırını oluşturuyordu. İşlemci orjinal olarak 4.77 MHz saat hızında çalışıyordu.
XT tipi bilgisayarlar IBM PC'lerin, sabit disk kullanabilme yeteneği eklenerek geliş tirilmiş biçimleriydi. Daha sonra çeşitli "Turbo XT" uyumlu bilgisayarlarda 8 MHz, 10 MHz ve hatta 12 MHz'lik saat hızları kullanıldı.
Bugünkü bilgisayarların gücüne bakarak 8086/8088 kullanan bir bilgisayarın nasıl olup da işe yarayabildiğini kavrayabilmek güçtür. Ancak, o zamanlar var olan yazılım da bu kadar fazla kapasite gerektirmiyordu. Hatta yeni sayılabilecek bir yazılım olan Microsoft Word 5.5 dahi 8088 CPU ile gayet rahat çalışabilmektedir.
80286
Çok geçmeden Intel PC performansını yeni bir seviyeye yükselten daha gelişmiş 80286 işlemcisini çıkarttı. 80286 hem içinde hem de dışında 16-bit-veri yolu kullanıyordu. Bu da kendinden önceki işlemcilerden çok daha fazla ilgi görmesine sebep oldu; artık PC' ler için çok daha güçlü yazılımlar üretilmeye başlanmıştı. Bu işlemcinin adres yolu da doğrudan 16 MB belleği adresleyebilecek şekilde genişletilmişti.
IBM ilk AT (Advanced Technology) modellerini (AT-02 ve AT-03) 6 ve 8 MHz'lik saat frekansları ile piyasaya sürdü. Sonra çıkan uyumlu bilgisayarlar saat hızını 12, 16 ve 20 MHz'e kadar çıkarttılar. 80286'nın önceki işlemcilerden önemli bir farkı da yeni CPU'nun indirgenmiş komut kümesiydi. Böylece saniyede işletilebilen komut (instruction) sayısı sadece saat frekansının arttırılması ile değil aynı zamanda daha verimli bir komut yapısıyla arttırılabiliyordu.Sonuç olarak MIPS (Million Instructions Per Second) değeri üçe katlanmış oluyordu.
8086/8088 işlemcileri ile 80286 işlemcisi arasındaki en önemli fark yeni bir işletim kipinin (mode) eklenmesiydi. Gerçel veya normal, kipte 286 önceki işlemciler gibi çalışır; aynı 1 MB'lık bellek sınırı geçerlidir. Ancak artan saat frekansıyla beraber çok daha verimli komut kümesi gerçel kipte bile eski CPU'lardan üstün olmasını sağlar."Korumalı kip" olarak adlandırılan yeni işletim kipi 80286'nın 16 MB belleğin tamamını adresleyip yönetebilmesini sağlar. Böylece birkaç farklı uygulama aynı anda çalışabilir. Bu tekniğe "çok görevlilik" (multitasking) adı verilir. 80286 Intel'in PC'ler için yoğun biçimde pazarlanan ilk çok görevli özelliğine sahip işlemcisiydi. Ancak sadece Lotus 12-3 veya Microsoft Windows gibi birkaç yazılım bu özelliği kullanıyordu. MS-DOS/PC-DOS işletim sistemi kendisi korumalı kipte çalışmamaktadır ve uygulamalara ancak 640 KB bellek ayırabilmektedir. Ancak UNIX veya OS/2 gibi işletim sistemleri korumalı kipte çalışabilmektedirler.
AT tipi PC' lerde 80286 genellikle 8086/8088 işlemcisi ile aynı biçime sahiptir ve aynı yerde bulunur. Ancak 286 yongası hiçbir zaman tek bir formatta üretilmemiştir. Metal bacakları olan bir kare plaka olabileceği gibi plastik bir sokete yerleştirilmiş kare bir yonga da olabilir. Farklı anakartlardaki yeri de değişir. Genellikle bu yongayı tanıyabilmenin tek yolu üzerindeki yazıyı okumaktır.
80386
Bir sonraki kuşak PC işlemcileri PC dünyasına büyük değişiklikler getirdiler. 80386DX işlemcisi ile Intel önceki işlemcilerden üstün bir işlemci çıkarttı. 80386 PC'lerde kullanılacak ilk 32-bit işlemciydi. 286'daki veri yolunun hem içinde hem dışında iki katına çıkartılması kişisel bilgisayarlar için daha çok olanak sunuyordu.
Daha önce oldukça yavaş işleyen grafik işlemleri artık daha hızlı işleyebiliyordu. Her hareketinizde ekranın tamamını yeniden oluşturan grafik kullanıcı arabirimleri (GUI-Graphical User Interface) işlemcinin gücünün çoğunu harcıyordu. Ancak 80386DX işlemcisinin çıkmasıyla bu arabirimleri kullanmak daha pratik olmaya başladı. Saat hızlarının 16 MHz'den 33 ve 40 MHz'lere çıkması ve işlemcinin performansının arttırılması için dış ön bellekler eklenmesi ile modern PC'lerin hepsi artık grafik bilgisayarlar olarak da sınıflandırılabilirler. Gerçekte bu ayrım Motorola işlemcilerini kullanan Commodore Amiga ve Atari ST bilgisayarlarında zaten vardı. 386'ların adres yolu 32-bit olarak genişletilmiş olduğu için bu yonga doğrudan 4,294,967,296 (232) bellek birimini veya 4 gigabayt RAM'ı adresleyebilmektedir. Bu aynı zamanda Sanal Kip (Virtual Mode) denen başka bir işletim kipinde 64 terabayt (240) adresleyebilmeyi olanaklı hale getirir. Bu işletim kipinde MS-DOS/PC-DOS ile çok görevlilik mümkündür; çünkü her uygulama 1 MB'lık sanal bir CPU'ya sahip olmaktadır. Uygulamalar ayrıca işletim sisteminin kendilerine ait sabit bir kopyasına da sahiptirler. Bu sanal ayrık bilgisayarlar tek bir sistemde paralel çalışan bağımsız birkaç 8088 işlemci gibi işler. Ancak bu yapay PC dünyasını yaratmak için işletim sistemine başka bir ek daha yapmak gerekliydi. Bu ek hemen Microsoft tarafından grafik kullanıcı arabirimi MS-Windows' un 3.0 sürümü olarak piyasaya sürüldü.
286 CPU gibi 386 CPU'da önceki işlemcilerle obje-kodu (object-code) uyumludur. Bu 8086 veya 80286 için yazılmış tüm programların 80386'da da çalışacağı, sadece daha hızlı işleyecekleri anlamına gelmektedir. 386 ayrıca daha eski yongaların komut kümelerini de anlayabilmekte ve bunları çok daha hızlı işletebilmektedir. Eş saat hızlarında, örneğin 16 MHz'de, bir 386, 80286 CPU'nun iki katı bir MIPS değerine ulaşır. 386 kuşağının ayrı bir özelliği de düşük ölçekli bir tip olan 386SX işlemcisinin olmasıdır. 16-25 MHz'lik saat frekanslarına sahip bu versiyon içte aynı 386 gibi 32-bit yapıya sahiptir. Ancak SX' in dışarıda kullandığı veri yolu 286 CPU ile aynı boyuttadır. Bu nedenle çok görevlilik özelliği tam olarak kullanılamamaktadır.
386SX işlemcisi aslında 286 anakartı üzerine yerleştirilmiş bir 386 işlemciden oluşur. SX'in birçok görevi ağabeyi gerçek 386'dan yavaş yapmasının sebebi budur. Sürekli olarak kendi içindeki 32-bit yapıdan dışarıdaki 16-bit işleme geçmek durumundadır. 386DX'i anakart üzerinde kolaylıkla teşhis edebilirsiniz. Kare bir yapısı vardır, üzerindeki yazı gayet belirgindir ve mavimsi-kırmızımsı bir rengi vardır. 386DX işlemcisi anakartta genellikle genişleme yuvalarının hemen karşısında bulunur.
386SX işlemcileri oldukça küçük olduklarından yerleştirilmeleri de oldukça zordur. Diğer Intel ürünleri gibi bir sokete yerleşeceklerine doğrudan plaket üzerine lehimlenirler. Bu nedenle çıkarılamazlar ve değiştirilemezler. Yani eğer bir 386SX CPU bozulursa tüm kartı değiştirmek gerekir.
i486 işlemcisi :
Intel'in (Pentium'dan önceki) en gelişmiş işlemcisi i486 sadece bir işlemci olmamanın ötesinde entegre bir yongadır. Bu yonga dört farklı işlev grubunu (asıl CPU'yu, bir matematik yardımcı işlemcisini, bir ön bellek denetleyicisini ve DX/DX2 modellerinde bir adet genel önbellek, DX4 modellerinde ise iki adet ayrık 8K önbelliği) bir bileşende birleştirmektedir. i486 hem içeride hem de dışarıda tam 32 bit yapı kullanır ve 25-l00 MHz'lik saat hızlarına ulaşır. i486 ile ondan önceki işlemciler arasındaki asıl fark i486'nın yüksek seviyeli entegrasyonudur. Yardımcı işlemcili bir 386 bile i486 ile boy ölçüşemez. Bunun sebebi 486'nın yardımcı işlemcisiyle entegre biçimde imal edilmiş olmasına karşılık 386'nın yardımcı, işlemcisiyle veri yolları üzerinden
INTEL 386SX ISLEMCISI
haberleşmek zorunda olmasıdır. Bu dolambaçlı yol işlemciyle yardımcı işlemci arasındaki haberleşmeyi yavaşlatır. i486'nın entegre yapısı bu dolambaçlı yolu tamamen ortadan kaldırır.
i486'nın entegre yapısı yonga içine yerleşen bir ön bellek denetleyicisini ve bir adet 8K önbelleği (DX4 modellerinde iki adet ayrık 8K önbellek) 4K'lık ön belleği de içerir. Bir işlem bileşeninin içinde neden bir saklama elemanının bulunduğunu sorabilirsiniz. Anakartın üzerinde bulunan dış ön bellek gibi bu yonga-üstü ön bellek de işlemci ve ana bellek arasında tampon görevi görmektedir. Bu entegre ön belleğin işleyişi temelde dışarıdaki ikinci seviye ön belleğin işleyişiyle aynıdır. i486'da bulunan iç ön bellek bir "tamponlanmış yazıma geçiş" ön belleği olarak düzenlenmiştir. Bu yöntem ön bellekte bulunamayan veriyi ana bellekten okuyarak bilgiyi CPU' ya ve ön belleğe geçirir. O anda ön bellekte de saklı bulunan yazma işlemleri de hem ana belleğe hem de ön belleğe yapılır.
Bu sayede ön bellekteki bilgiler hep yürürlükte olan bilgiler olur. Bir iç yönetim algoritması bu okuma ve yazma işlemlerini dış veri yolu hazır olup PC' nin ana belleği adreslenebilene kadar tamponlar. Bu işlemciyi serbest bırakarak bekleme dönemlerini ortadan kaldırır. Belirli bir süre içinde en az kullanılan ön bellek bölgeleri özel bir kontrol algoritmasıyla belirlenerek ön belleğin bir sonraki tazelenmesinde üzerlerine yazılır. İç ön bellek denetleyicisi, sayesinde, yüksek saat frekansında çalışan CPU PC'nin oldukça yavaş RAM'ını beklemek zorunda kalmaz. Ön bellek denetleyicisine atfedilen özellik ön belleğin akıllı bir tampon gibi çalıştırılmasıdır. Bu teknik neredeyse bütün bekleme dönemlerini ortadan kaldırdığı için i486 hemen her işlemi bir saat çevrimi içinde yapabilir. Sadece bu özellik bile i486'yı 386'dan üstün kılmaya yeter.
i486 kendinden önceki işlemcilerin tüm komut kümelerini de içeren bir komut kümesine sahiptir. Bu karmaşık bir işlemci mimarisi gerektirmiş tir. Kendinden öncekiler gibi i486'da bir CISC'tir (Complex Instruction Set Computer - Kompleks Komut Kümeli Bilgisayar) ve geriye doğru uyumludur. Geriye doğru uyumluluk i486'nın orjinal 8086 dahil kendinden önce çıkan işlemciler için yazılmış tüm ııygulamaları çalıştırabileceği anlamına gelir. CISC işlemciler geniş komut kümeleri nedeniyle çok esnektirler. Ancak bu yetenekleri hızlarını düşürür. RISC (Reduced Instruction Set Computer - İndirgenmiş Komut kümeli Bilgisayar) işlemcileri ise genellikle özel bir uygulamaya yönelik (CAD gibi) indirgenmiş komut setleri kullanarak daha verimli çalışabilirler. Ancak bu, işlemcinin başka uygulamaları çalıştıramayabileceği anlamına gelir. Yani hız yükselirken esneklik azalmıştır.
i486 esnekliğin maksimum seviyesi ile bir kişisel bilgisayar için oldukça yüksek olan bir işlem hızı arasında bir uzlaşmadır. CISC işlemcisinin karmaşıklığı ile RISC işlemcisinin hızı i486'da başarıyla bir araya getirilmiştir. Bundan sonra Intel 64-bit'lik yeni işlemcisi Pentium’u 1993 yılında piyasaya sürdü. Bir bilgisayar alırken çoğu bilgisayar kullanıcısı bu donanımla kullanacağı yazılımı düşünmez. Genellikle o sırada satılan en gelişmiş sistemlerle ilgilenirler. Halbuki ihtiyacınız olan donanımı belirleyebilmenin en iyi ve en ekonomik yolu donanımı nasıl ve hangi uygulamalarla kullanacağınızı düşünmektir. Sisteminizi ne şekilde kullanacağınıza karar verdikten sonra uygun yazılım paketini seçebilirsiniz. Diyelim ki bilgisayarınızı daha çok kelime işlem için kullanacaksınız. Eğer Microsoft Word 6.0'ı kullanmak istiyorsanız bir 386 size yetecektir. Ancak eğer Microsoft Word for Windows 2.0'u kullanacaksanız PC'nizin tamamen farklı bir konfigürasyonu olmalıdır. Microsoft Word 6.0'daki işin aynısını (döküman oluşturmak) yapacak olmanıza rağmen çok daha güçlü bir Word for Windows 2.0, Microsoft Windows ile çalışmaktadır ve MS Windows 3.1 bir 386'da yavaş çalışır. Bu nedenle sizin Microsoft Word for Windows 2.0'ın yanında en azından bir 486SX'e ve Microsoft Windows 3.1'e ihtiyacınız vardır.
Eğer sadece yazı ve hesap işleriyle uğraşıyorsanız 386 CPU içeren bir PC sistemi sizin hemen hemen tüm işinizi görür. Bu işler muhasebe, envanter tutma, yazışma, ticari işlemler gibi işler olabilir. Açıktır ki bazı uygulamalar da sistemden daha fazlasını bekler. Bu özellikle grafik kullanıcı arabirimleri kullanan Windows gibi uygulamalar için geçerlidir. Bu durumda bir 486 daha uygun olabilir. Bir Pentium ise CAD uygulamaları gibi çok daha özel bazı uygulamaları çalıştıracaksanız gerekebilir.
Yeni Bir İşlemci İle Performansı Arttırmak
Bir işlemci yongasının performansı arttırılamaz. Yalnız PC sistemini en iyi sonuçları verecek şekilde düzenlemek mümkündür. Bu, işlemcinizin performansını arttırmadığı halde sisteminizi tam kapasite çalıştırmanızı sağlar.
Ancak, anakartı değiştirebilirsiniz. Bir işlemci yongasının performansı arttırılamaz. Hatırlarsanız işlemciler anakarttaki bileşenlere veri yolu sistemleriyle bağlıdırlar. Bu bağlantılar her işlemci için farklı düzenlenmiştir. Günümüzde işlemci teknolojisi bu zorluğun üstesinden gelebilmenin yollarını bulmuştur. Ne varki 286 işlemcili sistemler için, yapılacak bir şey kalmamıştır. Bu sistemin performansını arttırmak için anakartı değiştirmek gerekir. Aynı işlemci kuşağı içinde (örneğin 386 kuşağı) CPU'nun performansı daha hızlı bir saat frekansı kullanılarak teorik olarak arttırılabilir. Bu işlemcinin bir saniyede işletebileceği işlem sayısını arttır, dolayısıyla işlemcinin verimi artar. Bu şekilde 20 MHz'lik bir 386'nın sadece sistem saatini değiştirerek 25 MHz'lik bir 386 yapmanız mümkündür. Artan saat frekansında işlemcinizin çalışmama ihtimali yüksektir. Çünkü bu hızda çalışması için tasarlanmamıştır. Saatin dışında yüksek hızda çalışabilen bir CPU'da taksanız anakarttaki diğer bileşenler de bu hızda çalışmak üzere tasarlanmamış olduklarından başka problemlerle karşılaşırsınız. Bu nedenle bu operasyonun başarılı olması garanti değildir. Çünkü birçok zamana bağlı işlem CPU'nun çalışma frekansına bağlıdır. Bu sistemin çalışabilir olması için saat frekansını %25'den fazla arttırılmamalıdır.
Bu şekilde bir geliştirme çok seyrek çalıştığı için ayrıntılı olarak ele almayacağız. Ayrıca sisteminizin performansını %25 arttırmak işlemcinizin bozulması riskine atılmaya değmez. Bunun yerine anakartınızı değiştirmelisiniz.
Yardımcı İşlemci
Bir yardımcı işlemci CPU'nun bazı görevlerini üstlenerek PC sisteminin performansını arttırır. Bunların çoğu hesap işlerini yürüten matematik işlemcilerdir. Ancak bir yardımcı işlemci PC sisteminin gereken bileşenlerinden biri değildir. Yardımcı işlemciyi eğer anakartınızda ona ayrılmış soketi bulunuyorsa takabilirsiniz. Hesap yapmak CPU'nun temel görevi olmasına rağmen neden bu işi yapmak için yardıma ihtiyacı olduğunu sorabilirsiniz. Çünkü CPU ancak tam sayılarla işlem yapabilir. CPU kesirlerle çalışırken sorunlar başlar çünkü bunlar tam sayı değildir. CPU'nun kesirleri hesaplaması uzun zaman alır. Bir çok karışık hesaplama yapılması gerektiğinde (örneğin trigonometrik, üstel işlemlerde, kök almalarda) CPU birçok işi eşzamanlı yapması gerektiğinden oldukça yavaşlar. Bu tip hesapların yapılmasında bir yardımcı işlemci çok faydalı olabilir.
Bilimsel ve teknik uygulamalar genellikle yardımcı işlemci gerektirir. Ancak yardımcı işlemciyi kullanabilmek için işlettiğimiz programlar da ona göre yazılmış olmalıdır. Yine kullanacağınız yazılım bir yardımcı işlemciye ihtiyacınız olup olmadığını belirlemektedir. AutoCAD gibi bazı modern CAD/CAM program paketleri bir yardımcı işlemci gerektirirler. Yardımcı işlemci vektör grafiklerinin kullanıldığı grafik ve animasyon uygulamalarında da işe yarar. Ancak piksel grafik uygulamalarında yardımcı işlemci uygulamaların performansını arttırmaz.
Bir yardımcı işlemciyi vektör grafikle ve piksel grafikle kullanmanın farkını göstermek için bir örnek verelim. Diyelim ki arkadaşınızdan kareli bir kağıda bir daire çizmesini istediniz. Bunu yapmanın bir yolu dairenin üzerindeki tüm noktaları belirlemektir. Sonra arkadaşınız bu noktaların tümünü çizer ve daireniz tamamlanmış olur.
Bu bir piksel grafiğidir. Her nokta açıkça ve tek tek tanımlıdır. Daire çizmenin diğer bir yolu da dairenin merkezini ve yarıçapını belirtmektir. Arkadaşınız daireyi oluşturan noktaları bu bilgiyi kullanarak hesaplayabilir. Bu da bir vektör grafiği örneğidir. Çünkü her nokta dairenin merkezi ve yarıçapına bağlı bir fonksiyonla (bir vektörle) ifade edilmektedir.
Şimdi bu daireyi bilgisayar ekranına taşıyalım ve grafiğimizi 8 cm sola ve 3 cm sağa kaydıralım. Piksel bazlı grafiği kaydırmak için video belleğindeki (video RAM) bilgiyi kaydırmak yeterlidir. Bu bir görevdir ve CPU bunu rahatlıkla yapar, yardımcı işlemciye gerek yoktur.
Ancak vektör bazlı bir grafiği taşımak için dairenin yeniden hesaplanması gereklidir. Çünkü dairenin merkezi kaydırılmıştır. Bu durumda bir yardımcı işlemci çok faydalı olur çünkü bu görev CPU'nun birçok kesirli işlem yapmasını gerektirmektedir.
Gereken kayan nokta işlemlerinin sayısı ne kadar artarsa matematik işlemci bilgisayarınızın performansını o kadar arttırır. Kişisel bilgisayarlarda kullanılan her CPU kuşağı ile Intel her işlemci için bir yardımcı işlemci de çıkartmıştır. Intel'in 8088'den 80386'ya kadar ki işlemcilerinin matematiksel eşlikçileri 8087, 80287 ve 80387'dir.
Ayrıca AMD, CYRIX, ITT ve ULSI gibi bazı üreticiler de yardımcı işlemci üretmektedirler.Bu üreticilerin yardımcı işlemcileri hemen hemen tüm CPU'larla tam uyumludur ve hatta bazıları Intel ürünlerinden daha hızlı ve daha yüksek doğruluktadır. Aynı zamanda bu yardımcı işlemcilerin çoğu Intel'inkilerden ucuzdur. Değişik üreticilerin her işlemci kuşağı için verdikleri model adları çok farklı olsa da, bir yardımcı işlemcinin hangi tip CPU'lar için tasarlandığını belirlemek kolaydır. Yardımcı işlemciler normal işlemcilere göre saat frekansına daha hassas ayarlanmışlardır. Bu nedenle seçeceğiniz yardımcı işlemcinin sisteminizin saat frekansında çalışacağından emin olmalısınız. Bunun için bazı faktörleri göz önüne almalısınız. Diğer işlemci ailelerinin tersine 286 PC'lerinin yardımcı işlemcileri saat frekansının sadece 2/3'ünde işler. Bu şu demektir. 16 MHz'lik bir 286 PC için 12 MHz'de çalışan bir yardımcı işlemci kullanmalısınız.
286 IÇIN YARDIMCI ISLEMCI
Ancak yardımcı işlemcinin çalışma frekansı asıl sistem saatinin frekansının 2/3'ü olduğundan bir 286 CPU'ya yardımcı işlemci eklemeniz performansı pek az arttırır. Bir 386'lı sistemde bu artış çok daha fazla olur, çünkü bu sistemin gerçek sistem frekansında çalışan bir yardımcı işlemcisi vardır. Daha önce söylediğimiz gibi i486'da yardımcı işlemci zaten asıl işlemcinin içine yerleştirilmiştir. Sonuç olarak iki işlemcinin dış veri yollarını kullanarak haberleşmeleri gerekmez. 486SX, i486'nın kırpılmış bir versiyonudur ve yardımcı işlemcisi yoktur, ancak dış yardımcı işlemci 486SX ile donatılabilir. Bu düzenlemede işlemciler diğer işlemcilerde olduğu gibi dış veri yollarını kullanmak zorunda olduklarından bu yapı entegre sistem kadar hızlı çalışmaz. Intel yardımcı işlemcilerinin yanı sıra değişik uygulamalar için başka yardımcı işlemci modelleri de üretilmiştir. Örneğin özel olarak AutoCAD yazılımı ile kullanılmak üzere bir yardımcı işlemci geliştirilmiştir. Weiteck'de birçok 386 ve 486 kartlarına takılabilen daha geniş ve çok daha hızlı bir yardımcı işlemci geliştirmiştir. Genellikle 386 anakartları hem 30387 hem de Weiteck 1167 yardımcı işlemcilerini alabilecek bir kombine soketle donatılmaktadır.
Birçok 486 kartları kendi entegre yardımcı işlemcilerinin yanısıra bir Weiteck 4167 kabul edebilecek şekilde imal edilmektedir. Weiteck yardımcı işlemcisi Intel'in standart işlemcisinden daha yüksek doğrulukta çalıştığı için bilimsel uygulamalarda sık kullanılır.
Yardımcı İşlemci Taklitçileri
Yardımcı işlemcilerin çok pahalı olduğu günlerde bile birçok programın çalışması için yardımcı işlemci gerekiyordu. Yüksek fiyatlar yazılım tabanlı yardımcı işlemci taklitçilerine (emulator) geniş talep yarattı. Bu taklit programları CPU' ya gerçekten bir yardımcı işlemci varmış gibi bir yardımcı işlemcinin benzetimini yapıyorlardı.Bu programların çoğu gayet verimli ve çok da iyi çalışmaktadır. Ancak bir yardımcı işlemcinin yerini tutmazlar. Ayrıca bugün yardımcı işlemciler ucuzladığından yazılım tabanlı çözümler alternatif olamazlar.
Bir Hızlı Soket Kullanmak
Daha önce bahsettiğimiz gibi yardımcı işlemcinizi geliştirme mümkün değildir. Yalnız 286 sisteminde yardımcı işlemcinin performansını arttırmanızın bir yolu vardır. Hatırlayacağınız gibi 287 yardımcı işlemcileri CPU'nun saat hızının 2/3'ünde çalışıyorlardı. Bu anakarttaki yardımcı işlemci soketine bir "hızlı soket" yerleştirerek değiştirilebilir. Yardımcı işlemci de bu sokete girecektir. Bu turbo soketin sistem saatinden bağımsız çalışan kendi kuvars saati vardır.
Turbo soketleri tüm 286 frekanslarında vardır. Tabii ki bu soketle kullanacağınız yardımcı işlemci buna uygun frekanslarda çalışabilmelidir. Bu gereklilik aynen geçerlidir. Bu aygıtı kullanarak yardımcı işlemcinizi CPU' nuza göre çok hızlı çalıştıramazsınız; çünkü çok hızlı bir yardımcı işlemci bile CPU' nun sonuçları almasını beklemek zorundadır. Bu geliştirme sadece 286'larda yapılabilir. Çünkü 386 ve daha yukarı işlemcilerin yardımcı işlemcileri CPU ile aynı saat frekansında çalışırlar.
Yol Sistemi
Yolları (bus) PC'nizin posta servisi gibi düşünebilirsiniz. Ana karttaki bütün haberleşmeler bu birim üzerinden gerçekleşir. Bu haberleşme veri paketleri yollamak, "telefon numaraları" ayırmak ve alıcı bulunamadığı zaman veriyi geri getirmek gibi işlerdir. Yollar CPU'yu PC'nin ana belleğine ve genişleme yuvalarına bağlar. Yollar üzerinden ekrana karakterler gönderilebilir ve bir tarayıcıdan okunan bilgi CPU'ya uğramadan doğrudan RAM'a yazılabilir. Örneğin işlemci işini yapıyorken yol bir ses kartına RAM’ dan müzik yollayabilir. İşlemci sadece bir şeyler yolunda gitmiyorsa (örneğin bir bellek adresi artık doğru okunamıyorsa veya yazıcının kağıdı bittiyse) kesilir.
Yani yol ayrık sistem bileşenlerin işleyişini koordine eder. PC'nizin merkezi haberleşme sistemidir. Açıktır ki bu kadar önemli ve karmaşık bir sistem bilgisayarınızdaki işlemlerin yürütülüş biçimini etkiler. Bu nedenle yol sisteminin performansı PC'nin genel performansını belirleyen bir faktördür. Bu bölümde yol sistemini ayrıntılı olarak inceleyeceğiz. Temel olarak yol, bağlantıları içerir. Bu bağlantıları bir kablo labirenti olarak hayal edebilirsiniz. CPU'nun bağlantılarının çoğunluğu yola bağlanan kablolardır. Birkaç özel fonksiyon dışında bunlar işlemcinin dış dünya ile tek bağlantısıdır. Bu bağlantılar yardımıyla CPU örneğin PC'nin ana belleğine erişebilir ve bir programdan makina komutları okuyabilir. Ayrıca ana bellekte bulunan veriyi okuyabilir, kaydırabilir, değiştirebilir. Veri iletiminde kullanılan bağlantılara veri yolu denir. Verinin tipi ne olursa olsun işlemci bunu doğrudan veri yoluna gönderemez. Önce işlemcinin verinin gideceği yeri belirtmesi gerekir. Bu, adres yolu denen başka bir bağlantı kümesi tarafından gerçekleştirilir. Bu gruplara bir üçüncüsü eklenir. sistem yolu: Buna denetim yolu da denir. Bu yol, yollara CPU ve ana bellek setleri dışında birçok bileşenin daha bağlı olması nedeniyle gereklidir. Bir denetim elemanı olmasaydı yollarda okuma, yazma ve adresleme işlemlerinin karmakarışık bir kombinasyonu olurdu. Bu nedenle sistem yolu gereklidir. Sistem yolu her bir bileşene erişim olanağı sağlar ve işlemin okuma işlemi mi yazma işlemi mi olduğuna karar verir. Adres yolu gibi sistem yolu da bir bağlantı sisteminden oluşur (kablo labirenti). Peki sadece kablolardan oluşan bir bileşen yolları denetlemek gibi karmaşık bir görevi nasıl yapıyor.? Bu görev bütün yol sisteminin beyni olan yol denetleyicisi tarafından yerine getirilir. Yol sisteminin kullanılmasıyla yol denetleyicisi yoldaki işlemlerin çarpışmasını veya üst üste binmesini önler ve işlemlerin doğru yerlere ulaşmasını sağlar.Açıktır ki yol sisteminin performansı sistem yolunun akıllı olmasına bağlıdır. Ancak yolun hızı ve "genişliği"nin (yani paralel kanalların sayısı) sistem performansı üzerindeki etkisi doğrudandır. İşlemcileri anlatırken 286 ve 386SX sistemlerinin 16-bit yol kullandıklarını ve 386DX ile i486 sistemlerinin 32-bit yol kullandıklarını söylemiştik. Bir CPU'nun veri genişliği değiştirilememesine rağmen yol sisteminin çalışma frekansını arttırmak mümkündür. AMI BIOS gibi çeşitli BIOS düzenekleri birkaç yol hızı seçeneği sunmaktadır. Orjinal IBM AT yolu 8 MHz'de işliyordu. Bu yol hala standart olmasına rağmen kartların çoğu bu hızın üstüne çıkmaktadır.
Sisteminizin BIOS' unda böyle bir seçenek varsa yol hızınızı 10 hatta 12 MHz'e çıkartmak isteyebilirsiniz. Bu çoğunlukla video kartına veya sabit diskinize veri aktarım hızını arttırır. Ancak eski model sabit disk denetleyicileri bu yüksek aktarma hızında problem çıkartabilirler. WD 1003 gibi eski MFM denetleyiciler bu geliştirme sonucu zaman zaman yazma hataları yapar. Bu durumda yeniden eski AT hızına dönmeniz gerekir. Genişleme yuvaları temel olarak yol sistemine ulaşan soketlerdir. Bunlarla yol, video bağdaştırıcıları ve sabit disk denetleyicileri gibi genişleme kartlarına bağlanır. Genişleme yuvaları yol sisteminin tüm bağlantılarını kullanmayabilir. 32-bit CPU'lu bir anakartta genellikle 8 ve 16-bitlik yuvalar da vardır. Bu yuvalar anakartın sol arka taraflarında bulunur.
Genişleme yuvaları uzun siyalı plastikten soketlerdir. Bu soketlerden bazılarında zaten genişleme kartları vardır. Kısa ve tek parça olan soketler 8-bitlik uzun ve iki parçadan oluşanlar da 16-bitlik yuvalardır. Bazen hepsinden uzun ve değişik biçimli yuvalarla karşılaşabilirsiniz. Bunlar 386 ve 486 anakartlarında bulunan 32-bitlik yollara bağlı bellek genişleme kartları içindir.
PENTİUM MMX
PENTİUM MMX 57 özel MMX komutuyla geliştirilmiş bir işlemcidir. Özellikle grafik yoğunluklu uygulamalarda çok büyük bir performans artışı sağlıyor. Ancak yeni komut setini destekleyen yeni yazılımlarla. Intel, MMX ’ in piyasaya çıkarmayı, varolan PENTİUM tasarımını esaslı bir şekilde geliştirmek içinde düşünmüş. Processor – Pipeline’daki optimize edilmiş komut işlenmesinden ve geliştirilmiş cache tekniğinden tüm programlar faydalanabiliyor.
Bilgisayarın hızını sadece işlemciler değil geriye kalan diğer sistem donanımı da (anakart, RAM ’ ler , sabitdisk vs.) büyük ve belirleyici bir öneme sahip.
Pentium MMX, 1997 yılının ilk ayından beri 166 – 233 Megahertz saat frekanslarında sunuluyor. Yapılan testlerde MMX – 166 nın, 200 – MHZ Pentium işlemciden bile daha hızlı olduğunu ortaya koymuştur. MMX 266 ise Pentium Ailesinin reisi konumunda. MMX işlemci desteğiyle test edilmiş 3 sistem, MMX işlemcisiz bir bilgisayardan yaklaşık olarak %60 daha hızlıdır. Burada da diğer üç sistem, MMX olmasına rağmen diğer sistem donanımı elemanlarının performansı ne kadar iyi ise Benchmark değerlerinin o kadar yüksek çıktığı kuralı geçerli . Sadece 3D grafik testi belirgin farklar göstermemiştir. Burada Pentium 200 normal işlemcili kontrol bilgisayarı da iyi sonuçlar verdi.İşlemci üreticisi İntel için MMX büyük bir adım. Sadece Pentium işlemcisinin 1992 yılında tanıtılmasından bu yana geçirmiş olduğu en etkileyici gelişme değil. Komut setinin yeni MMX komutuyla geliştirilmesi, 386 işlemcilerin çıkışından bu yana İntel mimarisinin en büyük değişimini ifade ediyor.
Pentium MMX’ in aynı saat frekansındaki normal bir Pentium işlemciden neden genel olarak daha hızlı olduğunu anlamak için, işlemci mimarisinin derinliklerine inmek gerekir. İntel, yarı iletken teknolojisinde üretim yöntemlerinin iyileştirilmesini, Chipe daha fazla First – Level – Cache entegre edebilmek için kullanılmış Yeni Pentium, 16 Kilobyte değil 32 KB birincil Cache’ e sahip. İşlemcinin konvaksiyonel bölümünde ise Pipeline geliştirilmiş. Chip’ e yaklaşık olarak bir milyon yeni transistör daha eklenmiş. Buna rağmen harcanan gücün 15,7 Watt’ ta tutulabilmesi, İşlemci için sinyal geriliminin 3.3’ ten 2.8’ e düşürülmesi ile sağlanmış. Bu yüksek devre sayısı nedeniyle oluşan ek ısıyı önlemek gereklidir. Anakart üzerindeki diğer elemanlar, özellikle chipsetler, uyumluluk nedenleri yüzünden her zamanki gibi 3.3 volt ile işletilebilirler. MMX işlemciler halen dışardan 3.3 volt ile çalışabiliyor.
Böylelikle MMX olmayan Anakartların ayrıca hiçbirşey yapmaya gerek duymadan MMX işlemci takılamayacağı açıkça gözüküyor. MMX işlemciler için yeni ( MMX ) anakartlar gerekiyor. Her anakart MMX işlemcileri desteklemiyor. MMX işlemci tipi genelde “P55C” ile tanımlanmıştır.
57 yeni komut, genellikle ses ve video uygulamalarının çok daha hızlı çalışmalarını sağlıyor. Bu komutları efektif olarak kullanmak için bunlara bazı registerler atanmış. Direkt adresleme için kullanıma hazır toplam 8 adet 64 bit genişliğinde integer – register bulunuyor. Bu registerler için yeni veri tipleri tanımlanmış. Registerler burada 8 bit (Packed Word), 32 bit (Packed Double Word) yada 64 bit (Quadword) genişliğinde elemanlara bölünebiliyor. Bir program “Packed Byte ” veri tipini kullanıyorsa Registerin yüklenmesinden sonra bir MMX komutu bir seferde 8 byte işleyebilir.
Komut genişletmenin ağırlık noktası toplama, çıkarma ve çarpma gibi aritmetik fonksiyonlara dayanıyor. Ayrıca bu MMX aritmetiği şimdiye kadar ki işlemcilerden farklı. Eski aritmetikte doğru düzgün hesap yapabilmek için programcı, CPU’dan, bir çarpmanın sonucunun bir register’ a sığmayacak kadar büyük olup olmadığı konusunda bilgilere ihtiyaç duyar. CPU bu taşmayı (OVERFLOW) , özel bir registere bir bit yerleştirerek haber verir. Bu işlevsellik MMX komutlarında bulunmaz.
MMX in Farklı Aritmetiği :
MMX’ de başka bir işlevsellik mevcuttur. Bir taşma söz konusu olunca, sayma işlemi tekrar sıfırdan başlar. Yada Registerin sahip olabileceği en yüksek değerde durur. Bu grafik ve ses programlama alanlarında çok sık karşılaşılan bir durumdur. Sonuç genelde mutlak doğru sonuç değildir. Mesela erişilen bir doyum değeridir. MMX komutları adımların daha hızlı gerçekleşmesi için uyarlamalar sunuyorlar.
CPU Nasıl Değiştirilir.
Yeni bir işlemci takarken anakartınızda ZIF (Zero insertion force) soketi bulunup bulunmadığına bu ZIF soketini küçük bir yuvaya doğru çekebilen bir kolondan tanıyabilirsiniz. Kolu yukarıya doğru çekebiliyorsanız CPU ’ yu kolayca soketinden çıkarabilirsiniz. Eski soketlerde ise küçük bir CPU tornavidası kullanmalısınız.
Statik elektrik yüklenmesini ortadan kaldırmak için mutlaka kalorifer dilimlerine veya su borularına dokunarak kendinizi topraklamalısınız. Sonra eski CPU nun yerine kendinizi yenisini takın. Eski CPU’ nun pozisyonuna ve yönelimine dikkat edin ki yeni CPU yu yanlış takmayın. Eski CPU nun yerine başka bir üreticinin CPU ’ sunu veya değişik saat frekansındaki bir CPU yu taktıysanız anakarta bu değişikliği Jumper ile belirtmelisiniz. Mesela ASUS marka anakartlar CPU’ yu otomatik olarak tanıyabilirler.
Doğru Saat Frekansları :
Modern işlemciler iki değişik hıza sahiptir.
1- Harici saat frekansıdır.(Hızı) Bununla ana bellek gibi diğer elemanlarla olan iletişim sağlanır.
2- Dahili frekanstır. Bu frekans harici frekanstan her zaman daha büyüktür.
Harici frekans anakart üzerinden ayarlanır çünkü anakart frekans sinyalini yaratmalı ve işlemcinin kullanımı için hazırlamalıdır. Genelde bunun için özel bir Jumper takılması gereklidir. Bu Jumperin tam olarak nerede olduğu anakartın kitapçığında tarif edilir. Bazı anakartlarda saat frekansı ayrıca BIOS setup üzerinden ayarlanabiliyor. Dahili frekansla Mesela Registerler işlem birimi, Pipelina’ lar ve komut derleyicisi CPU nun içerisinde işletilirler. Dahili hızı 486 Overdrive işlemcilerden itibaren harici saat frekansı ile sabit bir çarpanın çarpılmasından elde ediliyor.
Dikkat : Bazı CPU larda bazen P-Rating adlı bir değerde bulunuyor. Bu değerde bu CPU ile eşdeğer bir Intel – Pentium işlemcinin hangi saat hızına sahip olduğunu ifade ediyor. Bu değer sonuçta CPU satın alacak birisi için Karşılaştırma açısından önem taşıyor. Anakart üzerindeki ayarları hiçbir şekilde etkilemiyor. CPU saat hızı Asus Anakartı örneğinde JP 8,9 ve 10 Jumperleri takarak belirlenebiliyor.
Cpu’ nun Doğru Saat Hızında Çalışması :
Bazı CPU lar doğru bir harici saat frekansı yanında hangi çarpan ile bu frekansı dahili olarak çarpacağının da bilgilerine ihtiyaç duyarlar. Burada söz konusu olan çarpanlar 1.5 , 2 , 2.5 , 3 değerlerdedir. – Clone - CPU larda (yani İntelin CPU larından esinlenilerek üretilmiş taklit CPU larda ) ise bazı egzotik değerler ortaya çıkabiliyor.
Intel’ in Pentium 133 ’ ü harici olarak 66 Megahertz ile çalışır. Saat çarpanı ise 2 dir. Intel CPU larda çoğunlukla bu çarpan önceden belirlenip ayarlanmıştır. Intel Uyumlu CPU larda ise bunu sizin ayarlamanız gerekiyor. Bazan ASUS anakart örneğinde olduğu gibi çarpanlar “ CPU ve veriyolu Saat hızı oranı ” olarak tanımlanıyor. Asus’ un P55T2P4 konfigrasyon için JP 11 ve JP 12 ’ yi kullanıyor. Besleme gerilimini ayarlamak için bir arasoket kullanıyorsanız bu durumda genelde bu soket üzerinde saat çarpanı için bir soket bulunuyor.
Doğru Besleme Geriliminin ayarlanması :
Saat hızı kadar doğru besleme gerilimi nin seçimi de önemlidir. Besleme gerilimi Çok düşük seçilirse CPU çalışmaz veya yanlış çalışır. (Hatalı çalışmalar bilgisayarla çalıştıktan bir süre sonra ortaya çıkabilir.) Besleme gerilimi çok fazla seçilirse aşırı ısınmadan dolayı CPU bozulabilir. Yaygın gerilimler 5 volt (486 ve eski Pentiumlarda ), 3.45 Volt ve 3.3 volttur. Bu yüzden CPU yu değiştirdiğinizde anakartın gerekli gerilimi sağlayıp sağlamayacağını kontrol edin. Anakartınız yeni gerilimi desteklemiyorsa gerilimi ayarlayan bir ara soket kullanmanız gerekir.
PENTIUM II VE FARKLI TÜRLERİ
Pentium II, giderek düşan fiyatı ile bu günlerin en çok seçilen işlemcisi. Gerek yüksek hızı, gerek içerdiği 512kb cache ile bence de Pentium II işlemciler gayet mantıklı bir işlemci seçimi.
Piyasaya çıktığından bu yana, Pentium II'de kendi içinde bir kaç değişim yaşadı. İlk Pentium II işlemciler (233-266 ve 300Mhz hızındakiler) Klamath isimli 0.35 mikron teknolojisi ile üretilmiş bir çekirdeğe sahiptiler ve 2.8 Volt gerilim ile çalışıyorlardı. Daha sonra üretilen 333Mhz versiyon ise Deschutes ismini taşıyordu, üretim teknolojisi 0.25 mikron'a geçmişti ve buna bağlı olarak gerilim de 2.0 Volt seviyesine inmişti. Sonra gelen, 100Mhz bus hızına sahip 350,400 ve 450Mhz işlemciler de yeni Deschutes çekirdeğini taşıdılar. Yeni çekirdek, daha düşük voltaj ile çalışıp, daha az ısınmak gibi önemli avantajlara sahip.
Burada, az bilinen, ilginç bir nokta var. Intel, bütün üretimi Deschutes mimarisine geçince, kimseye haber vermeden bir değişiklik yaptı ve o dönemin önemli bir işlemcisi olan Pentium II 300MHz'in Deschutes çekirdekli, 2.0Volt çalışan bir versiyonunu üretmeye başladı. Yeni Pentium II 300'ün, eski 300'lere göre çok daha fazla overclock olabildiği biliniyor. Hatta bazı Pentium II 300 serilerinin, aslında Intel tarafından 300Mhz olarak markalanmış 450Mhz işlemciler olduğu ortaya çıktı.
PENTIUM II İŞLEMCİ-CACHE BAĞLANTISI
Oldukça yaygın olarak kullanılan Pentium II işlemcilerin, saat hızlarının yükseltilmesi gerçekten ilgi çekici bir kaç nokta içeriyor. Bu işlemcilerin overclock yapılmasını etikileyen en büyük etken, işlemci kartuşunun içine yerleştirilmiş 512kb cache belleğin hızı. Pentium II işlemcilerde, cache bellek, işlemcinin yarı hızında çalışır. 300Mhz bir Pentium II'nin cache belleği 150Mhz, 450Mhz bir işlemcininki ise 225Mhz hızında çalışmaktadır. Bu noktada, işlemci kartuşunun içinde kullanılan cache belleğin hızı, bizim hız rekoru kırma hayallerimizi yıkan en büyük etken oluyor. Intel, Pentiım II işlemcilerin içine, çok ender bir iki istisna haricinde, sadece gerekli hızda çalışacak cache entegreleri koyar. Bunun iki ana nedeni var, birincisi hızlı cache entegrelerinin daha pahalı olmaları, ikincisi ise overclock (ve remark) olayını zorlaştırmak. Cache hızı, işlemci hızını sınırlayan engeli oluşturuyor. Intel'in hangi Pentium II işlemcinin içine, normalde ne hızda cache koyduğunu şu tabloda görebilirsiniz:
Pentium II 233-266-300 = 7ns
Pentium II 333-350 = 5.5ns
Pentium II 400 = 5ns
Pentium II 450 = 4.4ns
Bu noktada, "kaç ns cache kaç Mhz hızında çalışır?" sorusu geliyor akla. Bunu hesaplamak basit, 1000/cache hızı formülü ile, hangi cache entegresinin hangi Mhz ile çalışacağını hesaplayabilirsiniz. Bu şekilde, örneğin 5.5ns entegrelerin maksimum olarak 1000/5.5=181Mhz hızında çalışabildiğini anlamak kolay. Cache, işlemcinin yarı hızında çalıştığına göre, 5.5ns cache entegreleri taşıyan bir Pentium II işlemcinin en fazla 181x2=362Mhz hızında çalışacağı sonucuna ulaşırız.
Aslında, bu basit formülü biraz daha gerçekçi hale getirmek için, cache entegrelerinin de üzerlerinde belirtilen hızdan biraz daha hızlı çalışabildiklerini düşünmeliyiz. Cache belleklerin üzerlerinde belirtilenden %15 kadar daha hızlı çalışabildiklerini öne sürenlerde var.
İşlemci Cache Cache Hızı Max. İşlemci Hızı
Pentium II 233-266-300 7ns 142-163Mhz 284-326Mhz
Pentium II 333-350 5.5ns 181-209Mhz 360-420Mhz
Pentium II 400 5ns 200-230Mhz 400-460Mhz
Pentium II 450 4.4ns 227-261Mhz 454-522Mhz
Burada belirtilmesi gereken son bir nokta var. Intel, belki de elindeki cache stoğu durumuna göre, bazen işlemcilerde kullanması gerekenden çok daha hızlı cache kullanabiliyor. Bu yüzden, overclock canavarı şanslı işlemci serilerine rastlanıyor, çünkü işlemci cache hızı ile sınırlanmıyor. O yüzden, yukarıdaki tabloya yerleştiremeyeceğimiz, çok şanslı bazı işlemcilerin de piyasada dolaşabildiğini unutmayın. Bildiğiniz gibi, Pentium-II'nin kaç ns cache taşıdığını öğrenmek için kartuşu zorlayarak açmak gerekiyor, daha sonra işlemciyi satmanızı zorlaştıracağı için bunu öneremiyorum. Bir de, Pentium II'nin cache hızını ölçerek bulduğu iddia edilen bir kaç program var.
KİLİTLİ ÇARPANLAR
Pentium II ya da Celeron işlemciyi, cache hızının el verdiği sınırlar içinde olsa bile, gönlünüzün istediği her hızda çalıştırmanıza bir engel daha var. İlk üretilen bir kaç parti hariç. Günümüzde satın alacağınız bütün Pentium II ve Celeron işlemcilerin saat çarpanları kilitlidir. Yani, Intel, o işlemciyi x5 çarpan ile çalışmak üzere ürettiyse, siz başka bir çarpan ile çalıştıramazsınız.
Çarpan kilitli ilk Pentium II işlemcilerde, işlemciyi gerekirse daha düşük çarpanla çalıştırabiliyordunuz. Örneğin, 5x çarpanla çalışması gereken bir Pentium II 333 işlemciyi, siz isterseniz x4 çarpanla çalıştırabilirdiniz, ama kesinlikle x5.5 ile çalıştıramazdınız. En yeni Pentium II işlemciler, siz anakart üzerinde jumperları nasıl ayarlarsanız ayarlayın, hep kendi üretildikleri çarpan ile çalışıyorlar. Bir önceki Pentium II 333Mhz örneğine dönersek, x5 çarpanına kilitli yeni bir 333 işlemci, siz anakartı x3 de ayarlasanız x6 da ayarlasanız hep x5 olarak açılıyor. İşlemci, bir şekilde anakartın üzeriden yapılan ayarı geçersiz kılıyor yani. Bu durumda, zaten düşük olan çarpan arttırarak overclock yapma olasılığımız, tamamiyle imkansız hale geliyor.
BUS HIZI ARTTIRIMI
Çarpanlar ile oynama olasılığımız da kalmayınca, tek yapabildiğimiz işlemcinin Bus hızını arttırarak performans elde etmek. İşte burada, anakart faktörü işin içine giriyor. Overclock yapmak istiyorsanız, kullanacağınız anakart sadece 66 ve 100Mhz'i destekleyen, hatta bu hızları da otomatik atayan bir anakart olmamalı. En iyi seçim, 66,75,83,100,105,112,124 ve 133Mhz hızlarında çalışan bir anakarttır.
Normalde 66Mhz Bus kullanan işlemciler, şu günlerde ortadan kalkmak üzere. Oysa, en verimli overclock yapılan işlemciler de bu işlemcilerdi. 66Mhz olan bus hızını 75 ya da 83Mhz'e çıkararak, gayet risksiz performans artışları yakalayabiliyordunuz. 100Mhz bus hızı kullanan güncel işlemcilerde ise, hem overclock yapmak zor, hem de overclock yaparak elde ettiğiniz kazanç düşük. Bir Pentium II 266'yi, 333Mhz çalıştırdığınızda, 266 için ödediğiniz düşük fiyatı da dikkate alınca, insanı memnun eden bir artış elde ediyorsunuz. Ama zaten oldukça yüksek fiyatla aldığınız bir Pentium II 400 işlemciyi, zar zor 4x112=448 Mhz çalıştırınca, aynı keyfi alamıyor insan.
CELERON İŞLEMCİLERİN OVERCLOCK OLASILIKLARI
Celeron işlemcilerin overclock işleminde, bize çok rahatlık sağlayacak bir faktör var. Şimdiye kadar, Pentium II işlemcilerde "cache kaldırmaz, cache izin vermez" diye düşünülüyordu. Bizi hız yönünden engelleyen şey cache hızı idi. Celeron serisinde, işlemci çekirdeğinin yanında bir Level 2 cache yok! 266 ve 300Mhz Celeron işlemciler hiç L2 cache taşımıyor. 300A, 333, 366 ve 400Mhz Celeron işlemciler ise işlemci çekirdeğine dahil edilmiş 128Kb L2 cache içeriyorlar. Bu durumda, Celeron işlemcileri alabildiğine overclock yapabileceğimiz sonucu doğuyor ki, çoğunlukla da bu böyle.
Tümü 66 Mhz bus hızı için üretilmesine rağmen, çoğu Celeron işlemci, sizi fazla uğraştırmadan 100 Mhz bus hızı ile çalışmayı kabul edecektir, 100 Mhz'ın üzeri hızlar da oldukça mümkün. 100Mhz üzeri hızlarda sistem belleğinin kaliteli olması konusu. Celeron işlemcileri hızlandırırken, karşınıza çıkacak olan engel cache değil ama sıcaklık olacak. İşlemcinizi normalde çalışması gerekenden oldukça yüksek hızlara çıkarabileceksiniz, ama bunu yaparken işlemci sıcaklığını izlemeyi ihmal etmeyin. Piyasada satılan Celeron işlemciler genelde fansız olarak, sadece bir heat-sink ile soğutulmuş şekilde müşteriye sunuluyor. Bu şekilde soğutulan bir işlemci ile overclock denemeleri yapmayın. Mutlaka aktif soğutmalı, yani heatsink'i bir fan ile desteklenmiş Celeron işlemcilerden edinin. Orijinal kutulu Celeron işlemciler zaten bu şekilde geliyorlar, elinizdeki OEM bir Celeron ise bunun için fanlı bir soğutucuyu siz biraz arayarak bulabilirsiniz. Eğer soğutucunuzu bu şekilde dışarıdan temin ederseniz, işlemcinin üzerine çok iyi oturmasına dikkat edin. İşlemci ile soğutucunun temas eden yüzeyleri arasına çok iyi bir ısı iletici olan termal gres ya da termal silikon diye adlandırılan maddeden sürmeniz fazlasıyla yararlı olacaktır, bu sayede işlemcinin ısısı heat-sink'e daha verimli olarak geçer.
CELERON 266-300
Celeron 266 işlemcinizi 4x75, 4x83 ve 4x100Mhz hızlarında çalıştırmayı deneyebilirsiniz. 4x75 oldukça mümkün ve tehlikesizdir, 4x83 çalıştırmak biraz daha zor olacaktır. 4x100 ise mümkün ama oldukça emek isteyebilir, bu hıza çıkarsanız işlemci ısısına özellikle dikkat edin. Celeron 300 ise 4.5 çarpan ile çalışır. Bu işlemci için de 4.5x75 tehlikesizdir. 4.5x83, başarabilirseniz gayet güzel çalışır. 4.5x100Mhz olası bir hız ama bu hıza çıkmak çok kolay değil. Ne kadar overclock olsalar da ilk çıkan, hiç L2 cache taşımayan Celeron 266 ve 300 işlemcilerden fazla bir şey beklemeyin. Cache olmadan çalışmak bu işlemcilerin performansından çok şey götürüyor.
CELERON 300A
Üstünde en çok konuşulan overclock işlemcisi. "Her 300A, 450Mhz'e overclock olur mu ? Denenen Celeron 300A işlemcilerin yarısından daha azı 450Mhz'e sorunsuz çıkabiliyor. Genelde 300A'yı 450Mhz' de dengelemek için ya BIOS ile oynamak gerek, ya da işlemci voltajını hafiften arttırmak. Yani, "300A aldım, 450 ayarladım iş bitti" gibi bir süreç yok ortada. 300A'dan 450Mhz elde etmek çok olası, ama çocuk oyuncağı da değil. Şanslı bazı işlemcilerin, iyi bir soğutma yardımıyla 112Mhz bus hızına çıkabilmeleri de mümkün.Risk almak istemeyen 300A sahipleri işlemcilerini 4.5x75=337Mhz çalıştırabilirler. 4.5x83Mhz ise eşit derece tehlikesiz olacaktır. 300A işlemcisini 450Mhz’ de çalıştırabilirsiniz. Başarma olasılığınız da oldukça yüksek. Ama işlemci ısısına dikkat. Mendocino çekirdekli Celeron 300A, içerdiği dahili 128Kb L2 cache nedeniyle daha büyük bir çekirdeğe sahip ve daha fazla ısınıyor.
CELERON 333
On-Die tabir ettiğimiz, çekirdeğinin içinde 128Kb cache taşıyan bir diğer Celeron işlemci. Celeron 333, overclock yapanlar arasında çok tercih edilmiyor. Çünkü, 5 çarpanla çalışan bu işlemci ile 100Mhz bus hızını denediğinizde, 5x100=500Mhz hıza ulaşmanız çok zor. Eh, bir aşağı seçenek olan 5x83=416Mhz kullanacaklarına, meraklılar daha ucuza bir 300A alıp şanslarını 450Mhz'de denemeyi tercih ediyorlar, mantıklı sayılacak bir davranış bu. 5x83 ile elde edeceğiniz 416Mhz hızı göz ardı etmeyin bence. 400Mhz sınırının üstünde, gayet iyi bir hız. Çoğu uygulamada, Pentium II 400 sistemleri yakalayacak, hatta geçeceksiniz. Daha ne olsun? 5x83 olmazsa, son çare 5x75 emriniz altında. Çok şanslıysanız, 5x100Mhz de çalışabilirsiniz.
CELERON 366-400
İki yeni Celeron da 66Mhz bus hızı ile çalışıyor, Intel, Celeron serisini 100Mhz bus hızına geçirmeyi henüz düşünmüyor demek ki. 366Mhz Celeron, 5.5 çarpana sahip. 400Mhz versiyon ise 6 çarpan ile çalışıyor. İşlemcilerin çarpan kilidi var, ama Intel'in uygulamaya koyacağı bus hızı kilidi şu anda bu işlemcilere uygulanmış değil. Yani işlemcileri overclock yapabiliyoruz. 5.5 çarpana sahip 366Mhz Celeron için 75Mhz bus hızı uygulamamız, bizi hemen 412Mhz'e ulaştırıyor, gayet risksiz olması gereken bir uygulama. 5.5x83 bizi 460Mhz'e yaklaştırıyor.
6 çarpanlı 400Mhz Celeron'un overclock potansiyeli çok yüksek. Çarpan değeri çok yüksek, 75Mhz bus hızı uyguladığımız anda bile 6x75=450Mhz karşımıza çıkıyor.
PENTIUM II İŞLEMCİLERİN OVERCLOCK OLASILIKLARI
PENTIUM II 233
Pentium II ile ilk tanıştığımız işlemci idi. 233Mhz. 3.5 çarpan ile ve 66Mhz bus hızında çalışan, üzerinde de 7ns cache taşıyan bir işlemci.
Pentium II 233. Kullanılan 7ns cache entegreleri zaten bu işlemciyi 333-350Mhz gibi bir hız ile sınırlıyor. 3.5 çarpanı değiştiremediğimizi var sayarsak, ilk deneyebileceğimiz hız 3.5x75Mhz=262Mhz. Bu hıza hiç bir sorun yaşamadan çıkabileceğinizi sanıyorum. İkinci bir olasılık, 3.5x83Mhz=291Mhz. Çok zor da olsa, bir Pentium II 233 işlemcinin 100Mhz bus hızı ile 3.5x100=350Mhz çalışma olasığı var. Fakat 350Mhz, işlemcinin üzerindeki 7ns cache entegrelerinin kapasitesinin çok üstünde bir değer. 350Mhz hızına çıkan 233’ ler içlerinde daha hızlı cache modüllleri taşıyorlar. Daha mantıklı bir overclock, eğer işlemciniz x3 çarpana inebiliyorsa (büyük olaslıkla inebilecektir), 3x100=300Mhz olarak şansınızı denemek.
2.8 Volt gerilimle çalışan Klamath çekirdekli bu ilk Pentum II işlemcilerin oldukça ısındıklarını ve siz hızı arttırdıkça daha da fazla ısınacaklarını lütfen unutmayın.
PENTIUM II 266
4 çarpan ile çalışan bu işlemcinin biraz kısıtlı bir overclock potansiyeli var. Çünkü 7ns cache modülleri burada da engel olarak karşımıza çıkıyor. Denen Pentium II işlemcilerin çoğunlukla 4x75=300Mhz'de sorunsuz çalıştıkları görüldü. Cache sınırlamaları nedeni ile 4x100Mhz olası gözükmüyor. 4x75Mhz'de çalışabilir. 3x100Mhz ya da 3.5x83Mhz olası ama bunlar da zaten sizi 300Mhz'e taşıyor, 4x75 ile aynı. Ayrıca, 2.8 Volt ile çalışan Pentium II 266 işlemcinizin yüksek hızlarda aşırı ısınma olasılığına dikkat!
PENTIUM II 300
Overclock dünyasının çift kişilikli çocuğu Pentium II 300Mhz.. Overclock ile en yüksek hızlara çıkabilen işlemciler de 300Mhz serisinde, hiç bir şekilde overclock olmayan işlemciler de. Nedeni ile Intel'in iki farklı mimaride Pentium II 300Mhz üretip satmış olması.
İlk 300Mhz işlemciler, 233 ve 266 işlemciler gibi Klamath çekirdeğini taşıyorlardı ve üzerlerinde 7ns cache entegreleri vardı. Zaten 300Mhz üzeri hızlara ulaşması pek mümkün olmayan bu cache entegreleri, Klamath çekirdekli Pentium II 300'leri 300Mhz'e mahkum kılıyordu. Yapabileceğiniz en yüksek overclock, 4.5x75=337Mhz hızına ulaşmaktı ki bunu bile başaran işlemciye az rastlanıyordu. 300Mhz Pentium II alanlara uzun süre "overclock yapamayacak zavallı" gözü ile bakıldı.
350-400-450Mhz işlemciler çıkınca, Intel 0.35 mikron Klamath mimarisi ile ürettiği 233-266-300Mhz işlemcileri üretimden kaldırdı ve bütün üretimini 0.25 mikron Deschutes mimarisine geçirdi. O günlerde 300Mhz Pentium II'ye talep büyüktü fakat üretimden kalkınca, piyasada da bulunmaz oldu tabii. Ardından, 300Mhz Pentium II piyasaya yeniden geldi ve bir iki ay boyunca satıldı. Bir Pentium II 300 ve bir Pentium 450 işlemci, ikisi de 4.5 çarpan ile çalışırlar. Yeni seri 300 işlemciler ile 450 işlemcilerin kullanıdıkları çekirdek de bütünüyle aynıdır, 0.25 mikron Klamath çekirdeği. 450Mhz Pentium II, üzerinde en az 4.4ns cache modülleri taşır. Siz bu modülleri bir 300'e takarsanız, elinizdeki 300' ün artık 300 denecek bir yanı kalmaz. İşte SL2W8 ve diğer şanslı seri 300Mhz işlemciler de 4.4ns cache taşıyorlar üstlerinde. Bu sayede, bir 450 işlemciden, üzerlerindeki etiket dışında hiç bir farkları yok, zaten 450Mhz'de de hiç bir ince ayar olmadan sorunsuz çalışıyorlar. Bu serilerin, 450Mhz satışı düşük olduğu için, Intel tarafından 300Mhz etiketlenmiş üretim fazlası 450Mhz işlemciler olduklarına kuşku yok.
Intel için bir Pentium II 233 ile 450'nin maliyeti aynıdır. 450Mhz işlemci, sadece Intel onun daha pahalı olmasını istediği için pahalıdır, işlemci fiyatlarını maliyet değil, Intel'in pazarlama stratejisi belirler. Eskiden, üretilen çekirdeklerin hepsi, yüksek hızlara çıkamazdı, işlemciler de çıkabildikleri hızlara göre etiketlenirdi. Yüksek hıza çıkabilen çekirdekler az olduğu için, bu işlemcilerin biraz daha pahalı olmaları normaldi. Ama günümüzde optimize olmuş üretim medtotları ile, zaten üretilen her Pentium II çekirdeği en yüksek performası verebiliyor, yani üretilen her Pentium II'nin 450Mhz çalışması mümkün. Ama piyasa daha düşük hızda ve ucuz işlemcilere ihtiyaç duyduğu için, bütün üretim 450Mhz olarak piyasaya verilmiyor. Stok duruma ve talebe göre, işlemciler farklı hızlarda cache bellek entegreleri ile "dizginlenerek" piyasaya sunuluyor. Fakat talebe göre, Intel'in gerektiğinde bu dizginleme prosesini de atlayıp, bir üst seviye işlemcileri direkt olarak aşağı seviyede etiketleyip dağıtması da mümkün. SL2W8 de böyle bir durumun sonucu, büyük miktarda 450Mhz işlemci üretimine karşılık piyasadan 300Mhz'e aşırı talep gelince, üretim fazlası 450'ler 300'e dönüşüverdiler. Her ne kadar Intel'in içinde olmdığımız için, bu sadece bir tahmin olarak kalmak durumundaysa da
PENTIUM II İŞLEMCİLERİN OVERCLOCK OLASILIKLARI 100MHZ BUS HIZLI İŞLEMCİLER
100Mhz Bus hızına sahip Pentium II 350-400-450 işlemcilerin overclock iyi olamıyor. Çünkü, bu işlemciler zaten 100Mhz bus hızı ile çalışıyorlar. Bus hızını 100Mhz'in üstüne arttırarak overclock yapabilme olasılığımız zaten düşük. İşlemciler tam olarak çarpan kilitli olduklarından çarpanı ne düşürebiliyoruz ne de artırabiliyoruz, bu cepheden de overclock yapma olasılığımız yok. Yapabileceğimiz tek şey bus hızını az miktarda arttırarak kendimizi oyalamak.
Overclock yapabilseniz de, hızı çok az miktarda yükseltebiliyorsunuz ve sonuçta yaptığınız iş size karlı gelmiyor. Şöyle anlatayım, bir Pentium II 350Mhz işlemciyi, 112Mhz bus hızında çalıştırmayı başardık diyelim. 3.5x112=392Mhz hız elde ediyoruz. Sadece 42Mhz bir artış elde ettik, 400Mhz'e bile çıkamadık, üstelik bunu yaparken de pahalı bir 350Mhz işlemci kullandık. Oysa, elimdeki Pentium II 333Mhz'i overclock ile 416Mhz çalıştırırken toplam 83Mhz artış elde etmiş oluyor, 350 işlemciden daha ucuz olan işlemcimle 400Mhz sınırını bile geçiyorum. Sonuçta, Mhz başına ödediğim para çok daha düşük. Bus hızını 100Mhz'in üzerine çıkarmak kolay değil. Kaliteli anakart gerektiğini zaten her fırsatta söylüyorum, ama ibre 100Mhz'i geçince başka bir faktör daha çok önemli olarak karşımıza çıkıyor. Kaliteli PC100 SDRAM. Ve bu, ülkemizde temin edilemeyecek bir ürün. Pentium II 350-400 ve 450 işlemciler 2.0 Volt gerilimle çalışırlar, overclock ile uğraşırken bu gerilimi biraz arttırmanız mümkün, tabii eğer anakartınız izin veriyorsa.
PENTIUM II 350
Pentium II 350'nin üzerindeki 5.5ns cache modülleri zaten işlemciyi hız bakımından oldukça sınırlıyor. İşlemcimiz 3.5 çarpan ile kilitli olduğuna göre, 3.5x103Mhz deneyebiliriz. Bu sayede 350 işlemciyi 360Mhz'e çıkararak, "büyük" bir overclock yapmış oluruz! 3.5x112Mhz eğer olursa, oldukça iyi bir hız, fazla risk de taşımıyor.
PENTIUM II 400
Bu işlemci x4 çarpan ile çalışıyor ve normalde 5ns cache entegreleri taşıyor. 4x103Mhz gibi anlamsız overclockları geçersek, 4x112=448Mhz hedeflenebilecek bir nokta. %10 kadar bir overclock yapılır. 4x133=532Mhz'in mümkün olduğu söyleniyor. 5ns cache 500Mhz'in üstüne çıkmadan su koyverecektir. Tabii Intel elinizdeki işlemcide daha hızlı bir cache kullanmış olabilir.
PENTIUM II 450
Pentium II ailesinin şu andaki en hızlı üyesi. Bu işlemci üzerinde overclock denemeleri yapmaya gerek var mı, tartışılır. Ama yine de olasılıkları sayalım.
112Mhz bus hızı, bizi burada 500Mhz çıtasının üzerinden atlatabilir. 4.5x112=504Mhz, gayet iyi bir rakam. Aslında, başka bir olasılık da gözükmüyor. 4.5x133 yaklaşık 600Mhz ediyor.
PENTIUM III İŞLEMCİLER
Bundan birkaç yıl önce işlemci pazarı yeni işlemci aileleri ile tanışıldığın işlemcinin mimarisindeki yenilikler ve ulaşılan yeni performans bariyerlerinden dem vurulurdu. Bu durum pazarlama sebepleriyle ilk kez Intel tarafından MMX komut setinin tanıtılmasıyla farklı bir boyut kazandı. Artık işlemciler sunabildikleri performans dışında yazılımlara kattıkları özellikler ve kullanıcılara sağlayabildiği kolaylıklarla da değerlendirmeye alınıyorlar. Yeni trend’i fark eden ve pazarlama stratejisinde değişikler yapan Intel, bu kıstaslara uygun yeni işlemcilerini piyasaya sunmaya başladı.
Resmi olarak 1 Mart 1999 günü piyasaya sürülecek olan Intel’in yeni işlemcisi Pentium III, 28 Ocakta İstanbul’da aylık olarak yayınlanan bilişim yayınlarının mensuplarına tanıtıldı. Tanıtımı, Intel Mimarisi, Orta Doğu ve Afrika bölgesi pazarlama müdürü Gordon Graylish tarafindan yapılan yeni işlemci yukarıda da bahsettiğimiz trend’lere uygun yepyeni teknolojiler içeriyor.
Katmai kod adlı çekirdekle tasarlanan işlemci açık bir şekilde Pentium II’nin selefi ve işlemci piyasada alışılamamış olan pek çok yeniliklerle birlikte geliyor. Öncelikle Pentiurrı III, performansı temel mimari değişiklikleriyle elde eden bir işlemci değil. Yazılımlarımız Pentium III ile eski nesillerde olduğu gibi hemen hızlanmayacak. Zira Intel, Pentium III’te de Pentium PRO’dan beri iyileştirilerek kullanıla gelen çekirdek kısmını kullanmış. İşlemci 70 adet yeni komutla zenginleştirilmiş ve bu komutları kullanacak birimlerde değişiklikler yapılmış. Bu komutlar düşünüldüğü kadar basit olmayan ve MMX’teki gibi belli bir konuya mahsus komutlar olmaktan uzaklar. Bu komutlar genelde üç ana başlık altında toplanabilen fakat hemen hemen tüm bilgisayar pazarındaki yazılımları bir adım daha yükseltebilecek olan yepyeni bir komut seti. Bu komut setinin yeni bir teknoloji olarak adlandırılması ve bu şekilde algılanması daha doğru olacaktır; zira bu komutlar sadece donanım bazında değil, yazılım teknolojileri açısından da pek çok yeniliğin anahtarı olabilirler.
Intel saflarında bahsedilen 70 adet yeni komut, SIMD genişletmeleri (Single Instnzction, Multiple Data Parallelism-Çoklu Veri Paralelliği Sağlayan Tek Çevrimli Komutlar) olarak adlandırılıyor ve komutlar, işlemci içinde farklı çalışma birimlerinde ele almıyorlar. Bu noktadan da anlaşılabileceği gibi komutlar tek bir türdeki işlemler için optimize edilmemişler. Intel getirdiği bu yeni teknolojiyle birlikte pazarlama stratejisinde de yenilikler yapmış bulunuyor. Öncelikle giriş seviyesindeki ve son kullanıcılara hitap eden sistemlerde pazara soket 370 kullanan Celeron işlemcisini sunuyor. Celeronlar 366 ve 400 MHZ’'lik yeni saat hızlarında ve oldukça rekabetçi bir fiyatla piyasaya sürüldüler bile. Intel’in bu noktadaki stratejisi ise oldukça açık: AMD’nin soket 7 mimarisinin önünü kesmek ve giriş seviye sinde oldukça performanslı bir işlemciyi pin-array şeklinde ucuza mâl edip satabilmek. Bu açıdan Celeron’lar artık Intel için oldukça büyük önem taşıyor. Fakat bu stratejide yolunda gitmeyen bazı hesaplar olabileceği kanaatindeyiz. Birinci sebep PPGA Celeronlar artık overclock edilemiyor. Her ne kadar doğru bir işlem olmasa da Celeronlar genellikle kolayca overclock edildiği için rağbet edilen işlemcilerdi. İkinci sebep ise SIMD komutlarının kullanımı artığı günlerde Celeron kullananların ne yapacaklar. Üstelik Intel Pentium III’ü slot-2 üzerinde üretmeye devam edeceği ve birçok BX board’un bu yeni işlemciyi problemsiz destekleyeceğini açıkladığı halde soket 370’'in geleceğinin ne olacağı merak konusu.
Pentıum III’deki Yeni Teknolojiler
Intel ve diğer işlemci türleri genel adı SWAR (SIMD Within A Register-Tek Register içerisinde SIMD komutları) olan bu tip komutlara uzun zamandan beri sıcak bakıyorlar. AMD 3DNow! ve MMX; Alpha MAX (Multimedia eXtensions-Multimedya Genişletmeleri); Hewlett-Packard PARISC MAX (MultiMedia Acoeleration eXtensions) ve Sun SPARC V9 VIS (Visual Instruction Set-Görselleştirme Komutları) adı altında bu tür işlemcinin paralelliğini artıracak olan bir çok avantaja Intel’in sekiz adet işlemci barındıran serverları, firmanın bu pazarda sunacağı ürün ailesinin en gelişmişi olacak. sahip komut setlerini kullanıyor. Pentium III’deki daha evvel bahsettiğimiz 70 adet yeni komut ise bugüne kadar icat edilmiş komut setlerinden farklı özellikler taşıyor. Komutlar çekirdekte farklı yerlerde ele alınıyorlar. Bu komutlardan ilk 50 adedi doğrudan FPU (Floating Point Unit-Matemetik İşlem Birimi) içinde değerlendiriliyor. Bu ünitede bugüne kadar kullanıla gelen matematik işlem komutları bir ya da üç saat çevriminde işlemcide işletilebiliyordu. Oysa yeni SIMD FPU komutları geleneksel komutlarla onlarca saat çevriminde halledilebilecek olan 32 bitlik çarpımları tek bir saat çevriminde yapabilir. Ayrıca bu komutlardan dört tanesi aynı anda çalıştırılabiliyor. Bu sayede üç boyutla ilgili hesapların yapılma süresi ve MPEG 1/2 kodun çözümleri çok daha kısalacak.
Yeni Teknolojiler Nereye Gidiyor?
Bu arada 28 ocak 1999 günü yapılan Intel’in tanıtım toplantısında sergilenen bir demo’da gördüğümüz grafikler gerçekten heyecan vericiydi. Demo, henüz piyasaya sürülmemiş bir oyunun beta versiyonuydu. Oyunda, normalde iki boyutta işlenen ve alpha blending ile resmin üzerine giydirilen sis efekti üç boyutta gerçek bir sise dönüşmüştü. Oyun içinde hareket eden simlerin etkisiyle sis de hareketleniyordu. Bu etki leşimin yapılabilmesi için gerekli FPU hesabı işlemciye normal bir oyunda gerekenden yaklaşık üç kat daha fazla yük bindiriyordu.
Bu komutlarla beraber işlemciye eklenmiş diğer önemli bir yapısal değişiklik de sekiz adet yeni register. Bu yeni registerlar işlemcide yeni SIMD FPU komutları tarafından kullanılmak üzere yer alıyorlar. Registerlar 128 bitlik bir genişliğe sahip. Bu sayede birden çok (dörde kadar) FPU ucu bir register’a yüklenebiliyor ya da işlemcinin istediği yüksek miktardaki FPU verisi ya da SIMD komutları bu registerlarda saklanabiliyor. Intel RISC işlemcilere göre en büyük eksiklik olan register sayısının azlığını yavaş yavaş kapatmaya başladı. Yine de bu yeni mimarinin yaygın olarak kullanılmaya başlanması ve pazarda kabul görmesi zaman alacak gibi gözüküyor.
Yeni eklenen 70 komuttan 12’si “Yeni Medya” komutları olarak adlandırılarak, MMX ünitesince değerlendiriliyor. Daha hızlı işlenen iki boyutlu grafikler ile video oynatımı, MPEG çözümünde ekstra hız, codec’lerin kullanılmasında kolaylık ve daha hızlı istatistik bilgi kullanılması mümkün oluyor.
Kalan sekiz adet komut ise Pentiurrı III’ün dış dünya ile konuşmasını sağlayan bus kontrolörüne eklenmiş. Bu sayede yeni işlemci özellikle hafızadan ve çevre birimlerinden aktarılabilecek. Bu komutlar sayesinde daha büyük 3D veri tabanlarının kullanım hızını, düzgün video akışını ve performansı düşüren hafıza ıskaları konularında iyileşmeler oluyor.
Peki bu komutlar Pentiurrı III’e neler kazandıracak? Öncelikle yeni komutları kullanan yazılımlar bu işlemci üzerinde hız artışı dışında pek çok yeni fonksiyon kazanacak. Bu sayede İntel hem yazılım sektörüne hem de Internete farklı standartlar getirecek.
Son Teknolojilerin Getirdiği Kazanımlar
İşlemcideki diğer bir teknoloji ise silinemeyen ve işlemciye ait elektronik bir ID’ye (Identification Number-Kimlik Kodu) sahip olması. Bu teknoloji sayesinde makinenizde mümkün olabilecek olan maksimum güvenliği sağlayabileceksiniz.
Bu teknolojiler, İntel’in açıklamaları doğrultusunda kullanıcılara üç farklı yönde kazanç sağlayacak. Öncelikle yeni komutlar sayesinde yazılımlar zenginleşecek ve daha fazla özelliği bir arda kullanan yazılım nesilleriyle tanışacağız. Daha hızlı video, daha fazla multimedya, daha kesin çalışan yazılımlar ve yazılımlara daha fazla işlem gücü. Bu sebeple Intel özellikle ses tanıma, üç boyutlu çalışmaların yapıldığı yüksek seviyeli animasyon programlan, veri tabanları ve yüksek hafıza performansı isteyen uygulamalarda, büyük bir hız artışının sağlanacağını düşünüyor. Üstelik bu yeni komutlarla birlikte işlemci saatinin artışı ve gelecekte veri yolu saat hızının 100 MHz’den 133 MHz’ye çıkarılması sayesinde alınan hız ve uygulamalardaki kalite artacak. Düşünün ki daha detaylı grafikler ve daha fazla verinin aynı anda incelenmesi ya da daha alacı videoların programlarımızda yer alması, kullanım kalitesini oldukça artıracak, bununla beraber işlemci hızındaki artışla birlikte daha fazla etkileşim için yeterli işlemci gücünü elinizin atında bulabileceksiniz Oyunlardaki etkileşim artacak ve ses kalitesi 44 KHz’lik örneklemeden DVD kalitesinde ki 48 KHz’lik örnekleme hızına yükseltilebilecek.
Pentium III’ün getireceği diğer bir kazançsa Internet veri iletimindeki hız artışı. Intel bu konuda büyük bir atılım yaparak yepyeni bir teknolojiyi gündeme getiriyor. Aslında bu yeni bir teknoloji değil; fakat var olan bir teknolojinin yeniden hayat bu masına dayalı bir atılım. Organik materyallerin modellenmesinde kullanılan NURBS (Non Uniform Rational Besplines-Düzgün Olmayan Kavramsal Boyut Çizgileri) adı verilen bir teknolojiyi hatırlayacaksınız. Bu yazılım teknolojisi poligonlar halinde kurulan üç boyutlu grafiklerin farklı bir şekilde kullanılmasını sağlıyor. Biliyoruz ki şu anda kullanılan üç boyutu grafikler poligonlardan oluşmakta. Ve grafikleri . daha kaliteli hale getirmek istiyorsanız, daha fazla poligon kullanırsınız. Fakat NURBS sayesinde üç boyutu objeler poligonlarla değil, matematiksel ifadelerle temsil ediliyor. Örneğin oyununuzdaki bir karakterin bumu bir eğri olarak kabul ediliyor ve birkaç adet matematiksel fonksiyonla çiziliyor. Yani ekranınızda, cisimler poligonlarla değil, matematiksel fonksiyonlarla çizilecek. Böylece daha düzgün eğriler ve daha düzgün doğrular elde etmek mümkün oluyor. Bu teknolojinin kullanımı ise Internette farklı bir kapı açıyor. Genelde darboğaza neden olan grafikler, NURBS’ler sayesin de çok daha az bir yer kaplıyor ve kolaylıkla gösterilebiliyor. Yüzlerce kilobytelik grafikler NURBS’lerle birkaç kilobytelik grafikler haline dönebiliyor. Üstelik daha kaliteli ve daha detaylı grafikler içeren siteler kurulabiliyor. Bugüne kadar bu teknolojinin kullanılamamasının sebebi gerekli olan işlem hacminin çok fazla olmasıydı fakat medya SIMD ve FPU SIMD’nin verdiği destekle bu mümkün hale geliyor. Böylece daha kaliteli grafikleri daha hızlı bir şekilde Internetten çekmek mümkün oluyor. Bunun dışında FPU’nun performans artışıyla beraber sıkıştırma algoritmalarında da gelişmeler olması bekleniyor. Intel’in vurguladığı üçüncü teknoloji de Internetteki uygulamaların yapılma biçimini de değiştirebilecek olan işlemci üzerindeki elektronik ID. İşlemci üzerinde istediğiniz zaman görünen istediğinizde de kapatılabilen elektronik bir numara var. Bu numara kullancıa ismi, şifre ve işlemci ID’siyle birlikte kullanıldığında oldukça yüksek bir güvenliği Internet bağlantılarında mümkün kılıyor. Örneğin banka ödemelerinizin yalnızca tek bir bilgisayardan yapılmasını sağlayabiliyorsunuz. Ya da belli ID’ye sahip olan bilgisayarınızın, kimi Web sitelerine girmesini engelleyebilirsiniz. Fakat bu teknoloji bazı problemleri beraberinde getiriyor. Örneğin bilgi sayarınızı upgrade ettiğinizde ne olacak? Tüm bağlantıların değişmesi ve bilgilerin güncelleşmesi gerekecek. Ayrıca bilgisayar dünyasındaki yen trendler verilerinizi her yerde kullanabileceğiniz bir yöne doğru gidiyor. İleride bir kartlı hemen hemen her noktada bilgilerinize ulaşabileceğiniz ve kişisel verilerinizi yanınızda taşıyabileceğiniz bir duruma geleceğiz. Oysa Intel'in bu trende aykırı davrandığı kesin.
Tüm bunlardan anlayabileceğimiz gibi Intel hem işlemci pazarına hem de yazılım pazarına yeni bir yön vermeye çalışıyor. Bunu yeni Pentium III ile başarabileceğini umut etmekte. Intel bu geçişi daha sancısız yapmak üzere bir yıl önceden anakart üreticilerine verdiği bilgiler sayesinde BX çipsetli anakartlar Pentium III'ü problemsiz olarak çalıştıracak. Fakat Pentium III’ün çekirdek voltajı bir sene önce verilen teknik detaylardan daha farklı olabileceği konusunda bazı söylentiler bulunuyordu. Fakat gönderilen ilk örneklerin çekirdek voltajları 2 volt olduğundan, Pentium III’ün bir süre daha Pentium II’lerle aynı çekirdek voltajını kullanacağı ve bu sebeple çoğu BX anakartın Pentium III’ü kullanabileceği anlamına geliyor. Gerekli olan tek şey bir BIOS güncellemesi olacak. Fakat gelecekte Pentium III 1.8 voltluk bir çekirdek gerilimiyle çalışacak ve 133 MHz’lik bir veri yoluyla çalışacak ve hali hazırda kullandığınız bazı anakartlar halen işlemciyi destekliyor olacak. Eğer yeni bir anakart alacaksanız ayarlanabilir bir voltaj regülatörüne sahip olmasına ve 133 MHz’lik veri yolunu desteklemesine dikkat edin.
Diğer bir ilginç nokta da Pentum III’lerin ilk sürümlerinde 32 KB’lik daha sonra piyasaya çıkacak olan sürümlerinde ise 64 KB’lik birincil cache hafıza olacağı yönündeki söylentiler. Verilen ilk örneklerde birincil cache 32 KB’lık; fakat K7’nin baskısıyla beraber birincil cache miktarı artacağa benziyor.
Orta Ve Uç Seviyede Pentium III Ve Pentium III Xeon
Bilindiği üzere eski PII’nin ön hafızası işlemci hızının yan hızında çalışıyordu. Bu durum Pentium III’de de devam ediyor. Pentium III’deki ikincil hafıza da işlemcinin yarı hızında çalışıyor. Bu performansı belli bir miktarda düşürecek olan bir unsur. Fakat Intel, Xeon işlemcileriyle birlikte bu durumu değiştirmiş, hem cache miktarını hem de hızını arttırmıştı. Xeon işlemciler işlemciyle aynı saat hızında çalışan büyük ikincil cache’ler sayesinde tekli ve paralel işlem yapan çok işlemcili sistemlerde büyük performans artışları sağlıyordu. Aynı işlemcinin çekirdeği de değiştirilerek Pentium III Xeon oldu. Bizler, Intel’in daha önce yaptığı gibi daha farklı bir yol izleyip, Pentium PRO’lar gibi Xeon’u üst uç pazarda bırakmasını beklerken, Intel’in bu tür bir değişikliği yapmış olmasının sebebi artık çok işlemcili sistemlerin de düşük seviyeli pazarda kullanılmaya başlanması. Çoğu şirket ili işlemcili sistemleri farklı yerlerde birer iş istasyonu olarak kullanıyor. Bunların çoğu da grafik ağırlıklı iş istasyonları. Bunun dışında pek çok yazılımı doğrudan üzerinde çalıştıran server1ar da bulunuyor. Bu tip serverların yenilerinin de gelecek yazılım nesline uyması ve problemsiz olarak uygulamaları kullanmaları için Pentium II Xeon’lar da Pentium III Xeon’a terfi ediyor. Bu da III isminin daha çok bir kavram ve anlayış olduğunu tekrar vurguluyor.
Intel özellikle tek işlemcili sistemlerde JX kodlu bir çipseti piyasaya sunacak. Bu çipset sistem veri yolu hızını 133 MHz’ye yükseltecek ve 4X AGP grafik veri yolunu gündeme getirecek. Diğer bir çipset de Profusion serisi olacak. Bu çipset, server tipi anakartlarda kullanılmak üzere tasarlanmış ve sekiz adede kadar işlemciyi tek bir anakart üzerinde destekleyebiliyor.
Intel’in tanıtımında özellikle vurguladığı bir husus, server piyasasında Pentium III Xeon’un yeri oldu. Zira Pentium III’ler ve Xeon’lar çok işlemcili sistemlerde oldukça yüksek bir fiyat/performans oranı veriyor. Bu sayede hem masaüstlerinde hem de üst seviyeli server piyasasında Intel iddiali bir duruma gelecek. Intel bu konuda yepyeni serverlar piyasaya sunuyor. Bu serverlar iki işlemcili sistemlerden sekiz işlemcili sistemlere kadar çeşitli konfigürasyonlarda olabiliyor. Zira her uygulama için farklı bir çipset kullanılıyor. Örneğin çift işlemcili sistemlerde BX ve GX+ çip setleri kullanılabiliyor. Dört işlemcili sistemlerde büyük çoğunlukla 450 NX çipseti kullanılacak fakat farklı metodarla dört işlemcili sistemler yapılabilir. Sekiz işlemcili sistemlerin anakartında kullanılmak üzere seçebileceğiniz tek alternatifiniz var: Profusion. Bu çip set üstün bir performansa sahip olacak. Profusion ve NX çipsetler hot plugging özelliğini destekleyecekler. Bu durumda sistem çalışırken disk ve genişletme kartları gibi bazı çevre bile şenleri söküp takabileceksiniz..
FAX -MODEMLER

FAKS – MODEM KARTLARI
Modem, “Modulator” ve “DEModulator” kelimelerinin birleşme-sinden üretilmiştir.
Bilgisayar ortamında verilerin dijital yani 0 ve 1’lerden oluştuğunu bilmeyenimiz yoktur. Bu sıfırlar birleri farklı bir yerdeki bilgisayara aktarmak ve paylaşmak gerektiğinde yardımımıza Modemler yetişir. Modemler bilgisayardan gelen dijital verileri, telefon hatları üzerinden iletebilmesi için gereken analog sinyal şekline çevirir. Karşı taraftaki modem, bizim göndermiş olduğumuz bu sinyalleri tekrar eski dijital hale yani 0 ve 1’lere çevirir. Modemler telefon hattı üzerinden her iki yöne, ses bandında 300 ile 3.000 Hz arasında analog sinyaller gönderirler. Bu iki frekans bandı arasında analog ses dalgalarıyla veri paketlerini iletirler. Bilgisayarlar dış dünya ile eş zamansız bir şekilde konuşurlar. Konuşma esnasında da sesleri seri kapıdan yani RS-232c’den çıkar bu kapılar her bilgisayarda da mevcuttur. Standart olarak seri kapı COM 1 farenin bağlanması içindir. Seri kapılar 9 ve 25 iğnelik erkek konnektörlerden yapılmıştır. Bazı sistemlerde her ikisinin de olmasına karşın, bulunmama ihtimali de mevcuttur. Modeminizle birlikte bu kapılar için uygun jaklı bir kablo verilecektir.
Kişisel bilgisayarlar hayatımıza girdiğinden bu yana pek çoğumuzun düşlerini süsleyen bilgisayarlar arasındaki iletişim ve şimdiye kadar filmlerde gördüğümüz pek çok yüksek teknoloji rüyası son yıllarda internet'in hayatımıza girmesiyle gerçeğe dönüştü. Tabi tüm bunları sağlayan etkenlerin başında Modem kartlarındaki gelişmeler ve bu kartların artık PC lerin standart bir parçası haline gelmesidir.
Artık Modemler sayesinde İnternete sörf yapabilir. Tanıdığımız tanımadığımız insanlarla iletişime geçebilir, hatta kilometrelerce uzaklıktaki oyun oynayıp eylenebilirsiniz. Tabi elinizde iyi bir modeminiz varsa.
Öyle ki son zamanlarda özellikle Amerika'da İnternet üzerinde okullardan üniversitelerden söz edilir. Belki bu bir utopi ama gerçekte şu ki İnternet, üzerinde alışveriş yapabileceğimiz marketler ve gerektiğinde her türlü bilgiye ulaşmak mümkün. Tabi bu arada sınır tanımayan teknolojinin neler başarabileceğini önceden kestirmek zordur.
Kısaca Modem Üzerine Terimler
Modemlerin veri işlemlerini 0 ve 1’ler ile yaptığına değinmiştik. Verileri oluşturan karakterler transfer edilirken saniyede transfer edilen karakter üzerinden hız hesabı yapılır.
bps : Saniyede iletilen bit miktarıbps (bits Per pecont) olarak bilinir. 33.600 bps olduğu söylenen bir modem saniyede en fazla 33.600 tane 1 veya 0 iletebilir. Bu işlemin sıkışma yöntemleri ile 4 katı bir rakama çıkabileceği teorisi vardır. Ama uygulamada hiçbir zaman gerçekleşemez. 4
Baud : Transfer işlemlerinde bps ‘den başka birde Baud terimi de kullanılır. Bu terim saniyede değişen sinyal durumunu belirtir. 2.400 Baud bir modem her Band’ta 4 bit gönderirse, saniyede 9.600 (bps) bit transfer yapılabilir.
cps : Duyabileceğiniz başka bir transfer deyimi de cps (Characters Per second) dir. Bu terimde saniyede iletilen karakter veya sembollerin sayısıdır. Verilerin bit’lerle iletildiğini söylemiştik. Bu bit’ler karakterleri oluştururken başlangıcın karşı sistem tarafından tanınabilmesi için başlangıç ve bitişine fazladan bir bit eklenir. Böylece her bir karakteri transfer için 10 bit kullanılır. Senkronsuz veri iletişiminde her karakter için 10 bit veri kullanılır. (7 tane veri biti, artı parity 1 bit, artı başlama için 1 bit, artı bitiş için 1 bit veya 8 veri biti, artı başlama ve bitiş için birer bit.) bu rakamlarla 33.600 pbs bir modem saniye de en fazla 3.360 karakter gönderebilir. (sıkıştırma hariç).
Faks Hakkındaki Bazı Terimler
Modemler veri iletimi yapmalarının yanı sıra artık standart olarak faks iletişim özelliklerini de bünyesinde barındırmaktadır. Başka bir faks cihazına ihtiyaç duymamaları yaygınlaşmalarını sağlamıştır. Bilgisayar ortamında yazılmış dosyalar veya çizimler kolayca yazılımlar vasıtasıyla istenen kişi veya kişilere fakslanabilir. Dış ortamlardan da bir tarayıcı vasıtasıyla metin veya çizimler alınabilir. Dışarıdan gelen fakslar eğer istenirse doğrudan yazıcıya yönlendirilir ve kağıda baskı yapılabilir.
Faks/modeminizin kutusunun dışına dikkat ederseniz bazı sınıf ve grup tanımlamaları görürsünüz. İsterseniz bu tanımlara biraz daha yakından bakalım.
CLASS : Bu sınıfa giren modemler gelen faksları otomatik olarak tanımazlar. Gelen faksları algılayabilmek için mutlaka bir yazılıma ihtiyaç duyarlar.
CLASS : Bu modem türleri ise donanım olarak faks kabiliyetine sahiptir ve gelen faksları kendileri tanırlar.
Faks makineleri ve modemler hızlarına ve teknolojik sınıflarına göre 4 gruba ayrılırlar :
GROUPS 1 ‘e dahil faks/modemler standart bir sayfayı yaklaşık olarak 6 dakikada gönderirler.
GROUPS 2 ‘ye dahil faks/modemler de yaklaşık olarak 3 dakikada gönderirler.
GROUPS 3 ‘e dahil faks/modemler ise yaklaşık olarak 20 saniyede gönderirler.
GROUPS 4 ‘e dahil faks/modemler gerçek birer şaheserdir ve 64.000 bps gibi çok yüksek hızlarda çalışırlar.
Modem Teknolojisi ve Çalışma Prensipleri
Modemler fiziksel olarak dahili ve harici (internal ve external) olarak ikiye ayrılır. Modemlerin çalışma prensibini basit olarak açıklayalım.
Modemler bilgisayarlar arasında iletişim sağlayan adaptörlerdir. Uzun mesafelerde, örneğin şehirler arası yada milletler arası kablolu bağlantının yerini ya özel olarak kiralanan hatlar yada bildiğimiz telefon harları olur. Bu iletişimin temel taşını modem oluşturur.
İki modem arasındaki iletişim basitçe şöyledir. Modem bilgisayardan aldığı digital bilgileri yani 0 ve 1'lerden oluşan bilgileri analog sinyallere dönüştürür.
Telefon hatları analog sinyalleri iletirler. İletilen analog sinyaller karşı bilgisayarın modeminde tekrar digital sinyallere çevirir. Böylece bilgi alışverişi sağlanır.
Harici ve Dahili Bir Modemin Sisteme ve İşletim
Sistemine Tanıtılması
Modeminizi kurma işlemi iki aşamadan oluşur.
· Donanım
· Yazılım
Önce operasyona donanımla başlanır, modem kurulur ve sonra iş, yazılımı sürücülerini ve programları kurmaya gelir.
İlk olarak modemlerin sisteme takılması işleminde önemli bir noktayı hatırlatayım. Eğer sisteminize daha evvel bir modem takılmışsa, anakartınızın BIOS’u yeni modeminizi işletim sisteminize yeni bir donanım olduğunu belirtmeyebilir. Ama be her zaman olacak diye bir kural yok.
Eğer modeminizin Tak&Çalıştır (Plug&Play) desteği varsa ilk yapmanız gereken işlem sisteminizin BIOS’unda COM2 nin olduğu yeri bulmak ve kullanım dışı bırakmak olmalı. Bu işlem modeminizin COM2’ye yerleşmesine izin verecektir. Eğer yapmazsanız modem COM3’e veya COM4’e yerleştirecek ama IRQ (kesme ) olarak da standart olan IRQ3 veya IRQ4 dışında boş olan 5 veya 7 numaralı kesmelerden birine yerleştirilecektir. Eğer Windows95 üzerinde çalışacaksanız problem yok. Dos üzerinden bir BBS terminal programı kullanmaya kalktığınızda yazılım COM’larınızda bir modem bulamayacaktır ve bundan dolayı işinizi göremeyeceksiniz. yazılım standart dışı olan kesmeleri tanıma üzerine tam özürlüdür.
Modeminizde Tak&Çalıştır özelliğiniz yoksa ilk olarak Jumper’ların yanında ayar konfigürasyonları tablo halinde anlatılmıştır. COM1 kapısında farenizi kullanıyorsanız modemi COM4’e ayarlamanız hem modem ulaşım problemlerini, hem de başka bir ayara gerek duyma ihtimalini ortadan kaldıracaktır.
Aşağıdaki tablodan da göreceğiniz gibi seri kapılar her ne kadar birbirlerinden farklı adreslerde olsalar da, COM1 ile COM3 ve COM2 ile COM4 aynı kesmeleri kullandıklarından problem çıkartabilirler. Bu problem fareniz COM1’deyken, modeminiz C0M3’e takılırsa ortaya çıkacaktır. Aynı problem COM2 ve COM4 için de geçerlidir. Problem adres hattında değil ama kesme ihtiyacındadır.
Seri Kapılar
Adresleri
Kesmeleri
COM1
3F8
IRQ4
COM2
2F8
IRQ3
COM3
3E8
IRQ4
COM4
2E8
IRQ3
33600 modemlerin iletişim şeması
Modem vasıtasıyla aktarılan analog veri deseni hattaki ek sinyaller nedeniyle orijinal veri ile istem dışı bir birleşmeye yol açar ve verinin orijinalliğini bozar.
Burada istenmeyen ek veri sinyalinden kasıt telefon hattının fiziksel yetersizliklerden dolayı oluşan parazitlerdir. Bu nedenle sisteminiz için kullanmayı düşündüğünüz modem hataları en aza indirilebilecek bir yapıya sahip olmalıdır.
Ortaya çıkabilecek problemler çoğunlukla geri çevrilebilir. Hatayı düzeltmek için gönderilen veri paketinden sonra bu veriyi tanımlayan ek bir veri paketi yollanır. Bu paket bir parity bitidir.
Veri diğer uca ulaştığında ek veri ile karşılaştırılır. Veride bir hata bulunursa veri paketi tekrar istenir. Eğer hem veri paketinde hem Parity bitinde hata söz konusu olursa sistem çalışmaz.
Şekil-Modem devre şeması
Harici Modemlerdeki Işıklı Göstergelerin Anlamı
Modemin ön panelindeki ışıkların yanması aşağıdaki anlamlara gelir.
TD: Transmit Data: Verinin bilgisayara, modemden de telefon hattı yada özel kablolu bağlantılar ile diğer modeme gönderildiğini belirtir.
RD: Receive Data: Diğer modemden verinin alındığını belirtir.
DCD: Data Carrier Detect: Sistem modemi ve karşı sistem modeminin iletişime hazır olduğunu gösterir.
RS: Reguest to Send: Bilgisayarın modemi kontrol ettiğini gösterir.
RI: Ring Indıcator: Telefonun çaldığını gösterir.
TM: Test Mode: Modem text modunda.
CS: Clear to Send: Modem bilgisayara hattın temiz veri iletiminin devam edebileceğini iletiyor.
MR: Modem Ready: Modem hazır.
TR: Data Terminal: Veri terminali göndermeye hazır.
HS: High Speed: modem 4800 bps'ın üzerinde veya daha yukarı hızda çalışıyor.
OH: Off Hook: Lamba yanıyorsa telefon hattı kapalıdır.
TX: Transmit Data: Veri gönderiliyor.
RX: Receive Data: Veriler alınıyor.
AA: Auto Answer: Lamba sürekli yanıyorsa modem telefona cevap vermeye hazır.
Harici Modemlerin Bağlanması
Bir external modem aldığınızda modemin kutusunda bir adaptör, bir telefon ara kablosu ve bir seri bağlantı kablosu çıktığını göreceksiniz. Bu ekipmanlar tamamsa modeminizi kurma işlemine geçin.
· Modeminizi uygun bir yere yerleştirin. Modeminiz telefon hattına yakın bir yerde olmalıdır . ayrıca modemin yakınında güçlü kolon yada anfilerin olmamasına dikkat edin.
· Kutudan çıkan seri kablonun bir ucunu modeme diğer ucunu makinenin arkasındaki I/O porta takın ve vidalarını hafifçe sıkın.
· Şimdi sıra telefon hattının bağlanmasına geldi. Hemen hemen tüm modemlerin arkasında iki konektör bulunur. Bunlardan line olanına telefon hattından gelen kabloyu bağlayın.
Modemin kutusundan çıkan telefon ara kablosunun bir ucunu phone yazan girişe, diğer ucunu da telefonunuza bağlayın. Artık hem modeminizi hem de telefonu kullanabilirsiniz.
Dahili Modemin Bağlanması
Bir internal modemi bağlamak, external modemi bağlamaktan daha zordur. Montaj işlemine başlamadan önce modem kartınız üzerinde yapmanız gereken bazı jumper ayarlamaları gerekir. Internal modemlerde çoğu ayarlamaları external modemlerin aksine siz yapmalısınız.
· Montaj işlemine başlamadan önce DOS ortamında MSD.EXE komutunu çalıştırarak mousenuzu kullandığı COM portunu öğrenin. Modem kurulumunda yaşanan en önemli sorun COM portu çakışmasıdır.
· MSD.EXE ile mouse'nin çalıştığı COM portu öğreniniz. Şimdi yapmanız gereken modeminizi boş bir COM portu için ayarlamak. Bu işlem her marka modem için modem için jumper ayarları gerektirir. Bu nedenle modeminizin kitapçığından gerekli jumper ayarlarını öğrenin ve kitapçığın belirttiği şekilde COM portu jumperlarini ayarlayın.
· Artık modemi kasaya takmak için hazırsınız. Bilgisayarınız açıksa kapatın ve aşağıdaki işlemleri yapın.
· Bilgisayar kasasının arkasında bulunan tüm kabloları ve elektrik bağlantılarını sökün.
· Kasanın vidalarını sökün. Şimdi yapmanız gereken vücudunuzdaki elektrik enerjisini boşaltmak. Bu işlemi elinizi bir kalorifer borusuna yada metale dokunun.
· Yeni kartınızı takmadan önce hangi kartı takacağınız boş slotu hazırlayın. Modemler 8 yada 16 bitlik donanımlardır. PCI veri yolunun hızına ayak uyduramazlar. Bunun için ISA slotun bulunduğu yerde kasaya bağlı metal plakayı sökün.
· Kartınızı boş bir slota dikkatlice yerleştirin, zorlamalardan ve kuvvet kullanmalardan kaçının. Kartı bağlamak için seçtiğiniz slotun telefon bağlantısına uygun olması gerekir. Telefon konnektörlerinin rahatça bağlanıp bağlanmadığını kontrol edin.
· Kartınızı kasaya sabitleyen vidayı takın
· Eğer ana kartınız onboard bir kart değilse. Yani bir 486 tabanlı bilgisayara modem bağlantısı yapıyorsanız. I/O kartı üzerinde yapmanız gereken küçük bir ayarlama var. I/O kartında modemi çalıştırdığınız COM portunu kapatın. (disable pozisyonu)
· Onboard bir karta sahipseniz bu işlemi BIOS setupta yapmanız gerekmekte. Eğer COM portu disableyi yapmazsanız aynı portu kullanan başka bir donanım olmasa da bir çakışmayla karşı karşıya kalabilirsiniz.
· Kasayı kapatmadan önce montaj sırasında herhangi bir kartın yada kablonun çıkıp çıkmadığını kontrol ediniz.
· Kasayı kapatmadan önce sistemi bir kez çalıştırıp test edin. Böylece eğer bir terslik olursa tekrar kasayı açmak zorunda kalmazsınız.
· Tüm kontrollerinizi yaptıktan sonra kasayı tekrar vidalayın. Artık makinenizi tekrar kurabilirsiniz.
Modem Sürücülerinin Kurulması
· Denetim masasına gidin ve modem ikonunu tıklayın. Karşınıza yeni modem yükle tablosu gelecektir. Bu tabloda modemimi algılama, onu listeden seçeceğim kutusunu tıklayınız ve ileri butonunu seçiniz.
· Karşınıza yeni modem kur tablosu gelecek. Tablonun sol tarafında modem üreticisi firmalara sağ tarafında ise bu üretici firmalara ait modemler ayrılmıştır. Eğer modeminizin markasını ve tipini biliyorsanız bu tablodan seçebilir ve Windows 95'in sürücülerini yükletebilirsiniz. Eğer modem yazılımı için disketiniz varsa disketi var seçeneğini tıklatınız.
· Üreticinizden gelen yazılım disketini floppy sürücünüze takın.
· Ekrana gelen disketten yükle diyalog kutusunda üretici dosyaların komutunu yazınız.
· Bilgisayarınız yükleme işlemini bitirdikten sonra yeni ayarların geçerli olması için makinenizi reboot ediniz.
Modemde Karşılaşabileceğiniz Problemler
Bilgisayar Modemi Görmüyor:
Bilgisayar ekranınızda Not able to initalize modem yada is not responding (modem cevap vermiyor gibi) mesajlar geliyorsa sorunun kaynağı çeşitli nedenlere bağlı olabilir. İlk akla gelen nedenler şunlar olmalıdır.
· Modem yazılımı yanlış COM port değerlerini kullanıyor olabilir. Kontrol edin.
· Modem kilitlenmiş olabilir. Sistemi restart edin.
· Modemin hızı yüksek ayarlanmış olabilir bu durum UART chipi olamayan seri portlarda sıkça olmaktadır. UART chipi olmadığı durumlarda hız maksimum 19200 olmalıdır.
· I/O kartınız arızalı olabilir.
· COM portunuz arızalı olabilir. Kontrol edin.
Arama Yapamıyorum:
Bir telefon numarası çevirmeye çalıştığınızda ekranınızda NO DIAL TONE mesajıyla karşılaştığınızda paniğe kapılmanıza gerek yok, sorun aşağıdakilerden birisi olabilir.
· Sorun telefon hattınızda olabilir. Telefon hattınızı kontrol edin. Modeminize gelen telefon kablosunu kontrol edin.
· Eğer modeminiz bir dahili santralden hat alıyorsa sorun bundan kaynaklanıyor olabilir. Init dizisine ATX3 komutunı ekleyin.
Eğer Windows 95 kullanıyorsanız denetim masasından modemi seçin ve özelliklerden çevirme özelliklerini seçin. Burada bulunan çevirmeden önce çevir sinyalini bekle seçeneğini kaldırın. Ayrıca dış hatta çıkmak için kullandığınız rakamdan sonra kullanacağınız virgül (,) çevirmeden önce bir süre bekleme sağlayacaktır.
· Çevirme sisteminizin doğruluğunu kontrol edin. Bağlı olduğunuz telefon santralinin tonlu yada darbeli seçeneklerinden hangisini kullandığını öğrenin. Yada bunu deneme yanılma yöntemiyle öğrenebilirsiniz.
Modem Seçiminde Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar
Her zaman fiyatı ucuz bir mala yönelmek bilgisayar piyasasında gerektiği zaman teknik destek bulamama ve problemlerinizin çözülememesi demektir. Bundan dolayı bir malı almadan evvel piyasada bulabildiğiniz öteki ürünlerde olup da sizin seçtiğinizde nelerin olmadığını bulmaya çalışın. Eğer bulduğunuz teknolojik olarak bir eksiklik değilse o malı tercih edin ama teknolojik olarak bir uçurum varsa o maldan kaçın. Bir modemin işletim sistemleriyle bir uyumsuzluk problemi varsa zaten firma o mal için yeni sürücü için çalışıyordur. Ama teknolojik olarak bir şeyler eksikse ya dahili modeminizi veya harici modeminizi değiştirmeniz gerekir ki bu çok yüksek fiyatlara çıkabilir.
Modemlerle birlikte verilen yazılımlar sizleri pek etkilemesin, bu yazılımların büyük çoğunluğu ya Amerika veya bir Avrupa ülkesi için düşünülmüştür. Ve ülkemizde kullanılma ihtimali yoktur.
Teknolojik olarak bütün modemler aynıdır tek farkları modemi üreten firmanın modem üzerindeki ROM'da kullandığı yazılımdır. Bütün hızlı ve güvenli bağlantılardan, hat kötü olduğunda modemin yaptıklarından işte bu ROM sorumludur.
Yeni bir modem aldıysanız yapmanız gereken evin telefonunun devamlı meşgul çalmaması için yeni bir telefon hattı almak ve onu sadece modeminize ayırmaktır. Modeminizi ve güç kaynağını elektronik cihazlardan (genellikle monitörlerden)uzak tutmalısınız. Dahili modemlerde genellikle böyle bir imkanınız olamayacaktır. Aynı tavsiye telefonunuz ve kablosu içinde geçerlidir.
Faks-modem kartı alırken, ilk önce dahili ve harici kart arasında seçim yapmanız gereklidir. Dahili modemler, bilgisayar kasasının içine takılırlar, bir genişleme yuvasını işgal ederler, bir seri haberleşme kapısını serbest bırakırlar ve durum belirten lambaları yoktur.
Harici kartlarsa, ayrı bir kutunun içinde bulunurlar, genişleme yuvası harcamazlar, bir seri kapıyı işgal ederler, durum belirten lambaları vardır ve dahili modemlere göre 30-50 dolar kadar pahalıdırlar.
Farklarını böylece açıkladıktan sonra, seçim size kalıyor. Bu seçim, tamamen kullanıcı tercihine kalmıştır ve şu daha iyidir denemez.
İkinci ve çok önemli bir seçim, alacağınız kartın hızıyla ilgilidir. Bugün yalnızca 33600 ve 56000 bps'lik modeller bulunabiliyor. 56000 bps'lik modemler de standart haline gelmeye başladı. Normal şartlar altında modeminizin hızı arttıkça bağlantı hızı artacak ev bağlantı maliyeti düşecek diye düşünebilirsiniz. Türkiye'deki kötü şartlarda bu pek mümkün değildir. Çoğu zaman Internet'e telefon hatlarının kötülüğü nedeniyle ancak çok düşük hızlarda bağlanabildiğimizi göz önüne alırsak, aşırı hız için ödenen paranın boşa gittiğini düşünebiliriz.
Çoğu faks-modem kartında Voice adı verilen, veri aktarımı yanında ses de taşınabilmesini sağlayan bir özellik vardır. Bu özellik, kartın tele sekreter olarak kullanılabilmesini sağlamaktadır. Bunun yanında, bazı harici faks-modem modellerinde gelen faksın doğrudan yazıcıya gönderilmesini, bilgisayar kapalıyken gelen faksın hafızada saklanıp, bilgisayar açıldığında iletilmesini ya da bilgisayarı açabilmesini sağlayan özellikler vardır. Bu özellikler, fiyatı oldukça arttırıyor, tercih yine size kalmış bir şeydir.
Modem, “Modulator” ve “DEModulator” kelimelerinin birleşme-sinden üretilmiştir.
Bilgisayar ortamında verilerin dijital yani 0 ve 1’lerden oluştuğunu bilmeyenimiz yoktur. Bu sıfırlar birleri farklı bir yerdeki bilgisayara aktarmak ve paylaşmak gerektiğinde yardımımıza Modemler yetişir. Modemler bilgisayardan gelen dijital verileri, telefon hatları üzerinden iletebilmesi için gereken analog sinyal şekline çevirir. Karşı taraftaki modem, bizim göndermiş olduğumuz bu sinyalleri tekrar eski dijital hale yani 0 ve 1’lere çevirir. Modemler telefon hattı üzerinden her iki yöne, ses bandında 300 ile 3.000 Hz arasında analog sinyaller gönderirler. Bu iki frekans bandı arasında analog ses dalgalarıyla veri paketlerini iletirler. Bilgisayarlar dış dünya ile eş zamansız bir şekilde konuşurlar. Konuşma esnasında da sesleri seri kapıdan yani RS-232c’den çıkar bu kapılar her bilgisayarda da mevcuttur. Standart olarak seri kapı COM 1 farenin bağlanması içindir. Seri kapılar 9 ve 25 iğnelik erkek konnektörlerden yapılmıştır. Bazı sistemlerde her ikisinin de olmasına karşın, bulunmama ihtimali de mevcuttur. Modeminizle birlikte bu kapılar için uygun jaklı bir kablo verilecektir.
Kişisel bilgisayarlar hayatımıza girdiğinden bu yana pek çoğumuzun düşlerini süsleyen bilgisayarlar arasındaki iletişim ve şimdiye kadar filmlerde gördüğümüz pek çok yüksek teknoloji rüyası son yıllarda internet'in hayatımıza girmesiyle gerçeğe dönüştü. Tabi tüm bunları sağlayan etkenlerin başında Modem kartlarındaki gelişmeler ve bu kartların artık PC lerin standart bir parçası haline gelmesidir.
Artık Modemler sayesinde İnternete sörf yapabilir. Tanıdığımız tanımadığımız insanlarla iletişime geçebilir, hatta kilometrelerce uzaklıktaki oyun oynayıp eylenebilirsiniz. Tabi elinizde iyi bir modeminiz varsa.
Öyle ki son zamanlarda özellikle Amerika'da İnternet üzerinde okullardan üniversitelerden söz edilir. Belki bu bir utopi ama gerçekte şu ki İnternet, üzerinde alışveriş yapabileceğimiz marketler ve gerektiğinde her türlü bilgiye ulaşmak mümkün. Tabi bu arada sınır tanımayan teknolojinin neler başarabileceğini önceden kestirmek zordur.
Kısaca Modem Üzerine Terimler
Modemlerin veri işlemlerini 0 ve 1’ler ile yaptığına değinmiştik. Verileri oluşturan karakterler transfer edilirken saniyede transfer edilen karakter üzerinden hız hesabı yapılır.
bps : Saniyede iletilen bit miktarıbps (bits Per pecont) olarak bilinir. 33.600 bps olduğu söylenen bir modem saniyede en fazla 33.600 tane 1 veya 0 iletebilir. Bu işlemin sıkışma yöntemleri ile 4 katı bir rakama çıkabileceği teorisi vardır. Ama uygulamada hiçbir zaman gerçekleşemez. 4
Baud : Transfer işlemlerinde bps ‘den başka birde Baud terimi de kullanılır. Bu terim saniyede değişen sinyal durumunu belirtir. 2.400 Baud bir modem her Band’ta 4 bit gönderirse, saniyede 9.600 (bps) bit transfer yapılabilir.
cps : Duyabileceğiniz başka bir transfer deyimi de cps (Characters Per second) dir. Bu terimde saniyede iletilen karakter veya sembollerin sayısıdır. Verilerin bit’lerle iletildiğini söylemiştik. Bu bit’ler karakterleri oluştururken başlangıcın karşı sistem tarafından tanınabilmesi için başlangıç ve bitişine fazladan bir bit eklenir. Böylece her bir karakteri transfer için 10 bit kullanılır. Senkronsuz veri iletişiminde her karakter için 10 bit veri kullanılır. (7 tane veri biti, artı parity 1 bit, artı başlama için 1 bit, artı bitiş için 1 bit veya 8 veri biti, artı başlama ve bitiş için birer bit.) bu rakamlarla 33.600 pbs bir modem saniye de en fazla 3.360 karakter gönderebilir. (sıkıştırma hariç).
Faks Hakkındaki Bazı Terimler
Modemler veri iletimi yapmalarının yanı sıra artık standart olarak faks iletişim özelliklerini de bünyesinde barındırmaktadır. Başka bir faks cihazına ihtiyaç duymamaları yaygınlaşmalarını sağlamıştır. Bilgisayar ortamında yazılmış dosyalar veya çizimler kolayca yazılımlar vasıtasıyla istenen kişi veya kişilere fakslanabilir. Dış ortamlardan da bir tarayıcı vasıtasıyla metin veya çizimler alınabilir. Dışarıdan gelen fakslar eğer istenirse doğrudan yazıcıya yönlendirilir ve kağıda baskı yapılabilir.
Faks/modeminizin kutusunun dışına dikkat ederseniz bazı sınıf ve grup tanımlamaları görürsünüz. İsterseniz bu tanımlara biraz daha yakından bakalım.
CLASS : Bu sınıfa giren modemler gelen faksları otomatik olarak tanımazlar. Gelen faksları algılayabilmek için mutlaka bir yazılıma ihtiyaç duyarlar.
CLASS : Bu modem türleri ise donanım olarak faks kabiliyetine sahiptir ve gelen faksları kendileri tanırlar.
Faks makineleri ve modemler hızlarına ve teknolojik sınıflarına göre 4 gruba ayrılırlar :
GROUPS 1 ‘e dahil faks/modemler standart bir sayfayı yaklaşık olarak 6 dakikada gönderirler.
GROUPS 2 ‘ye dahil faks/modemler de yaklaşık olarak 3 dakikada gönderirler.
GROUPS 3 ‘e dahil faks/modemler ise yaklaşık olarak 20 saniyede gönderirler.
GROUPS 4 ‘e dahil faks/modemler gerçek birer şaheserdir ve 64.000 bps gibi çok yüksek hızlarda çalışırlar.
Modem Teknolojisi ve Çalışma Prensipleri
Modemler fiziksel olarak dahili ve harici (internal ve external) olarak ikiye ayrılır. Modemlerin çalışma prensibini basit olarak açıklayalım.
Modemler bilgisayarlar arasında iletişim sağlayan adaptörlerdir. Uzun mesafelerde, örneğin şehirler arası yada milletler arası kablolu bağlantının yerini ya özel olarak kiralanan hatlar yada bildiğimiz telefon harları olur. Bu iletişimin temel taşını modem oluşturur.
İki modem arasındaki iletişim basitçe şöyledir. Modem bilgisayardan aldığı digital bilgileri yani 0 ve 1'lerden oluşan bilgileri analog sinyallere dönüştürür.
Telefon hatları analog sinyalleri iletirler. İletilen analog sinyaller karşı bilgisayarın modeminde tekrar digital sinyallere çevirir. Böylece bilgi alışverişi sağlanır.
Harici ve Dahili Bir Modemin Sisteme ve İşletim
Sistemine Tanıtılması
Modeminizi kurma işlemi iki aşamadan oluşur.
· Donanım
· Yazılım
Önce operasyona donanımla başlanır, modem kurulur ve sonra iş, yazılımı sürücülerini ve programları kurmaya gelir.
İlk olarak modemlerin sisteme takılması işleminde önemli bir noktayı hatırlatayım. Eğer sisteminize daha evvel bir modem takılmışsa, anakartınızın BIOS’u yeni modeminizi işletim sisteminize yeni bir donanım olduğunu belirtmeyebilir. Ama be her zaman olacak diye bir kural yok.
Eğer modeminizin Tak&Çalıştır (Plug&Play) desteği varsa ilk yapmanız gereken işlem sisteminizin BIOS’unda COM2 nin olduğu yeri bulmak ve kullanım dışı bırakmak olmalı. Bu işlem modeminizin COM2’ye yerleşmesine izin verecektir. Eğer yapmazsanız modem COM3’e veya COM4’e yerleştirecek ama IRQ (kesme ) olarak da standart olan IRQ3 veya IRQ4 dışında boş olan 5 veya 7 numaralı kesmelerden birine yerleştirilecektir. Eğer Windows95 üzerinde çalışacaksanız problem yok. Dos üzerinden bir BBS terminal programı kullanmaya kalktığınızda yazılım COM’larınızda bir modem bulamayacaktır ve bundan dolayı işinizi göremeyeceksiniz. yazılım standart dışı olan kesmeleri tanıma üzerine tam özürlüdür.
Modeminizde Tak&Çalıştır özelliğiniz yoksa ilk olarak Jumper’ların yanında ayar konfigürasyonları tablo halinde anlatılmıştır. COM1 kapısında farenizi kullanıyorsanız modemi COM4’e ayarlamanız hem modem ulaşım problemlerini, hem de başka bir ayara gerek duyma ihtimalini ortadan kaldıracaktır.
Aşağıdaki tablodan da göreceğiniz gibi seri kapılar her ne kadar birbirlerinden farklı adreslerde olsalar da, COM1 ile COM3 ve COM2 ile COM4 aynı kesmeleri kullandıklarından problem çıkartabilirler. Bu problem fareniz COM1’deyken, modeminiz C0M3’e takılırsa ortaya çıkacaktır. Aynı problem COM2 ve COM4 için de geçerlidir. Problem adres hattında değil ama kesme ihtiyacındadır.
Seri Kapılar
Adresleri
Kesmeleri
COM1
3F8
IRQ4
COM2
2F8
IRQ3
COM3
3E8
IRQ4
COM4
2E8
IRQ3
33600 modemlerin iletişim şeması
Modem vasıtasıyla aktarılan analog veri deseni hattaki ek sinyaller nedeniyle orijinal veri ile istem dışı bir birleşmeye yol açar ve verinin orijinalliğini bozar.
Burada istenmeyen ek veri sinyalinden kasıt telefon hattının fiziksel yetersizliklerden dolayı oluşan parazitlerdir. Bu nedenle sisteminiz için kullanmayı düşündüğünüz modem hataları en aza indirilebilecek bir yapıya sahip olmalıdır.
Ortaya çıkabilecek problemler çoğunlukla geri çevrilebilir. Hatayı düzeltmek için gönderilen veri paketinden sonra bu veriyi tanımlayan ek bir veri paketi yollanır. Bu paket bir parity bitidir.
Veri diğer uca ulaştığında ek veri ile karşılaştırılır. Veride bir hata bulunursa veri paketi tekrar istenir. Eğer hem veri paketinde hem Parity bitinde hata söz konusu olursa sistem çalışmaz.
Şekil-Modem devre şeması
Harici Modemlerdeki Işıklı Göstergelerin Anlamı
Modemin ön panelindeki ışıkların yanması aşağıdaki anlamlara gelir.
TD: Transmit Data: Verinin bilgisayara, modemden de telefon hattı yada özel kablolu bağlantılar ile diğer modeme gönderildiğini belirtir.
RD: Receive Data: Diğer modemden verinin alındığını belirtir.
DCD: Data Carrier Detect: Sistem modemi ve karşı sistem modeminin iletişime hazır olduğunu gösterir.
RS: Reguest to Send: Bilgisayarın modemi kontrol ettiğini gösterir.
RI: Ring Indıcator: Telefonun çaldığını gösterir.
TM: Test Mode: Modem text modunda.
CS: Clear to Send: Modem bilgisayara hattın temiz veri iletiminin devam edebileceğini iletiyor.
MR: Modem Ready: Modem hazır.
TR: Data Terminal: Veri terminali göndermeye hazır.
HS: High Speed: modem 4800 bps'ın üzerinde veya daha yukarı hızda çalışıyor.
OH: Off Hook: Lamba yanıyorsa telefon hattı kapalıdır.
TX: Transmit Data: Veri gönderiliyor.
RX: Receive Data: Veriler alınıyor.
AA: Auto Answer: Lamba sürekli yanıyorsa modem telefona cevap vermeye hazır.
Harici Modemlerin Bağlanması
Bir external modem aldığınızda modemin kutusunda bir adaptör, bir telefon ara kablosu ve bir seri bağlantı kablosu çıktığını göreceksiniz. Bu ekipmanlar tamamsa modeminizi kurma işlemine geçin.
· Modeminizi uygun bir yere yerleştirin. Modeminiz telefon hattına yakın bir yerde olmalıdır . ayrıca modemin yakınında güçlü kolon yada anfilerin olmamasına dikkat edin.
· Kutudan çıkan seri kablonun bir ucunu modeme diğer ucunu makinenin arkasındaki I/O porta takın ve vidalarını hafifçe sıkın.
· Şimdi sıra telefon hattının bağlanmasına geldi. Hemen hemen tüm modemlerin arkasında iki konektör bulunur. Bunlardan line olanına telefon hattından gelen kabloyu bağlayın.
Modemin kutusundan çıkan telefon ara kablosunun bir ucunu phone yazan girişe, diğer ucunu da telefonunuza bağlayın. Artık hem modeminizi hem de telefonu kullanabilirsiniz.
Dahili Modemin Bağlanması
Bir internal modemi bağlamak, external modemi bağlamaktan daha zordur. Montaj işlemine başlamadan önce modem kartınız üzerinde yapmanız gereken bazı jumper ayarlamaları gerekir. Internal modemlerde çoğu ayarlamaları external modemlerin aksine siz yapmalısınız.
· Montaj işlemine başlamadan önce DOS ortamında MSD.EXE komutunu çalıştırarak mousenuzu kullandığı COM portunu öğrenin. Modem kurulumunda yaşanan en önemli sorun COM portu çakışmasıdır.
· MSD.EXE ile mouse'nin çalıştığı COM portu öğreniniz. Şimdi yapmanız gereken modeminizi boş bir COM portu için ayarlamak. Bu işlem her marka modem için modem için jumper ayarları gerektirir. Bu nedenle modeminizin kitapçığından gerekli jumper ayarlarını öğrenin ve kitapçığın belirttiği şekilde COM portu jumperlarini ayarlayın.
· Artık modemi kasaya takmak için hazırsınız. Bilgisayarınız açıksa kapatın ve aşağıdaki işlemleri yapın.
· Bilgisayar kasasının arkasında bulunan tüm kabloları ve elektrik bağlantılarını sökün.
· Kasanın vidalarını sökün. Şimdi yapmanız gereken vücudunuzdaki elektrik enerjisini boşaltmak. Bu işlemi elinizi bir kalorifer borusuna yada metale dokunun.
· Yeni kartınızı takmadan önce hangi kartı takacağınız boş slotu hazırlayın. Modemler 8 yada 16 bitlik donanımlardır. PCI veri yolunun hızına ayak uyduramazlar. Bunun için ISA slotun bulunduğu yerde kasaya bağlı metal plakayı sökün.
· Kartınızı boş bir slota dikkatlice yerleştirin, zorlamalardan ve kuvvet kullanmalardan kaçının. Kartı bağlamak için seçtiğiniz slotun telefon bağlantısına uygun olması gerekir. Telefon konnektörlerinin rahatça bağlanıp bağlanmadığını kontrol edin.
· Kartınızı kasaya sabitleyen vidayı takın
· Eğer ana kartınız onboard bir kart değilse. Yani bir 486 tabanlı bilgisayara modem bağlantısı yapıyorsanız. I/O kartı üzerinde yapmanız gereken küçük bir ayarlama var. I/O kartında modemi çalıştırdığınız COM portunu kapatın. (disable pozisyonu)
· Onboard bir karta sahipseniz bu işlemi BIOS setupta yapmanız gerekmekte. Eğer COM portu disableyi yapmazsanız aynı portu kullanan başka bir donanım olmasa da bir çakışmayla karşı karşıya kalabilirsiniz.
· Kasayı kapatmadan önce montaj sırasında herhangi bir kartın yada kablonun çıkıp çıkmadığını kontrol ediniz.
· Kasayı kapatmadan önce sistemi bir kez çalıştırıp test edin. Böylece eğer bir terslik olursa tekrar kasayı açmak zorunda kalmazsınız.
· Tüm kontrollerinizi yaptıktan sonra kasayı tekrar vidalayın. Artık makinenizi tekrar kurabilirsiniz.
Modem Sürücülerinin Kurulması
· Denetim masasına gidin ve modem ikonunu tıklayın. Karşınıza yeni modem yükle tablosu gelecektir. Bu tabloda modemimi algılama, onu listeden seçeceğim kutusunu tıklayınız ve ileri butonunu seçiniz.
· Karşınıza yeni modem kur tablosu gelecek. Tablonun sol tarafında modem üreticisi firmalara sağ tarafında ise bu üretici firmalara ait modemler ayrılmıştır. Eğer modeminizin markasını ve tipini biliyorsanız bu tablodan seçebilir ve Windows 95'in sürücülerini yükletebilirsiniz. Eğer modem yazılımı için disketiniz varsa disketi var seçeneğini tıklatınız.
· Üreticinizden gelen yazılım disketini floppy sürücünüze takın.
· Ekrana gelen disketten yükle diyalog kutusunda üretici dosyaların komutunu yazınız.
· Bilgisayarınız yükleme işlemini bitirdikten sonra yeni ayarların geçerli olması için makinenizi reboot ediniz.
Modemde Karşılaşabileceğiniz Problemler
Bilgisayar Modemi Görmüyor:
Bilgisayar ekranınızda Not able to initalize modem yada is not responding (modem cevap vermiyor gibi) mesajlar geliyorsa sorunun kaynağı çeşitli nedenlere bağlı olabilir. İlk akla gelen nedenler şunlar olmalıdır.
· Modem yazılımı yanlış COM port değerlerini kullanıyor olabilir. Kontrol edin.
· Modem kilitlenmiş olabilir. Sistemi restart edin.
· Modemin hızı yüksek ayarlanmış olabilir bu durum UART chipi olamayan seri portlarda sıkça olmaktadır. UART chipi olmadığı durumlarda hız maksimum 19200 olmalıdır.
· I/O kartınız arızalı olabilir.
· COM portunuz arızalı olabilir. Kontrol edin.
Arama Yapamıyorum:
Bir telefon numarası çevirmeye çalıştığınızda ekranınızda NO DIAL TONE mesajıyla karşılaştığınızda paniğe kapılmanıza gerek yok, sorun aşağıdakilerden birisi olabilir.
· Sorun telefon hattınızda olabilir. Telefon hattınızı kontrol edin. Modeminize gelen telefon kablosunu kontrol edin.
· Eğer modeminiz bir dahili santralden hat alıyorsa sorun bundan kaynaklanıyor olabilir. Init dizisine ATX3 komutunı ekleyin.
Eğer Windows 95 kullanıyorsanız denetim masasından modemi seçin ve özelliklerden çevirme özelliklerini seçin. Burada bulunan çevirmeden önce çevir sinyalini bekle seçeneğini kaldırın. Ayrıca dış hatta çıkmak için kullandığınız rakamdan sonra kullanacağınız virgül (,) çevirmeden önce bir süre bekleme sağlayacaktır.
· Çevirme sisteminizin doğruluğunu kontrol edin. Bağlı olduğunuz telefon santralinin tonlu yada darbeli seçeneklerinden hangisini kullandığını öğrenin. Yada bunu deneme yanılma yöntemiyle öğrenebilirsiniz.
Modem Seçiminde Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar
Her zaman fiyatı ucuz bir mala yönelmek bilgisayar piyasasında gerektiği zaman teknik destek bulamama ve problemlerinizin çözülememesi demektir. Bundan dolayı bir malı almadan evvel piyasada bulabildiğiniz öteki ürünlerde olup da sizin seçtiğinizde nelerin olmadığını bulmaya çalışın. Eğer bulduğunuz teknolojik olarak bir eksiklik değilse o malı tercih edin ama teknolojik olarak bir uçurum varsa o maldan kaçın. Bir modemin işletim sistemleriyle bir uyumsuzluk problemi varsa zaten firma o mal için yeni sürücü için çalışıyordur. Ama teknolojik olarak bir şeyler eksikse ya dahili modeminizi veya harici modeminizi değiştirmeniz gerekir ki bu çok yüksek fiyatlara çıkabilir.
Modemlerle birlikte verilen yazılımlar sizleri pek etkilemesin, bu yazılımların büyük çoğunluğu ya Amerika veya bir Avrupa ülkesi için düşünülmüştür. Ve ülkemizde kullanılma ihtimali yoktur.
Teknolojik olarak bütün modemler aynıdır tek farkları modemi üreten firmanın modem üzerindeki ROM'da kullandığı yazılımdır. Bütün hızlı ve güvenli bağlantılardan, hat kötü olduğunda modemin yaptıklarından işte bu ROM sorumludur.
Yeni bir modem aldıysanız yapmanız gereken evin telefonunun devamlı meşgul çalmaması için yeni bir telefon hattı almak ve onu sadece modeminize ayırmaktır. Modeminizi ve güç kaynağını elektronik cihazlardan (genellikle monitörlerden)uzak tutmalısınız. Dahili modemlerde genellikle böyle bir imkanınız olamayacaktır. Aynı tavsiye telefonunuz ve kablosu içinde geçerlidir.
Faks-modem kartı alırken, ilk önce dahili ve harici kart arasında seçim yapmanız gereklidir. Dahili modemler, bilgisayar kasasının içine takılırlar, bir genişleme yuvasını işgal ederler, bir seri haberleşme kapısını serbest bırakırlar ve durum belirten lambaları yoktur.
Harici kartlarsa, ayrı bir kutunun içinde bulunurlar, genişleme yuvası harcamazlar, bir seri kapıyı işgal ederler, durum belirten lambaları vardır ve dahili modemlere göre 30-50 dolar kadar pahalıdırlar.
Farklarını böylece açıkladıktan sonra, seçim size kalıyor. Bu seçim, tamamen kullanıcı tercihine kalmıştır ve şu daha iyidir denemez.
İkinci ve çok önemli bir seçim, alacağınız kartın hızıyla ilgilidir. Bugün yalnızca 33600 ve 56000 bps'lik modeller bulunabiliyor. 56000 bps'lik modemler de standart haline gelmeye başladı. Normal şartlar altında modeminizin hızı arttıkça bağlantı hızı artacak ev bağlantı maliyeti düşecek diye düşünebilirsiniz. Türkiye'deki kötü şartlarda bu pek mümkün değildir. Çoğu zaman Internet'e telefon hatlarının kötülüğü nedeniyle ancak çok düşük hızlarda bağlanabildiğimizi göz önüne alırsak, aşırı hız için ödenen paranın boşa gittiğini düşünebiliriz.
Çoğu faks-modem kartında Voice adı verilen, veri aktarımı yanında ses de taşınabilmesini sağlayan bir özellik vardır. Bu özellik, kartın tele sekreter olarak kullanılabilmesini sağlamaktadır. Bunun yanında, bazı harici faks-modem modellerinde gelen faksın doğrudan yazıcıya gönderilmesini, bilgisayar kapalıyken gelen faksın hafızada saklanıp, bilgisayar açıldığında iletilmesini ya da bilgisayarı açabilmesini sağlayan özellikler vardır. Bu özellikler, fiyatı oldukça arttırıyor, tercih yine size kalmış bir şeydir.
PORTLAR

PORTLAR
Paralel Port (DB25)
Paralel Port ilk olarak Apple bilgisayarlar için saniyede yaklaşık 150K’ lık bilgi verenve sadece çıkış için tasarlanmış arabirim kartı olarak üretilmiştir. Daha sonra IBM Intel, Xircomi Zenith, Microsoft ve Hewlett Packard firmaları paralel porta bugünkü şeklini vererek PC bilgisayarlar için bu portu geliştirmişlerdir..
Paralel portta ki paralelin anlamı aynı anda birden fazla bitin alınıp gönderilmesi olarak ifade edilebilir. Yani bir cihazda paralel port varsa bu port vasıtasıyla 8 bitlik veri aynı anda gönderilip alınabilir. Şekilde PC bilgisayarlar için paralel port soketleri erkek ve dişi olarak gösterilmiştir.
Seri Port (RS232)
RS232 standartıyla özdeşleşmiş olan seri port ile birim zamanda bilgilerin ardı ardına iletilmesiyle haberleşme gerçekleşir. Paralel portta 8 bitlik bilgi tek çevrimde gönderilirken seri portta aynı bilgi 8 çevrimde gönderilir. Bu olayı şu şekilde düşünebilirsiniz. 8 kişilik arkadaş grubunuzla beraber bir futbol müsabakasına gidiyorsunuz. Kapılardan içeri gireceksiniz yalnız sadece bir kapı (turnike) açık. Bu durumda diğer arkadaşlarınızla beraber arka arkaya kapıdan içeri gireceksiniz. Eğer 8 kapı birden açık olsaydı hepiniz aynı anda kapıdan içeri girebilirdiniz. Yalnız buradan sakın ola ki seri portun paralel porta göre yavaş olduğu fikri aklınıza gelmesin. Seri porttaki bir bilginin birim zamandaki bit iletim hızına bağlı olarak (boud rate) seri portun hızı belli olur. Şekilde seri port soketleri erkek ve dişi olarak gösterilmiştir.
Üniversal seri port olarak da bilinen bu port dijital cihazlara hızlı bir şekilde veri transfer etmek için tasarlanmış bir protokol çerçevesinde, seri olarak bilgi transferi için üretilmiştir. Çoğu dijital kamera ve hafıza kartı okuyucuları bu port üzerinden bilgisayarlara bağlanmaktadır. RS232 seri portlara göre hızlı fakat Firewire portuna göre yavaş olan USB portlarının 1.0, 2.0 gibi versiyonları mevcuttur. RS232 portuna sadece 1 adet cihaz takılabilirken USB portununa 127 farklı cihaz takılabilir. Bu işlem USB portuna USB Hub (Çoklayıcı) takılarak yapılabilir. Şekilde bir USB Hub’ı ve USB konektörleri gösterilmektedir.
PS/2 Portu
PS/2 portu fare ve klavye için 2 adet üretilmiş 6 pinli konektörden oluşan, düşük hızlı bir seri porttur. 1984 yılında IBM tarafından tasarlanmıştır. Bu portun kullanımında genellikle klavye ve fare girişleri karıştırıldığı için kullanıcı problemleri çıkmaktadır. Şekilde gösterildiği üzere mor olan klavye için yeşil olan fare içindir. Bu portlara bilgisayar açıkken bağlantı yapılması durumunda bilgisayar anakartına zarar verilebilir. Böyle bir durumda klavye veya fare kısmı çalışmayacağından bilgisayar kullanılamaz duruma gelebilir. Gerekli olan arızanın giderilmesini bekleyebilir ya da USB klavye veya USB fare takarak çözüm üretebilirsiniz.
Monitör VGA Portu
PC bilgisayarlar için standart haline gelen VGA monitör portu vasıtasıyla bilgisayarda işlenen bilgilerin monitörlerde görüntülenmesi sağlanmaktadır. Ekran kartı üzerinde veya anakart üzerinde bulunan porta monitör bağlanmaktadır. Uygun monitör görüntüsü için işletim sisteminde belirtilen ekran tazeleme oranı, çözünürlük ve renk derinliğine göre ekran ayarlamaları yapılır. Yanlış yapılacak olan çözünürlük ve tazeleme frekansı ayarlaması monitörün görüntüsünü bozabilir.
Bilgisayar açık veya kapalı olsun bilgisayar ekranları monitör portuna bağlanmadıklarında sinyal yok işareti verirler. Bu durumda ekran kablosu monitör portuna takılmalıdır. Takıldığı halde yine aynı uyarı veriliyorsa monitör kablosu pinleri kontrol edilerek tekrar takılmalıdır. Uyarının devam etmesi durumunda bir arıza oluşmuş olabilir. Aynı şekilde bilgisayar ekranında bazı renklerin gözükmemesi monitör kablosunun konektöründe bulunan pinlerle ilgili olabilir. Böyle bir durumda pinlerin kontrol edilip tekrar takılmasında problem çözülebilir. Şekilde monitör portu ve konektörü gösterilmektedir.
Ethernet Portu RJ45
LAN (Local Area Network) lokal alan şebeke yapısı Xerox, DEC ve Intel firmalarının 1976 yılında ortak yaptıkları çalışma sonucu bulunmuştur.Ethernet bus veya yıldız topoloji olmak üzere kullanılabilen ve 10 Mbps bilgi transferini gerçekleştirebilen bir yapıya sahiptir. Günümüzde 10/100 Mbps Base Ethernet ve Gigabit Ethernet gibi versiyonları kullanılmaktadır. Artık anakart üretici firmaları 10/100 Mbit veya Gigabit Ethernet port modüllerini anakart üzerinde tümleşik olarak üretmektedirler. IEEE 802.3 standartında üretilen Ethernet CSMA/CD erişim metodunu kullanarak haberleşmesini gerçekleştirmektedir. RJ45 konektörü vasıtasıyla bağlantısı yapılan bu port ve kablosu Şekilde gösterilmektedir.
Modem Portu RJ-11
Modemler aracılığıyla uzaktaki bir bilgisayarla PSTN Telefon hattı üzerinden bağlantı kurmamızı sağlayan bu portun yapısı ve konektörü Şekilde gösterilmiştir. Bu port genellikle internete bağlanmak için kullanılmaktadır. Bu port ADSL ve normal V.92 modemlerde bulunmaktadır. Bu portlara normal ev veya işyeri telefonları paralel olarak bağlanabilir. Yalnız ADSL desteği olan hatlarda splitter üzerinden bu bağlantının yapılması gereklidir.
Firewire IEEE 1394 Port
USB portlara göre daha hızlı olan Firewire portu genellikle dijital kameralarda kullanılmaktadır. Dijital kameralarda bulunan bu port vasıtasıyla görüntü aktarımını video yakalama kartı olmadan gerçekleştirmek mümkündür. Ayrıca bu port bazı hafıza kart okuyucularında bulunabilmektedir. İlk olarak Apple bilgisayarlar için üretilmiş olan bu port PC bilgisayarlarda da yaygın olarak kullanılmaya başlamıştır. Diğer bir adıyla Ay-link olarak bilinen bu port dizüstü bilgisayarların bütün hepsinde standart haline gelmiştir. Büyük ve küçük olmak üzere iki farklı konektör yapısına sahip olan bu portun büyük olan versiyonu
Şekilde gösterilmiştir
Audio Portu
Ses (Audio) portlarına hoparlör (speaker), mikrofon, veya harici bir cihaz bağlayarak bilgisayardan ses çıkış ve giriş işlemleri gerçekleştirilmektedir. Şekilde gösterilen yeşil renkli port hoparlör çıkışı için, kırmızı mikrofon girişi için, mavi ise harici cihaz veya
üç boyutlu (surround) ses sistemleri için ilave hoparlör bağlantısında kullanılır. Ayrıca dijital olarak ses çıkışı almak içinde ilgili ayarlamalar yapılarak bu port kullanılabilir.
S-Video Port
Ekran kartları üzerinde bulunan S-Video Portu üzerinden bilgisayar monitöründe bulunan bilgiyi televizyon veya video kaydedicisine göndermek mümkündür. S-Video standardında resim ve parlaklık bilgisi ayrı ayrı iki farklı kablodan gönderilmektedir. Bu nedenle tek kablodan gönderilen video sinyallerine göre S-Videodan elde edilen görüntü daha kaliteli olmaktadır. Şekilde S-Video Portu gösterilmektedir.
DVI Monitör Portu
Yüksek kaliteli UXGA ve HDTV gibi yayınlar için 160 MHz tazeleme frekası desteği olan DVI portu hem analog hem dijital monitörlerin kullanılabilmesi için analog sinyallerin dijital sinyalleri dönüştürüldüğü bir porttur. Plazma ve LCD televizyonlarda bulunan bu port
ile bilgisayarların bu ekranlara bağlanması mümkündür. Yüksek kaliteli bir bilgisayar görüntüsünde saniyede 30 adet gönderilen resim bilgisinin bir tek resminde 2 MB bilgi bulunmaktadır. DVI portu vasıtasıyla bu yüksek yoğunluklu bilgi verici tarafında sıkıştırılıp alıcıda tekrar açılarak çözümlenmekte ve yüksek kaliteli görüntü akışının gerçekleşmesi bu port üzerinden sağlanmaktadır. Şekilde Ekran kartı üzerinde bulunan DVI portu ve konektörü gösterilmektedir
SERİ VE PARALEL PORTLAR
Seri ve Paralel Portların Yapısı
Genellikle bilgisayarların çevre donanımlarıyla haberleşmesinde kullanılan seri ve paralel portlar artık günümüzde bilgisayar anakartlarının üzerinde tümleşik olarak gelmektedir. PC bilgisayarların üretilmeye başlandığı ilk yıllarda PCI veya ISA slotlarına takılan I/O kartı üzerinde bulunan bu portlar, Pentium işlemciler için üretilen anakartların üzerinde tümleşik olarak üretilmeye başlamıştır. Yani I/O kartı anakart üzerinde I/O entegresine dönüşmüştür diyebiliriz. Şekilde I/O kartı ve günümüz anakartı gösterilmektedir.Şekilde sadece seri port için harici bağlantıya örnek verilmiştir. Bilgisayar anakartlarında harici paralel port bağlantısıyla sık karşılaşılmamasına rağmen karşılaşıldığı durumda aynı yukarıda ifade edilen montaj kurallarına uyarak işlemin gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Şekilde ayrıca belirtilmiş olan IRDA portu dikkatinizi çekebilir. Harici olarak hemen hemen tüm anakartlarda olan bu port kızıl ötesi iletişim kurmamızı sağlayan bir seri porttur. Bu portun kullanılabilmesi için kızıl ötesi harici donanımının alınıp bilgisayara bağlanması gerekir.
USB PORTU
Usb Portların Yapısı
USB portları seri şekilde hızlı bilgi transferi için geliştirilmiş portlardır. Bilgi iletimi seri olarak 2 kablo üzerinden yapılmaktadır. Ayrıca diğer beseleme için +5 V ve şase için 2 kablo daha bulunmaktadır. Toplam 4 kablo içeren USB portundan maksimum 500 mA akım çekilebilir.Bu özelliği sayesinde bu porta bağlanacak çoğu donanım ayrıca enerji gereksinimi duymadan çalışabilir. Paralel porttan 24 mA akım çekilebileceği düşünüldüğünde USB portu bu özelliği ile büyük avantaj sağlamaktadır. Şekilde USB port kabloları gösterilmiştir.Şekilde USB portu ve en çok kullanılan USB konektörleri gösterilmektedir.USB port konektörleri çeşitli şekillerde olabilir. Çoğu firma ürettiği cihazın yapısına göre uygun USB konektörünü belirlemektedir.
Paralel Port (DB25)
Paralel Port ilk olarak Apple bilgisayarlar için saniyede yaklaşık 150K’ lık bilgi verenve sadece çıkış için tasarlanmış arabirim kartı olarak üretilmiştir. Daha sonra IBM Intel, Xircomi Zenith, Microsoft ve Hewlett Packard firmaları paralel porta bugünkü şeklini vererek PC bilgisayarlar için bu portu geliştirmişlerdir..
Paralel portta ki paralelin anlamı aynı anda birden fazla bitin alınıp gönderilmesi olarak ifade edilebilir. Yani bir cihazda paralel port varsa bu port vasıtasıyla 8 bitlik veri aynı anda gönderilip alınabilir. Şekilde PC bilgisayarlar için paralel port soketleri erkek ve dişi olarak gösterilmiştir.
Seri Port (RS232)
RS232 standartıyla özdeşleşmiş olan seri port ile birim zamanda bilgilerin ardı ardına iletilmesiyle haberleşme gerçekleşir. Paralel portta 8 bitlik bilgi tek çevrimde gönderilirken seri portta aynı bilgi 8 çevrimde gönderilir. Bu olayı şu şekilde düşünebilirsiniz. 8 kişilik arkadaş grubunuzla beraber bir futbol müsabakasına gidiyorsunuz. Kapılardan içeri gireceksiniz yalnız sadece bir kapı (turnike) açık. Bu durumda diğer arkadaşlarınızla beraber arka arkaya kapıdan içeri gireceksiniz. Eğer 8 kapı birden açık olsaydı hepiniz aynı anda kapıdan içeri girebilirdiniz. Yalnız buradan sakın ola ki seri portun paralel porta göre yavaş olduğu fikri aklınıza gelmesin. Seri porttaki bir bilginin birim zamandaki bit iletim hızına bağlı olarak (boud rate) seri portun hızı belli olur. Şekilde seri port soketleri erkek ve dişi olarak gösterilmiştir.
Üniversal seri port olarak da bilinen bu port dijital cihazlara hızlı bir şekilde veri transfer etmek için tasarlanmış bir protokol çerçevesinde, seri olarak bilgi transferi için üretilmiştir. Çoğu dijital kamera ve hafıza kartı okuyucuları bu port üzerinden bilgisayarlara bağlanmaktadır. RS232 seri portlara göre hızlı fakat Firewire portuna göre yavaş olan USB portlarının 1.0, 2.0 gibi versiyonları mevcuttur. RS232 portuna sadece 1 adet cihaz takılabilirken USB portununa 127 farklı cihaz takılabilir. Bu işlem USB portuna USB Hub (Çoklayıcı) takılarak yapılabilir. Şekilde bir USB Hub’ı ve USB konektörleri gösterilmektedir.
PS/2 Portu
PS/2 portu fare ve klavye için 2 adet üretilmiş 6 pinli konektörden oluşan, düşük hızlı bir seri porttur. 1984 yılında IBM tarafından tasarlanmıştır. Bu portun kullanımında genellikle klavye ve fare girişleri karıştırıldığı için kullanıcı problemleri çıkmaktadır. Şekilde gösterildiği üzere mor olan klavye için yeşil olan fare içindir. Bu portlara bilgisayar açıkken bağlantı yapılması durumunda bilgisayar anakartına zarar verilebilir. Böyle bir durumda klavye veya fare kısmı çalışmayacağından bilgisayar kullanılamaz duruma gelebilir. Gerekli olan arızanın giderilmesini bekleyebilir ya da USB klavye veya USB fare takarak çözüm üretebilirsiniz.
Monitör VGA Portu
PC bilgisayarlar için standart haline gelen VGA monitör portu vasıtasıyla bilgisayarda işlenen bilgilerin monitörlerde görüntülenmesi sağlanmaktadır. Ekran kartı üzerinde veya anakart üzerinde bulunan porta monitör bağlanmaktadır. Uygun monitör görüntüsü için işletim sisteminde belirtilen ekran tazeleme oranı, çözünürlük ve renk derinliğine göre ekran ayarlamaları yapılır. Yanlış yapılacak olan çözünürlük ve tazeleme frekansı ayarlaması monitörün görüntüsünü bozabilir.
Bilgisayar açık veya kapalı olsun bilgisayar ekranları monitör portuna bağlanmadıklarında sinyal yok işareti verirler. Bu durumda ekran kablosu monitör portuna takılmalıdır. Takıldığı halde yine aynı uyarı veriliyorsa monitör kablosu pinleri kontrol edilerek tekrar takılmalıdır. Uyarının devam etmesi durumunda bir arıza oluşmuş olabilir. Aynı şekilde bilgisayar ekranında bazı renklerin gözükmemesi monitör kablosunun konektöründe bulunan pinlerle ilgili olabilir. Böyle bir durumda pinlerin kontrol edilip tekrar takılmasında problem çözülebilir. Şekilde monitör portu ve konektörü gösterilmektedir.
Ethernet Portu RJ45
LAN (Local Area Network) lokal alan şebeke yapısı Xerox, DEC ve Intel firmalarının 1976 yılında ortak yaptıkları çalışma sonucu bulunmuştur.Ethernet bus veya yıldız topoloji olmak üzere kullanılabilen ve 10 Mbps bilgi transferini gerçekleştirebilen bir yapıya sahiptir. Günümüzde 10/100 Mbps Base Ethernet ve Gigabit Ethernet gibi versiyonları kullanılmaktadır. Artık anakart üretici firmaları 10/100 Mbit veya Gigabit Ethernet port modüllerini anakart üzerinde tümleşik olarak üretmektedirler. IEEE 802.3 standartında üretilen Ethernet CSMA/CD erişim metodunu kullanarak haberleşmesini gerçekleştirmektedir. RJ45 konektörü vasıtasıyla bağlantısı yapılan bu port ve kablosu Şekilde gösterilmektedir.
Modem Portu RJ-11
Modemler aracılığıyla uzaktaki bir bilgisayarla PSTN Telefon hattı üzerinden bağlantı kurmamızı sağlayan bu portun yapısı ve konektörü Şekilde gösterilmiştir. Bu port genellikle internete bağlanmak için kullanılmaktadır. Bu port ADSL ve normal V.92 modemlerde bulunmaktadır. Bu portlara normal ev veya işyeri telefonları paralel olarak bağlanabilir. Yalnız ADSL desteği olan hatlarda splitter üzerinden bu bağlantının yapılması gereklidir.
Firewire IEEE 1394 Port
USB portlara göre daha hızlı olan Firewire portu genellikle dijital kameralarda kullanılmaktadır. Dijital kameralarda bulunan bu port vasıtasıyla görüntü aktarımını video yakalama kartı olmadan gerçekleştirmek mümkündür. Ayrıca bu port bazı hafıza kart okuyucularında bulunabilmektedir. İlk olarak Apple bilgisayarlar için üretilmiş olan bu port PC bilgisayarlarda da yaygın olarak kullanılmaya başlamıştır. Diğer bir adıyla Ay-link olarak bilinen bu port dizüstü bilgisayarların bütün hepsinde standart haline gelmiştir. Büyük ve küçük olmak üzere iki farklı konektör yapısına sahip olan bu portun büyük olan versiyonu
Şekilde gösterilmiştir
Audio Portu
Ses (Audio) portlarına hoparlör (speaker), mikrofon, veya harici bir cihaz bağlayarak bilgisayardan ses çıkış ve giriş işlemleri gerçekleştirilmektedir. Şekilde gösterilen yeşil renkli port hoparlör çıkışı için, kırmızı mikrofon girişi için, mavi ise harici cihaz veya
üç boyutlu (surround) ses sistemleri için ilave hoparlör bağlantısında kullanılır. Ayrıca dijital olarak ses çıkışı almak içinde ilgili ayarlamalar yapılarak bu port kullanılabilir.
S-Video Port
Ekran kartları üzerinde bulunan S-Video Portu üzerinden bilgisayar monitöründe bulunan bilgiyi televizyon veya video kaydedicisine göndermek mümkündür. S-Video standardında resim ve parlaklık bilgisi ayrı ayrı iki farklı kablodan gönderilmektedir. Bu nedenle tek kablodan gönderilen video sinyallerine göre S-Videodan elde edilen görüntü daha kaliteli olmaktadır. Şekilde S-Video Portu gösterilmektedir.
DVI Monitör Portu
Yüksek kaliteli UXGA ve HDTV gibi yayınlar için 160 MHz tazeleme frekası desteği olan DVI portu hem analog hem dijital monitörlerin kullanılabilmesi için analog sinyallerin dijital sinyalleri dönüştürüldüğü bir porttur. Plazma ve LCD televizyonlarda bulunan bu port
ile bilgisayarların bu ekranlara bağlanması mümkündür. Yüksek kaliteli bir bilgisayar görüntüsünde saniyede 30 adet gönderilen resim bilgisinin bir tek resminde 2 MB bilgi bulunmaktadır. DVI portu vasıtasıyla bu yüksek yoğunluklu bilgi verici tarafında sıkıştırılıp alıcıda tekrar açılarak çözümlenmekte ve yüksek kaliteli görüntü akışının gerçekleşmesi bu port üzerinden sağlanmaktadır. Şekilde Ekran kartı üzerinde bulunan DVI portu ve konektörü gösterilmektedir
SERİ VE PARALEL PORTLAR
Seri ve Paralel Portların Yapısı
Genellikle bilgisayarların çevre donanımlarıyla haberleşmesinde kullanılan seri ve paralel portlar artık günümüzde bilgisayar anakartlarının üzerinde tümleşik olarak gelmektedir. PC bilgisayarların üretilmeye başlandığı ilk yıllarda PCI veya ISA slotlarına takılan I/O kartı üzerinde bulunan bu portlar, Pentium işlemciler için üretilen anakartların üzerinde tümleşik olarak üretilmeye başlamıştır. Yani I/O kartı anakart üzerinde I/O entegresine dönüşmüştür diyebiliriz. Şekilde I/O kartı ve günümüz anakartı gösterilmektedir.Şekilde sadece seri port için harici bağlantıya örnek verilmiştir. Bilgisayar anakartlarında harici paralel port bağlantısıyla sık karşılaşılmamasına rağmen karşılaşıldığı durumda aynı yukarıda ifade edilen montaj kurallarına uyarak işlemin gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Şekilde ayrıca belirtilmiş olan IRDA portu dikkatinizi çekebilir. Harici olarak hemen hemen tüm anakartlarda olan bu port kızıl ötesi iletişim kurmamızı sağlayan bir seri porttur. Bu portun kullanılabilmesi için kızıl ötesi harici donanımının alınıp bilgisayara bağlanması gerekir.
USB PORTU
Usb Portların Yapısı
USB portları seri şekilde hızlı bilgi transferi için geliştirilmiş portlardır. Bilgi iletimi seri olarak 2 kablo üzerinden yapılmaktadır. Ayrıca diğer beseleme için +5 V ve şase için 2 kablo daha bulunmaktadır. Toplam 4 kablo içeren USB portundan maksimum 500 mA akım çekilebilir.Bu özelliği sayesinde bu porta bağlanacak çoğu donanım ayrıca enerji gereksinimi duymadan çalışabilir. Paralel porttan 24 mA akım çekilebileceği düşünüldüğünde USB portu bu özelliği ile büyük avantaj sağlamaktadır. Şekilde USB port kabloları gösterilmiştir.Şekilde USB portu ve en çok kullanılan USB konektörleri gösterilmektedir.USB port konektörleri çeşitli şekillerde olabilir. Çoğu firma ürettiği cihazın yapısına göre uygun USB konektörünü belirlemektedir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)